İnsanımız neden hırçın ve yorgun?

  • GİRİŞ09.07.2011 13:36
  • GÜNCELLEME09.07.2011 13:36

"Magna civitas, magna solitudo"
(Büyük kent, büyük yanlızlık.)
Roma atasözü

Bireyi hırçınlık ve şiddete yönlendiren çok temel sebeplerden bahsetmek isterim. Belirteceğim sebepler elbette yegane sebepler olmayacaktır. Kendimce öne çıkanları ifade ederek bu konuda da bir farkındalık oluşturmak istedim. Sonuç olan “hırçın”lıktan çok ona giden sebeplerin tespiti önemlidir. Bilerek ya da bilmeyerek insanları hırçınlığa yönlendirenleri, girdikleri yanlış yoldan geriye döndürmekte, sorunun çözümü açısından oldukça önemlidir.

İnsanların hırçınlaşmasının en temel nedeni “tanınmama ve saygı görmeme”dir. Maslow’un temel ihtiyaçlar pramidinin üçüncu sırasında “Saygı görme ihtiyacı” vardır. Her insan çabalarını “beğenilme arzusu” üzerine kumuştur. Biri annesi, diğeri babası, bir diğeri toplum onu beğensin diye bütün yaşam enerjisini kullanır.

Davranışları dengeleyen ve en çok kontrol eden ise manevi moral değerlerimize yönelmek, yaratıcının gönlünü kazanmak ve “O beğensin” diye davranmaktır herhalde. Bu yol birilerine göre bilimsel olmayabilir ama vicdanlar üstü bir yol olarak insanları tarih boyunca hırçınlıktan uzaklaştırabilmiştir.

Bilinmelidir ki her insanın “beklenti kontrolü” aynı değildir. İstekleri geri çevrilen ve sürekli horlanan insanların nerede ve hangi seviyede patlama göstereceği tahmin edilemez. İnsanların dini, kültürel, ekonomik ve sosyal kazanmışlıkları yanında aldıkları eğitimle de doğrudan ilişkili olan şiddet ve hırçınlık eğilimleri bu ülkeye ağır bedeller ödetmiştir.

Yine herkesin bilmesi gereken bir gerçek daha vardır; oda, “tipi hoşumuza gitse de gitmese de, fikirlerini beğensek de beğenmesek de her insan bizden koşulsuz olarak saygı bekler.” gerçeğidir. “Yakından bakıldığında her insan biraz anormaldir.” diye bir söz hatırlıyorum. Bu sözün anlamı şudur:

En uyumlu insanın dahi detaylarında, bir diğerine uymayan farklılık mutlaka vardır. Bu gerçekten hareket etmeyen insanlar eşlerinden, ailelerinden, arkadaşlarından yüzde yüz uyum beklerler ve hayal kırıklığı yaşarlar. Demek oluyor ki herkes bir diğerinin farklılığını babul ederek ona koşulsuz saygı duymak durumundadır. Bu ihmal edildiğinde, önemsenmediğini düşünen insanlar ortaya çıkar ve hayat her birimiz için çile olmaya başlar. Kaybedecek “hiçbir şey”i olmayanlar için başkalarının kaybedeceği “çok şey”in de hiçbir anlamı yoktur.

Şimdi de her birimiz için bu yorgunluk ve hırçınlık sebeplerini netleştirelim isterseniz.      . ".

1. İnsanların diğerleri tarafından tanınmaması ve gereken saygı görmemesi. Hayata katılma çabası içerisinde olan insanlar bütün yaşamlarını diğer insanlardan farklı olmak ve elde ettikleri farklılıklar kadarda saygı görmek için devam ettirirler. Şöyle bir söz vardır. “İnsanların bütün yönleri eşitlenseydi, yine onlar farklı olmak için başka yollar ararlardı.”

2. İnsanların özellikle büyük şehirlerde yaşadığı yalnızlık hissi, ailede ve toplumda yabancılıkşma. Özellikle büyük şehirlerde yaşanan yalnızlığın sebebi menfaat ilişkilerine dayanan hayatlardır. Çoğu zaman ayakta kalabilmenin ön şartı maddi kazançlarla ifade edildiği için aile içi ilişkileri dahi bu maddi bağlar yönetmektedir.

3. Gelecek Korkusu ve Yaşam Yorgunluğu: insanıızın en temel sorunlarından biri de bozulan ticari ahlakın getirdiği handikaplar ve iş verenlerin çoğu zaman objektiflikten uzak olabilen kararları. Bir insanın iki dudağı ucunda dönen iş yaşamı insanların sürekli bir eddişe içerisinde olmasına zemin hazırlıyor.  Yargum bir toplum umutlarla dirilir.  

4. Eğitim ve Analitik Bakış: Uzun yıllar okumayı ve ilimi bir tarafa iten bir toplum olduk. İlmi gelişemeyen bir insanın, olayların önünü ve arkasını kestirme kaabiliyeti de zayıf kalır. Daralan ufuklar zorluklarla mücadele edemez; depresyona kolay  girer. 

5. Rekabet ve Yok Sayma: Hayatı düzenleyen kariyer ve makamlar, büyüklüğü oranında cazibe oluşturduğu için bir çok insan bu rekabet ortamında diğerlerini yarıştan düşürmek adına bir çok çaba içerisine girer. Girilen bu çaba çoğu zaman yıpranmış duygular üretir. Hayal kırıklıkları yaşatır. 

6. Özenti ve İntikam: “Benim sahip olamadığı imkanlara sen neden sahipsin?” duygusuyla, bazı insanların hiç tanımadığı, bilmediği insanlara düşman kesilmesi; yaşadığı sıkıntıların müsebbibi olarak onu hedefe koyması.

7. Sorumluluk Hissi ve Merhamet: Özelikkle büyük şehirlerde insanlar, evlerinden ayrıldıktan sonra tanımadığını düşündüğü, ama aynı şehri paylaştığı diğer insanlara karşı hiçbir sorumluluk duymuyorlar. Bu duygu çoğu zaman beraberinde her türlü nezaketsizliği getiriyor elbette. En belirgin olanları da özelikkle trafikte yaşanıyor. Merhamet duygusundan yoksun insanlar hırçınlık ve şiddetin her türlüsünü icra etmekten sakınmıyorlar.

8. Hayatın Yetişilemeyen Hızı: Çok hızlı akan kent yaşamları, bir bardak kahvenin dahi tadını çıkaramayan insanları içinde barındırıyor. Bu hız, hayatın her türlü estetiğini ve tefekkür ğüneşini yok ediyor. Zaman zaman durmaya, her şeye inat kendimize zaman ayırmaya çok ihtiyacımız var.   

9  Kaybolan Değerler ve Kontrol Unsurları: Özellikle sabır, bu noktada çok büyük bir kayıp içerisinde olduğumuzu düşünüyorum. Değerler, bizim sokaktaki diğer insanlarla aramızdaki iletişim dilimizdir. Her birimiz bir diğerimizden bunları bekleriz. Değerler, insanları toplum içerisinde kontrol eder. Değerleri olmayan toplum kontrolsüzdür. 

Sonuç: Her şey insanımızın elinde. Bu, birimizin ikimizin değil topyekün hepimizin üzerinde olan bir görev. Daha insanca daha saygın bir yaşam istiyorsak, birbirimizi koşulsuz “görmek, tanımak ve saymak” zorundayız. Yani “her insan ‘benim’ kadar değerlidir.” Haydi o zaman!..

“Bunları da devlet/hükümet yapsın” diyemeyiz herhalde.  

İsmail Öz - Haber 7
sosyologioz@hotmail.com    

Yorumlar6

  • İbrahim Dursun 13 yıl önce Şikayet Et
    BEN DUYGUSU!!HIRÇINLIĞIN EN ÖNEMLİ KAYNAĞI BENCİLLİK!!-1. Terbiye edilip uysallaştırılmadığı sürece insandaki -ben- duygusu /egoistlik HIRÇINLIĞIN ,SALDIRGANLIĞIN EN ÖNEMLİ KAYNAĞIDIR.-Ben duygusu-galip bir insan hemen her konuda eğosuna malup olup ,olayları,ortamı ve geleceği kendi/ben merkezli olarak oluşturmak ve devam ettirmek isteyecektir.Diğer insanları,diğer canlıları ve çevresini devamlı umursamaz bir tutum içine gireceği aşikardır.Kendisi aleyhine gördüğü her konuya yine-ben merkezli- olarak müdahale EDECEKTİR.Böyle insanların oluşturduğu toplumlarda diğerlerine savaş açmakta tereddüt etmeyecek,Dünyayı adeta kan gölüne çevrimeye çalışacak.Çevremizdeki saldırgan kavimlere/siyonistlere BAKTIĞIMIZDA BUNU açık olarak,şekil üzerinde görebilmekteyiz.İnsandaki -ben-duygusu terbiye edilmediği sürece vahşi köpek kadar tehlikelidir.Ben ezilip -biz- diyebildiğimiz zaman hayatın tadı çıkacak ve mutlu olmasını daha iyi öğreneceğiz.Kul olduğumuzun daha iyi şuuruna varıp ,hem Dünya HEM AHİRET kazancı için yaşantı sergileyebileceğiz.VesSELAM
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Yusuf Yıldırım 13 yıl önce Şikayet Et
    BENCE. Hizla degisen teknolojik gerecler bunlara paralel yurumuyen ekonomik gelir ve bunun getirdigi stres . eskiden atalarimiz bir kilim bir yorganla mutlu olabiliyorken, gunumuz insaninin gunluk kullanim ihtiyaclari o kadar cogaldiki insanimiz artik yetisemez oldu ..Bati bunu bir nebze olsun gelir seviyesindeki yukseklikle halletmis gozuksede oradaki insanlarin mutsuzlugu toplumun bireysellesmesi ve yanlizlasmasi olarak goruyoruz..Bazilari bunu dini degerlerden uzaklasma ile es deger tutmasina katilmiyorum cunku en dindar insanlarin bile para hirsi bazen urkutucu boyutta.. Bir arkadasin belirttigi gibi Allah cc. den niyazlarimizda sadece para ve zenginlik diliyoruz para olunca saadet ve mutluluk olur zannederek..Aslinda bu konu gunumuz insanimizin en buyuk belasi!! akademik arastirmalara konu olmasi lazim. Hoca ma tesekkur ederim, yanliz bu konu oyle bir yaziyla da gecistirilmemeli diye dusunuyorum..
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • mermus 13 yıl önce Şikayet Et
    Daha insanca daha saygın bir yaşam istiyorsak, birbirimizi koşulsuz “görmek, tanımak ve saymak” zorundayız.. Valla hoca bu çıkardığın sonucu ben beğenmedim.Sevgi saygı hakedilen değerlerdir, herkes saygı istiyor, ilgi istiyor da hakediyormuyum diye soran yok.Haketmeyen adamı ne severim, ne tanırım, ne de sayarım.Tam tersine haketmeyene duyulan saygıyı zul sayarım.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • mehmet darendeli 13 yıl önce Şikayet Et
    doğru tesbitler. yaşarken yaşadığımız büyük tıravmaların sebeplerinden biri,çocukluğumuzu doğru dürüst yaşayamamamızdır,o zamanki eksikliklerimizi şimdiki yaşamızda görebiliyoruz,şöyle bir atasözü bunu yansıtıyor,savaşlar ve isyanlar yaşanmamış yaşamlardan çıkıyor,doğru bir söz.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • izzet koyuncu 13 yıl önce Şikayet Et
    Canlı örnek. 30 yıl önce saygınlık,kariyer,geleceğimi garanti altına almak için deliler gibi çalıştım.Allah istediklerimi verdi. Rabbimden huzur ve mutluluk istemeyi galiba unuttum.Sanırım önce huzur mutluluk istemek gerkiyor.
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat