AK Parti’yi yenebilecek tek şeyi, yazımın en başında açıklayayım ve sonra da neden böyle düşündüğümü kendimce izah etmeye gayret edeyim…

Malumunuz bütün dünya ile birlikte ve dünyanın ilk defa bu boyutta yaşadığı bir salgınla ve onun ortaya çıkardığı psikolojik, sosyal, siyasi ya da ekonomik sıkıntılarla mücadele etmeye çalışıyoruz…

Özel koşullarımıza eklenen bu sebeple ve görünen tabloda Ak Parti’yi yenebilme ihtimali olabilecek tek rakip, Kovid-19’dur…

Muhalefetin çok başlı, çok parçalı, tutarlılıktan uzak, “stratejik yalan”amahkûm olmuş siyasetinin de tek umudu ne yazık ki, pandemi ve onun etkileri olmuş durumda…

Muhalefet bu haliyle pandemi ve HDP’nin desteği arasına sıkışmış gibi görünüyor…

“Pandemi iktidarı yensin, biz de o hengâmede kapabildiğimiz kadar kütük kapalım” demek, en başından gerçek bir acziyetin kabulüdür zaten…

Ve bana göre Kılıçdaroğlu’nun, “Seçimden başka çarem kalmadı” sözünün “zımni tercüme”si de,- pandemi koşullarına olan çaresiz ihtiyacın bir yakarışıdır; diğer bütün “seçim” baskıları gibi…

Çünkü normal koşullarda seçimlere daha iki yıla yakın bir süre var; tabi sistemde ki seçim yenileme şartları da malum…

İktidarı yenme ihtimali olan pandemi koşulları değişir, ekonomi düzelir, her şey yoluna girer ve hayaller başka bahara kalır korkusu, muhalefet için çok derin bir korkusu olarak nefesini ensesinde hissettiriyor…

Pandemi sona erdiğinde toparlanma ihtimali en yüksek ülkelerden biri Türkiye; JP Morgan bile pandemi sonrası eski haline dönecek dört ülkeden birinin Türkiye olduğunu açıkladı…

İtiraf edemeseler de aslında onlar da her şeyi çok iyi görüyorlar; “bilerek inkâr” dışında görmeme ihtimalleri olabilir mi?

Dünyanın her yerinde para akıtsanız yazmayacaklarını yazanları, Türkiye’nin sağlıkta, savunma sanayiinde ve pek çok alanda bölgesinde elde ettiği avantajlı konumu sadece biz okuyor ya da görüyor olabilir miyiz?

Herkesin gördüğü kesintablonun bir tarafında iftihar ile itiraf edenler, diğer tarafında ise iktidar acısıyla birlikte iftira ve inkârı seçenler var…

Evet, bupandemili günler zor, pahalı ve pek çok açıdan can yakıcı… Lakin Türkiye’yi sadece Türkiye ile kıyaslamak da insaf gerektiriyor…

Şahsen bir iktidara sadece ekonomiye göre oy vermesem de bu, genel seçmen eğiliminin “cep” üzerinden ilerlediği gerçeğini görmeme engel değildir…

Bu sebeple iktidar,yaptığı devasa projelere rağmen seçimlere “mutlaka kazanırız” mottosuyla yaklaşmamalı…

Buna, hala en yüksek oy oranına sahip parti olma vasfı da dahil… Normal tarihinde yapılacak olan seçimlere kadar “tencereyi” ve “cebi” rahatlatmak kaçınılmazdır…

Pandemiye yenilmeyecek bir AK Parti, muhalefetin iktidarı yıkması için umut bağladığı bir müttefiki tarafında daha yolda bırakılması anlamına gelecektir…

Muhalefetin acelesinin sebebi belli her zaman olduğu gibi- iktidarı kendilerinin dışında bir gücün yıkması; bu gücün mahiyeti ise hiç önemli değil…

İktidarsa bu konuda artık epey şerbetli; bu şerbeti  acaba 2023’ü de tatlandırır mı?

Bekleyip göreceğiz…

İsmail Öz / Diriliş Postası