Gerçeğin önündeki engeller…
- GİRİŞ23.09.2019 10:31
- GÜNCELLEME23.09.2019 14:11
İnsanın doğal eğilimleri tarafından desteklenen birçok engel vardır; gerçeği gölgeleyen…
Eğer bu engellerin farkına varacak bir ilmî perspektif genişliğine sahip değilsek, birçok gerçeklik, bakış açımızın dışında yani karanlık bir noktada kalacaktır…
Çoğu kez, “açı daraltma”nın güçlü bir araç olduğunu bilenler bu yönteme başvururlar ve bizi küçük bir hedefe odaklayarak, büyük fotoğraftan koparırlar.
Açısı daraltılan bir kişinin göremediği sahada, artık ne istiyorlarsa onu yapma fırsatını yakalarlar…
Komplocuların ya da onların olmadığı ama insanların kendi farkındalık eksikliklerinin sonucu ortaya çıkan zafiyetleri, Kerem Karaosmanoğlu “Komplo Teorileri” isimli çalışmasında çok net olarak ortaya koyuyor; son zamanlarda yapılmış en güzel çalışmalardan birinde…
Yazımıza ilham veren bu çalışmadan bazı spotlar yakalamaya çalışacağım… Gerçeğin, hakikatin önündeki perdelerimizi kaldırmak adına bir katkı olacağı inancıyla…
Yapılan bir deneyde, siyah ve beyaz formalı iki takım oluşturulmuş ve bu takımlardan birine, diğer takımın kaç tane pas yaptığına odaklanmaları istenmiş. Onlar bu duruma odaklandığında da sahaya goril kostümlü biri sokulmuş. Maç bittikten sonra kendilerine sorulduğunda, sahadakilerin yarısı gorili görmediklerini ifade etmiş.
Bizdeki, “Cambaza bak cambaza” misaline ne kadar da benziyor… İllüzyonistler de benzer taktikle insanları marifetlerine inandırmıyorlar mı?
Yine insanın kendi teorisini destekleyen kanıtlara karşı daha zayıf olduğu gerçeği… Onun dışında kalana karşı bütün ilgisini kesen bir insan, belki görmek istemediği şeyde yer alan gerçeği de kaçırmış oluyor…
En korkunç cinayetlerin sadece dolunaylı gecede işlendiğine inanan bir güvenlik teşkilatı, aynı cinayetlerin başka gecelerde de işlendiği gerçeğini ıskalamış olur… Oysa olaylara geniş temelli bakmak bu zafiyeti ortadan kaldıracaktır…
Bizden olanın her zaman doğru, olmayanın ise yanlış konuştuğu inancı da yine gerçeğin önündeki en büyük engellerdendir…
Büyük çoğunluğun inandığına inanma zafiyeti.
Oysa bu da her zaman doğru değildir… Bazen bir kişi bile koskoca bir topluma gerçeği haykırabilir. Nitekim Hz. İbrahim bunun en güzel örneklerinden biridir tarihimizde…
Hakeza Giordano Bruno. Batı tarihinde koskoca skolastisizme karşı tek başına gerçeği haykırmıştı. Canıyla ödediği bu haykırışını tarih haklı çıkardı…
İnsanın kendisini merkeze koyma yanılgısı.
Bu durumda, “Herkes bendekini ele geçirmeye çalışıyor”düşüncesine kapılan insan, karşıdakinde olana ilgisini kaybeder. Orada neyin olup bittiğini takip etmediği için günün birinde bu takipsizliğin bedelini ağır bir şekilde ödeyebilir…
Sanırım Batı’yla üzücü bir zeminde yüzleşmemizde de benzer bir zafiyet söz konusudur…
Sonuç olarak şunu ifade etmek isterim: Ucu dışarda zannettiğimiz birçok meselede, ana faktörün kendi zafiyetlerimizle ilgili olduğu gerçeği, izahı çok daha mümkün bir noktada iken, insan yine kendisine yakışanı, fıtratında olanı yapıyor ve suçluyu dışarıda arıyor…
DİRİLİŞ POSTASI
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol