Fitne ateşini körükleyenler…
- GİRİŞ13.03.2025 09:09
- GÜNCELLEME13.03.2025 09:09
Suriye’de yeni dönemi baltalamak isteyen fitneci odaklar hiç boş durmuyor… Bilhassa mezhep ve etnik temelli çatışmayı körüklemek suretiyle, bu ülkeyi birkaç parçaya bölmeye çalışıyorlar. Dikkat, dikkat!
Suriye’de gelişmeler baş döndürücü hızla ilerliyor… Esad rejiminin çöküşü üzerinden henüz üç ay geçti. Bu üç ay zarfında umumiyetle mutedil bir hava hüküm sürdü. Yer yer baş gösteren küçük çatışma ve gerginlikler eşyanın tabiatından kabul edilebilecek mahiyette idi. Ancak 6 Mart günü, Tartus ve Lazkiye’de alevlenen fitne ateşi, Suriye geçici hükûmetinin yüz yüze geldiği en ciddi sınama idi. Neyse ki, bu kalkışma denemesi kontrolden çıkmadan bastırıldı. Bu kalkışmanın esasen Esad rejiminin çöktüğü ilk günden itibaren planlandığı da bir gerçek. Türkiye gazetesi olarak, Tartus ve Lazkiye’de katliam hazırlığı yapıldığını çok önceden haber olarak verdik. Zira hazırlıklar öyle gizli saklı değil, aleni şekilde yapılıyordu… 6 Mart’tan üç gün önce Rakka’da, ABD ve İran’ın (Buraya dikkat! ABD Cent-Com görevlisi ile İran’lı temsilci aynı masada) da içinde olduğu; PYD/YPG temsilcisi, Esad rejiminde görev yapmış bir Nusayri general ve keza Dürzi terör örgütünden bir temsilcinin yer aldığı ortak toplantı yapılıyor… Üç gün sonra kanlı olaylar patlıyor… Her şey bu kadar açık!.. Başarabilselerdi bugün çok çok farklı bir Suriye tablosunu konuşuyor olabilirdik. Çok şükür ki, güçleri yetmedi. Fakat gayet iyi biliyoruz ki, şer güçler asla vazgeçmeyecek. Suriye’nin işi hakikaten zor. Cumhurbaşkanı Ahmet eş-Şara, “Dış güçler ülkede mezhep temelli fitneyi körükleyerek memleketi bölmek istiyorlar, bunlara karşı güçlü olmak zorundayız…” diye birlik çağrısında bulunuyor. Şara’ya halktan büyük destek var. Haddizatında şu ana kadarki kıpırdamalarda, Nusayri ve Dürzi kesim içinden de ayrılıkçılara fazla destek çıkmadı. Her iki kesimin ekseriyeti Suriye’deki yeni yönetime yakın duruyor. Lakin dışarıdan çok büyük tahrikler var.
İsrail milyar dolarlık fonlar tahsis ederek Dürzileri parayla satın almaya çalışıyor… Hedefi, özerk bir Dürzi bölge meydana getirerek, Suriye’nin parçalanmasını sağlamak. Aynı şekilde İran da Nusayrileri fena hâlde tahrik ediyor. Başta dinî lider Ali Hamaney olmak üzere, İranlı yetkililer çok kışkırtıcı beyanlarla Nusayrileri başkaldırı için teşvik ediyor. Tartus ve Lazkiye’deki olayların fitilinin ateşlenmesinde İran’ın rolü çok açık… Bu arada Türkiye’de yaşayan Nusayriler içinden bazı kişiler “Aleviler katlediliyor" yaygarası ile ortalığı velveleye verdiler. Bunların başında kendisini Nusayri Şeyhi diye takdim eden Selim Narlı ile CHP’li eski ve yeni vekiller geliyor… Olayları saptırmak için seferber oldular. CHP’nin klasikleşmiş Alevi istismarcılığı bir kere daha yüzünü gösterdi. CHP hiç şaşırtmadı ve hem bireysel hem kurumsal ölçekte bu anaforda yerini aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün AK Parti grup konuşmasında CHP’nin bu yaklaşımına sert eleştiriler yöneltti: “Bizim üzüntümüz bu tablonun Türk demokrasisine yakışmamasınadır. Bizim üzüntümüz genel başkan değişse de CHP'nin faşist zihniyetinin olduğu yerde çakılı kalmasınadır. Sayın Özel kusura bakmasın. Şahsi siyasi ikbali uğruna bile olsa kimsenin siyaset kurumunu bu duruma düşürmeye hakkı yoktur. Sayın Özel'i ve CHP yönetimini bir kez daha sorumlu siyaset yapmaya davet ediyorum. Özellikle Alevi canlarımız konusunda kullandıkları çirkin, ayrımcı ve zehirli dili terk etmeye çağırıyorum. CHP yönetimi artık Suriye'deki ateşi ülkemize taşıma siyasetinden tövbe etmelidir. Kullanılan dil bu ülkeye geçmişte çok acı bedeller ödetmiş, son derece sorumsuz, son derece tehlikeli bir dildir. Türkiye'nin birliğini, dirliğini, bütünlüğünü, huzur ve güvenliğini korumak hepimizin görevidir. Millete karşı ortak mesuliyetidir. Muhalefette olmanız bu gerçeği değiştirmez, değiştirmemelidir... Bir diğer husus ise şudur değerli kardeşlerim: Bu ülkede Kürt de Alevi de muhafazakâr da demokrat da en şedit baskıyı CHP'den görmüş CHP'nin faşist zihniyeti eliyle yaşamıştır. CHP yönetimi Alevi vatandaşlarımızı istismar edeceğine, kışkırtacağına önce çıksın onlara yaptıkları zulümden dolayı nedamet getirsin.”
Evet, ne yazık ki CHP bunca yıl yaşanan acı tecrübelere rağmen, saplandığı malum zihniyeti terk etmiyor. Cumhurbaşkanının konuyla ilgili verdiği hüküm şöyle: “Terörsüz Türkiye hedefiyle yürüttüğümüz çalışmalarda, ülkenin 40 yıllık bir sorununu çözerken istismara müsait yeni fay hatları oluşturmak, açık ve net söylüyorum emperyalizme uşaklık etmektir. Her kim 3-5 emperyalistin gazlamasıyla bu milletin kardeşliğine kastederse karşısında bizi bulur. Devletimizi bulur. 85 milyonu bulur. Çünkü biz bu tezgâhı son 22 yıl boyunca defalarca gördük. Biz bu kirli oyunu daha öncesinde 27 Mayıs'ta, 12 Mart Muhtırası'nda, 12 Eylül Darbesi'nde, 28 Şubat Postmodern Darbesinde bunlara giden kanlı ve alçak yollarda gördük. Biz bu tarz söylemleri demokrasimize ve ekonomimize yönelik müdahale girişimlerinde, Türkiye'yi istikrarsızlık bataklığına sürüklemeyi amaçlayan enva-i çeşit tuzakta gördük. Bu mülevves senaryoyu daha önce Maraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta, Gazi Mahallesi'nde ve başka yerlerde gördük. Buradan aynı hevesler peşinde koşanlara şunu bir kez daha söylüyorum. Artık başaramayacaksınız. Kardeşliğimize halel getiremeyeceksiniz. Bizi Türkiye Yüzyılı hedefimizden alıkoyamayacaksınız. Ülkemizin iç dinamiklerini kaşıyarak bu milleti tekrar kendi iç gündemine hapsedemeyeceksiniz. Allah'ın izniyle bu sefer Türkiye'yi küresel demokrasi ve kalkınma yarışının dışına atamayacaksınız…”
Aynı inancı biz de paylaşıyoruz. Diyoruz ki: Her şeye rağmen Suriye’de, PYD/YPG’nin yeni yönetimle uzlaşmaya varıp özerklik macerasından vazgeçmesi önemli bir gelişmedir. ABD’nin de, Suriye’nin kuzeyinde kalmasının artık bir gerekçesi kalmamıştır… Yani çekilecektir. Keza Suriye’nin fiilen gasbedilmiş toprakları artık devletin kontrolünde olacak ve Suriye haritası tek renk olarak dalgalanacaktır. Hayırlı olsun...
Türkiye gazetesi
Yorumlar6