Avrupa nereye?

  • GİRİŞ08.12.2022 09:37
  • GÜNCELLEME08.12.2022 09:44

Avrupa’da aşırı sağ siyasi partilerin güçlenmesini önlemek için başvurulan taktikler pek etkili olmuyor. Bu arada aşırı sağ partilerin haricindeki yasa dışı radikal örgütler de, giderek daha fazla boy gösteriyor.

Almanya’da dün çok geniş çaplı bir terör operasyonu yapıldı… Hatta bu operasyon Alman toprakları ile sınırlı kalmadı. Avusturya ve İtalya’nın bazı bölgelerinde de aynı operasyonla bağlantılı baskınlar yapıldı ve bazı şahıslar yakalanıp gözaltına alındı. Terör olgusu maalesef bütün dünyanın ortak problemi. Dolayısıyla ilk bakışta herhangi bir ülkede terör bağlantılı operasyonların yapılması şaşırtıcı değil. Ancak Almanya’daki olay bir hayli farklı ve oldukça dikkat çekici. (Alman Parlamentosunu basarak hükûmeti devirmeyi planlamak ve 1871'de kurulan Alman İmparatorluğunu örnek alan yeni bir devlet kurmayı hedeflemek), öyle hafife alınacak bir şey değil. Bu yüzden de Alman Federal Adalet ve İçişleri Bakanları ayrı ayrı açıklamalarda bulunarak, yapılan operasyonun niteliğine dikkat çektiler. Gerçekten çok calibi dikkat bir durum söz konusu. Bahse konu örgütün başında “PRENS” lakaplı 71 aşında bir adam varmış. Heinrich XIII ismiyle de biliniyormuş! En az 137 ayrı mekân ve adrese baskınlar yapılarak sürdürülen operasyonlarda, bu örgütten ilk etapta 25 kişi yakalanmış. Operasyona üç binden fazla polis iştirak etmiş. Federal Adalet Bakanı Marco Buschmann, federal savcılığın büyük bir terör ağını soruşturduğunu açıkladı. Örgüte üye veya destekçi olarak 20 binden fazla kişinin olduğu bildiriliyor. Alman Devletinin istihbaratı aslında çok güçlü. 2021 yılından beri bu örgütün faaliyetlerini takip ediyormuş…

Operasyonun hedefi olan örgütün düşünce yapısı başlı başına bir konu. Örgüt üyeleri modern Alman devletini tanımıyor!.. Bu yüzden mesela vergi vermeyi genellikle reddediyorlar. İçlerinde emekli askerler ve eski özel birlik mensupları da yer alıyormuş. Bunlar kendilerine Reichsbürger (İmparatorluk vatandaşları) diyor. Alman İçişleri Bakanı Nancy Faeser; “Bu kabil örgütlere karşı sert hareketimiz devam edecek” diyor. Zira “Bu tür teşebbüsler (Parlamentoya baskın yapma, hükûmeti devirme vs.) karşısında hukukun üstünlüğünü savunarak harekete geçiyoruz” diye izahat veriyor. Daha önce saç tıraşlarından (sıfır numara) dolayı “dazlaklar” diye ifade edilen grupların ırkçı eylemleri, Almanya’da yıllarca siyasi ve sosyal gündemi meşgul etmişti. Ancak Avrupa’nın genelinde ırkçı cereyanlar her geçen gün güçleniyor. Başta Almanya olmak üzere, Avusturya, Fransa, Hollanda ve diğer ülkelerde “aşırı sağ” diye tanımlanan ve temelde yabancılara, (Göçmenlere ve Müslümanlara) karşı düşmanlıkla öne çıkan cereyanlar, yaşlı kıtayı fena hâlde sıkıştırıyor. Gelinen noktada, adı geçen ülkelerde; merkez partileri aşırı sağa daha fazla oy kaptırmamak için, onların söylemlerine yakın siyasi propagandaya yöneliyorlar. Aşırı sağın bazı politik vaatlerini onlar da sahipleniyorlar. Ama bu taktik pek de etkili olamıyor.

Almanya’da aşırı sağ parti AfD (Almanya için Alternatif), özellikle Doğu eyaletlerinde çok güçlendi. Avusturya ise daha uzun zamandan beri, aşırı sağ örgüt ve partilerin etkisinde. Hatta geçmişte, ırkçı partinin iktidar olmasının önüne geçmek için, Avrupa Birliği bu ülkeye karşı üyelikten çıkarma tehdidini bile masaya getirdi hatırlanacağı üzere. Fransa’da Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisi günbegün iktidar mücadelesinde yeni cepheler kazanıyor… Son olarak İtalya’da, Giorgia Meloni İtalya’nın Kardeşleri ve Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular partilerinin başında, seçimi kazanarak iktidarın göbeğine yerleşti…

Netice olarak uzun dönem Avrupa’nın büyük bir bölümünde halktan iktidar vizesi alabilen sosyal demokrat ve sosyalist partiler eski güçlerinden çok çok uzakta. Beri tarafta merkez sağ ve muhafazakâr partiler de, yukarıda özetle bahsettiğimiz üzere, aşırı sağ partilerin bir nevi tasallutu altına girmiş bulunuyor. Emmanuel Macron Fransa’da ikinci defa seçimi kazandı. Fakat Fransa halkı Marine Le Pen’in başkanlık koltuğuna oturmasını istemediği için âdeta bu zorunlu tercihi yaptı!..

Velhasıl Avrupa’da gidişat hiç iyi değil. Hâlihazırdaki ekonomik sıkıntılar, özellikle Ukrayna savaşının tetiklediği enerji krizi ve bunun doğuracağı yeni problemler neticesinde; Avrupa’da aşırı sağcı cereyanların daha fazla güçlenme zemini bulmasından endişe ediliyor.

Almanya, demografik şartların da zorlamasıyla göç politikalarını ve nüfus ikame çalışmalarını yeni bir düzene oturmak için çalışırken, bir yandan da gün geçtikçe artan yabancı düşmanlığına karşı tedbirler geliştirmek zorunda. Gelgelelim bunu nasıl yapacak? Avrupa’da hiç de olumlu sonuç vermeyecek olan ırkçı rüzgârların şiddetlenmesi, yepyeni buhranlara kapı aralayabilir…

Türkiye Gazetesi

Yorumlar1

  • şahin avcı 1 yıl önce Şikayet Et
    rüzgar eken fırtına biçer... işlerine geldiği yerlerde darbeleri destekleyenler gün gelir aynı sona maruz kalırlar, bunu önledin diyelim sonrakilerde çuvallarsın, fetöcü köpekleri alsınlar biraz daha besleyip büyütsünler belki de sonra ki darbe kendilerine onlardan gelir.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat