Irak’ta sorunun kaynağı

  • GİRİŞ10.10.2022 08:38
  • GÜNCELLEME10.10.2022 08:38

Birleşmiş Milletler (BM) Irak Özel Temsilcisi Jeanine Hennis-Plasschaert, geçen hafta salı günü Güvenlik Konseyi’ne Irak’taki durumla ilgili yaptığı sunumda, ülkedeki siyasi sistemin halkın aleyhine çalıştığını söyledi.

Irak’a diyalog dilinin değil anlaşmazlıkların hâkim olduğuna işaret eden Plasschaert, yönetimin halkın ihtiyaçlarını görmezden geldiğini ve yolsuzluğun yaygın olduğunu söyledikten sonra mevcut sistemin olduğu gibi kalması hâlinde kötü sonuçlara yol açacağı uyarısında bulundu.

BM Irak Özel Temsilcisi’nin Güvenlik Konseyi’ne yaptığı sunumda dikkat çektiği gerçeklerin yerinde ve önemli tespitler olduğu kesin.

Ancak Irak’taki siyasi sistemin halkın aleyhine çalıştığını ve siyasi liderlerin her birinin mevcut durumdan sorumlu olduğunu, halkın siyasetçilerden ümidini kestiğini söyledikten sonra çözüm olarak diyalog çağrısı yapması büyük bir çelişki ve çaresizliğin göstergesi.

Bugüne kadar yürütülen pazarlıklardan herhangi bir sonuç alınamamışken ve sorun sistemin bizzat kendisindeyken yeni bir diyalog süreci başlarsa sistem kendiliğinden düzelecek ya da hepsinin bir şekilde yolsuzluğa bulaştığı söylenen siyasi liderler imana mı gelecek?

Hollandalı BM Özel Temsilcisi’nin söylemediği en önemli gerçek şu:

Irak’taki siyasi sistem Amerikan işgali tarafından kuruldu ve bir numaralı sorumlusu Washington.

Mevcut siyasi liderlerin birçoğu etnik ve mezhebî paylaşım esasına göre şekillendirilen çarpık sistemin kaymağını yiyor.

Onlardan biri de geçen yılki seçimlerde sandıktan birinci parti olarak çıkmasına rağmen hükûmet kurmakta başarısız olan Sadr Grubu’nun lideri Mukteda es-Sadr.

Iraklı Şii lider, terör örgütünün gerçekleştirerek Türk ordusunun üzerine yıkmaya çalıştığı Duhok saldırısının ardından Türkiye aleyhinde zehir zemberek açıklamalarda bulunmuş ve adamlarını Türkiye’nin Bağdat Büyükelçiliği önünde protesto gösterisi düzenlemeleri için kışkırtmıştı.

Daha da ileri giderek Türkiye’yle diplomatik ilişkilerin seviyesinin düşürülmesi, havaalanlarının ve sınır kapılarının Türkiye’ye kapatılması, Ankara’yla imzalanan güvenlik iş birliği anlaşmasının iptal edilmesi çağrısında bulunmuştu.

Irak’ın kuzeyi son günlerde protesto gösterileriyle sarsılan İran tarafından yoğun bir şekilde bombalanıyor ve doğal olarak gözler Türkiye’nin terör örgütüne düzenlediği operasyonlara “Irak’ın egemenliği ihlal ediliyor” diyerek karşı çıkan Şii gruplara dönüyor.

Fakat o cenahtan malum sebeplerle pek ses çıktığı yok.

Bu arada Mukteda es-Sadr’ın geçtiğimiz mart ayında İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani’ye gönderdiği iddia edilen bir mektup medyaya sızdı.

Iraklı Şii lider el yazısıyla kaleme aldığı mektupta İran gibi bir komşularının olmasının Iraklılar için Allah’ın bir lütfu olduğunu söyledikten ve iki ülke arasındaki mezhep kardeşliğine dikkat çektikten sonra İran’ın Irak’ı bombalamasının kuzeydeki ve güneydeki ülkelere, hatta İsrail’e aynı şekilde Irak’a saldırı düzenleme fırsatı verdiğini söylüyor.

Kaani’ye “Ne olur, Irak’ı gelişigüzel bombalayıp bizi zor durumda bırakmayın” diye adeta yalvarıyor.

Mektupta Mukteda Es-Sadr’ın daha önce Türkiye’ye karşı kullandığı tehdit dilinin binde biri dahi görülmüyor.

DİRİLİŞ POSTASI

Yorumlar2

  • Vurucu 1 yıl önce Şikayet Et
    Allah ın izniyle Reis öyle bir dış politika geliştiriyor ki, abd ab haçlı siyon terör devletleri tüm kefere gruplar ve maşaları kuyruklarını başlarına alıp defolup defolup gidecekler bu coğrafyadan, geride ki atıkları işbirlikçileri düşünsün, La galibe illallah el hükmü lillah....
    Cevapla
  • İbrahim Alkılıç 1 yıl önce Şikayet Et
    Yazar kardeşim meşhur bir söz var; it itin kuyruğuna basmaz diye. Mukteda Es-Sadr’ın Türkiye'ye karşı kullandığı zehirli dil ve iranliya yazdığı mektubundan bu manayı çıkardım.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat