2026 Bütçesinde Neler Var?

  • GİRİŞ23.12.2025 08:22
  • GÜNCELLEME23.12.2025 08:22

Değerli Okurlarım!

Yıl sonuna yaklaşırken, ülke gündeminin en kritik başlıklarından biri yine bütçe oldu. TBMM’de günlerdir süren görüşmeler, zaman zaman sert tartışmaların yaşandığı bir maraton havasında geçti.

2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, Genel Kurul’daki oylamayla kabul edildi.

Süreç, Cumhurbaşkanı’nın onayının ardından Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla tamamlanacak ve bütçe yürürlüğe girecek.

Peki… 2026 bütçesinde hangi rakamlar ve hangi başlıklar öne çıkıyor?

BÜTÇE GİDERLERİ

2026 merkezi yönetim bütçesinde toplam gider yaklaşık 19 trilyon lira olarak öngörüldü.

2025 bütçesinde bu rakam yaklaşık 14,8 trilyon lira seviyesindeydi.

Aradaki fark yaklaşık 4,2 trilyon lira; yani bütçe giderlerinde yaklaşık %28,5’lik artış görüyoruz.

Bu oran, 2025 yıl sonu enflasyonunun altında kalıyor; ancak 2026 için %20’ler civarında beklenen enflasyonun ise belirgin biçimde üzerinde.

Yani bu rakamlar, harcama cephesinde reel bir artışa işaret ediyor.

Bu yönüyle 2026 bütçesi, OVP’deki %3,8 büyüme hedefiyle uyumlu biçimde, ekonomiyi soğutmadan büyümeyi destekleyen bir çerçeve sunuyor.

Hangi Kalemler Öne Çıkıyor?

2026 bütçesinde ana gider kalemlerin bütçe içindeki dağılımları şu şekilde:

Cari transferler %36, personel+SGK %29, faiz %14,5, mal ve hizmet alımları %6,6, yatırım (sermaye giderleri) %6,9.

Biliyorsunuz, son dönemde tasarruf ekonomisini sıkça konuşuyoruz. Haliyle çoğumuzun aklına ilk olarak “mal ve hizmet” kaleminde yapılacak tasarruf geliyor: makam araçları, temsil-ağırlama ve benzeri idari harcamalar…

Bunların en başta sembolik önemi var ve elbette bu kalemlerde tasarrufa gidilmeli.

Amma ve lâkin görüldüğü üzere bu kalem toplam bütçenin %6,6’sı. Burada disiplin şart; ama bu kalem bütçenin yönünü tek başına değiştirecek büyüklükte de değil.

Bütçede asıl ağırlık, cari transferler ve personel giderlerinde.

Cari transferler dediğimiz kalem; sosyal güvenlik sistemine yapılan transferler, mahalli idarelere aktarımlar ve çeşitli hanehalkı/kurum destekleri gibi başlıklardan oluşuyor.

Personel giderleri ise maaşlardan oluşuyor.

Ve işte bu iki kalem, yani cari transferler ve personel giderleri; bütçenin neredeyse üçte ikisini oluşturuyor.

Yani devletimiz büyük, çok büyük. Türkiye büyük bir devlet organizasyonuna sahip. Kamuda çalışan personel sayısı 5 milyondan fazla!

Aileleriyle birlikte düşündüğümüzde, personel ve transfer başlıklarında “dünden bugüne” hızlı bir dönüşüm sağlamanın ne kadar zor olduğu anlaşılıyor, öyle değil mi?

O halde en doğrusu, bütçenin en sevimsiz ama en kritik kalemine, yani faiz giderlerine odaklanmak!

Faiz Yükünden Kurtulmamız Lâzım!

2025 bütçesinde faiz ödemeleri için ayrılan ödenek 1,95 trilyon lira idi. 2026’da bu tutar 2,7 trilyon liraya çıkıyor. Bu artış, faizin bütçe üzerindeki yükünün azalmadığını; aksine daha görünür hale geldiğini gösteriyor.

Zira faiz giderlerinin bütçe içindeki payı 2025’te yaklaşık %13,2 iken, 2026’da %14,5 bandına yükseliyor.

2026’da 29 milyar lira düzeyinde bir faiz dışı fazla öngörülüyor. Bu iyiye işaret çünkü ne yazık ki faiz dışı açık vermeye başlamıştık.

Ancak toplam açık yüksek seyrettiği müddetçe faiz yükünü kalıcı biçimde azaltmak kolay değil. Görünen o ki bu yükten, ani bir hamleyle değil; zamana yayılan, sabırlı ve kararlı bir mali disiplinle kurtulabileceğiz.

Savunma ve İç Güvenlik Harcamalarında Artış

Son yıllarda sadece Türkiye’de değil, dünyada da savunma harcamalarının arttığını görüyoruz. Küresel ölçekte güvenlik riskleri yükseldikçe, bütçeler de bu alana daha fazla kaynak ayırıyor. Bu genel eğilim, bizim bütçe rakamlarımıza da yansıyor.

2025’te savunma ve güvenlik sektörü için toplam ödenek 1,608 trilyon lira seviyesindeydi. 2026’da ise bu toplam 2,155 trilyon liraya çıkıyor; yani bir yılda yaklaşık %34’lük bir artıştan söz ediyoruz. Üstelik bu büyüklük, 2026 bütçesinin toplamı içinde yaklaşık %11’lik bir ağırlığa karşılık geliyor. Bu başlıkta bir ayrımı da netleştirelim:

Milli Savunma Bakanlığı’nın kendi bütçesi yaklaşık 823 milyar lira. Ancak devletin “savunma harcamaları” daha geniş bir tanımla 1,202 trilyon lira olarak ifade ediliyor; iç güvenlik de eklenince toplam 2,155 trilyon liraya ulaşıyor.

Bölgesel gelişmelerin sıcaklığı düşünüldüğünde bu artış şaşırtıcı değil. Nitekim son dönemde güvenlik konuları TBMM gündeminden de eksik olmadı.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in son günlerde yaptığı açıklamalar, Suriye sahasında “isim değiştirerek devam eden” yapılara karşı net bir mesaj veriyor.

Bir taraftan Libya tezkeresi de TBMM’de kabul edilerek TSK’nın oradaki görev süresi uzatıldı. Bu da, dış politika ve güvenlik başlıklarının hâlâ sıcak olduğunu açıkça gösteriyor zaten.

BÜTÇE GELİRLERİ

2026’da toplam bütçe gelir, 16,2 trilyon lira öngörülüyor. Bunun 13,7 trilyon lirası vergi gelirleri. Yani gelirlerin yaklaşık %85’i vergi.

2025 bütçesinde net vergi gelirleri 11,138 trilyon lira olarak öngörülmüştü. 2026’da net vergi geliri hedefi 13,783 trilyon lira. Yani vergi gelirlerinde yaklaşık %24 bandında bir artış hedefleniyor.

Bu rakamın enflasyonun üstünde olması lâzım ki; reel bir vergi geliri artışından söz edebilelim. Bakıp, göreceğiz.

Vergi Türlerinde Hangi Başlıklar Öne Çıkıyor?

2026’da öne çıkan vergi türleri ve büyüklükleri şöyle:

KDV: 3,9 trilyon lira (toplam gelirin yaklaşık %24,6’sı, vergi gelirlerinin yaklaşık %29’u)

Gelir vergisi: 3,5 trilyon lira (yaklaşık %21,7)

ÖTV: 2,5 trilyon lira (yaklaşık %15,6)

Kurumlar vergisi: 1,6 trilyon lira (yaklaşık %9,9)

Diğer vergiler: 2,1 trilyon lira (yaklaşık %13,1)

Bu dağılım, bütçe gelirlerinin hâlâ önemli ölçüde dolaylı vergiler (özellikle KDV ve ÖTV) üzerinden taşındığını gösteriyor. Dolaylı vergilerin doğası gereği, vergi yükü çoğu zaman fiyat mekanizmasına yansıyor; yani etiket üzerinden tahsil edildiği için, enflasyonist baskıyı artırma potansiyeli de taşıyor. KDV’nin büyüklüğü ayrıca bize şunu da hatırlatıyor: İç talebin seyrine ve kayıt dışıyla mücadeledeki başarıya en hızlı tepki veren gelir kalemlerinden biri yine KDV.

SON SÖZLERİM

Bana göre; dezenflasyon sürecinin kararlılıkla sürdürülmesi kadar, faiz yükünün hafifletilmesi de 2026’nın en kritik hedeflerinden biri! Dilerim 2026 yılı, bu meselede önemli sonuçlar alacağımız bir yıl olur.

Bir başka mesele de vergi denetimleri!

2025 yılı, vergi denetimleri açısından çok yoğun mesainin harcandığı bir yıl oldu. Denetimlerin kayıt dışılığı önlemede ve mali disiplini sağlamada önemli bir fonksiyon ifa ettiği doğru!

Ama bu da bir yere kadar.

Vergi mükellefleri her gün yeni bir vergi tebligatıyla uyanıyor neredeyse. Sayın Bakan, dokunmadığımız mükellef kalmayacak demişti ve dediğini gerçekten yaptı.

Ancak bu denetimler, ekonominin doğal akışını bozacak, herkesi gölgesinden korkar hale sokacak düzeye gelmemeli. 2026’dan beklentim denetimlerin temposunun biraz düşürülmesi yönünde.

Son birkaç söz daha.

Meclis’te yapılan kavgaları gördünüz değil mi?

Genel Kurul Salonu’nda saksıların ve mikrofonların devrildiği görüntüler ortaya çıktı.

Bakınız, bunlara alışmamamız lâzım.

Dünyanın gözü kulağı Türkiye’de. Parlayan bir yıldız bizim memleketimiz, mazlumların duasını alan, umudun adresi olan bir ülkeyiz biz.

Meclis’teki bu görüntülerin dış basına da yansıdığını gördüm ve doğrusu içim burkuldu. Bu tablo, ne ülkemize yakışıyor ne de dış imajımız açısından hoş bir fotoğraf veriyor.

Her neyse..

Bir daha yaşanmamasını dilerim.

Yeni bütçe ülkemize hayırlı olsun.

İnşallah 2026, enflasyonun kalıcı biçimde gerilediği, faizin bütçe üzerindeki gölgesinin küçüldüğü, yatırımın ve üretkenliğin daha güçlü hissedildiği bir yıl olur.

İsmail Vefa AK - Haber7

Twitter: @Ismail_Vefa_AK

Yorumlar4

  • Hakan et 1 saat önce Şikayet Et
    Çiftçinin kazandığı parayı kim kazanıyor gözünüz doymaz ki
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mehmetali 2 saat önce Şikayet Et
    Çiftçinin ve tarımın olmadığı bütçe boş bütçe üretim olmayan bütçe hayal bütçesi
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Sefa 3 saat önce Şikayet Et
    İlk önce acilen memur ve işçi kanunu çıkarılmalı herkes devletten iş beklememeli ,örnek vereyim hastanedeki sekreter ,güvenlik, milli eğitim bakanlığındaki memurlar gibi niceleri ne iş yapiyorlarda 50 bin 60 bin maaş alıyorlar bunlar asgari ücret almalılar begenmiyorlarsa dışarıda başka iş yapsınlar orda fazla kazansinlar 86 milyonluk ülkede 6 milyon memur olurmu bu ülke kaldırırmı ....
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • murat aydın 4 saat önce Şikayet Et
    Şu gidişata göre öyle anlaşılıyor ki bir kaç yıl sonra Ülkenin milli gelirinin tamamını faize versek yine yetmeyecek. Yetki verdiğimiz insanlara bu işin hesabını sormamız gerekiyor. Partizanlık, taraftarlık, dalkavukluk yapmadan hakkımızı aramamız gerekiyor. Celladına aşık millet olmamalıyız.
    Cevapla Toplam 12 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat