Türkiye Tek Yürek
- GİRİŞ17.02.2023 08:12
- GÜNCELLEME17.02.2023 08:12
Türkiye gerçeğinin ne olduğunu, 15 Şubat akşamı yapılan “Türkiye Tek Yürek” kampanyası çok net olarak ortaya koymuştur.
Yapılan tezviratların -Nedim Şener’in de yazısında ifşa ettiği gibi- FETÖ oyunuyla devlet ile milleti -bir yardım kuruluşunu öne atarak- karşı karşıya getirme operasyonlarının hiçbir karşılığının olmadığı çok net olarak ortaya çıkmıştır.
Millet, ünlü isimlerin sunuculuğuyla 213 televizyon ve 562 radyonun ortak yayımladığı programda, holding sahibi iş insanından kumbarasındaki harçlığını bağışlayan minik yavrusuna kadar devletine ve onun kurumlarına ne kadar güvendiğini gösterdi ve 115 milyar lira bağışta bulundu.
Ne yazık ki sesleri çok çıksa da kötü niyetlilerin sayıca hiçbir hükmünün olmadığını da gördük.
Depremin ilk gününden bu yana adeta merhamet olup yağan, ayni yardımların maddi değeri ise hiçbir zaman net olarak hesap edilemeyecek; manevi değerinin hesabı zaten yok.
Kendileri iktidar olsalardı ne yapacakları meçhul siyasiler ya da onlar adına akla hayale gelmedik dezenformasyon yapanlar, ilahi kudretin “ol” emrini insandan bekliyorlar.
En büyük devletleri bile aciz bırakacak bir felakette devletin neredeyse ilk saniyeden itibaren yıkılan her binanın başında olması mümkünmüş de olmamış gibi yansıtıyorlar; “keşke olabilseydi” her insaf sahibinin de en büyük temennisiyken…
Buna bir de yılın en büyük hava muhalefeti engeli ve adeta hallaç pamuğu gibi atılan yolların eklendiğini görmek bile istemiyorlar.
Ve sanki onlar enkazın altındaki canlarımız için çok üzülüyorlar da iktidar, bütün merhametsizliği ile onları ölüme terk ediyor.
Kimin daha merhametli olduğunu ölçen bir noter yok elbette!
Lakin kamerasını eline alıp artık dünyanın bütün otoriteleri tarafından da kabul edilen en büyük depremde sadece show peşinde koşanlar, bir molozun ucundan bile tutmayacak kadar acınası durumdalar.
Bu depremle, insanlığı da enkazda kalan ne çok tip tanıdık.
400 kilometrelik bir yer kabuğunu 10 km derinlikte ve yaklaşık 11,5 metre sürükleyen üç büyük depremi sadece, ne denli yıkıcı olduğu ile değil yalanlarıyla, tiyatrolarıyla, hırsızlarıyla, yurt dışına kaçan, kaçarken yakalanan sahtekâr müteahhitleriyle de daha çok konuşacağız.
Farkında mıyız?
Sürekli birbirini sıfırlayan milatlar da yaşıyoruz.
Pandemi “bir milat” demiştik çok kısa bir süre önce ve bir insan ömründe ancak bir defa görülebilecek şeyler yaşamıştık.
“Pandemiden önce, pandemiden sonra var artık” sözlerimizle perçinlemiştik.
Şimdi de 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi aynı sözleri bir dejavu gibi tekrarlattı bize.
Rabb’im başka milat ölçekli acılarla bir daha sınamasın bizi…
Yüreğimizin birlikte ne kadar güçlü olduğunu acılar üzerinden değil de zaferler üzerinden test ettirsin bir dahakine!
İyi günlerde de ne büyük bir millet olduğumuzu hatırlayabilmek en büyük kazanç olacak.
Nasıl ki TOGG’un, gazın, Kızılelma’nın sevinciyle birleşemedilerse, depremin acısında da birleşemeyen ayrık otlarımızı da temizleyerek büyük bir inançla yürümek zorundayız hedefe.
Zira düşman aynı düşmandır ve hala çıkarından da vazgeçmiş değildir.
Toplu vurunca yüreklerin ses gücünün ne olduğunu gösteren herkese müteşekkiriz.
Biz buyuz; başkası değil!
DİRİLİŞ POSTASI
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol