Suriyelileri Beşşar’a teslim mi edeceğiz?

  • GİRİŞ02.01.2023 10:53
  • GÜNCELLEME02.01.2023 10:56

Stalin zulmünden kaçan bir grup Azerbaycanlı aydın, Aras Nehri üzerindeki Boraltan Köprüsü’nü geçerek Türkiye’ye sığınmış ve Moskova, Ankara’dan söz konusu grubun derhal teslim edilmesini istemişti.

CHP zihniyetine dikkat çekmek için bir konuşmasında olayı anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle, “Azeriler öz gardaşlarının yurduna gelip öz gardaşlarıyla kucaklaşmıştı”.

Olayın gerçekleştiği 1945’te İsmet İnönü başkanlığındaki CHP hükümeti ülkeyi yönetiyordu.

Sınır karakolundaki komutana Ankara’dan Azerbaycanlıların Ruslara teslim edilmesi talimatı gönderildi.

Komutan önceleri emrin doğruluğuna inanamamıştı fakat emir kesin ve netti.

Azerbaycanlı kardeşlerimiz Rusya’ya teslim edileceklerini öğrenince askerlerimize sarılıp ağladılar.

Öldürüleceklerini biliyorlardı.

“Rusların elinde ölmektense sizin elinizde ölmeyi tercih ederiz. Ne olur, bizi siz öldürün” dediler.

146 Azerbaycan Türkü o gün Rusya’ya teslim edildi ve Aras’ın diğer yakasında hemen oracıkta kurşuna dizildiler.

O acı olaydan geriye bir ağıt ve asla silinmeyecek bir kara leke kaldı.

Bugünlerde Arap sokağında en çok gündeme gelen sorulardan biri de şu:

Türkiye, Suriyeli mültecileri Beşşar el-Esed’e teslim edecek mi?

Bu soruya cevabım kısa ve net.

Erdoğan olduğu sürece -Allah’ın izniyle- böyle bir şey asla olmayacak.

Cumhurbaşkanı Türkiye’nin alnına “mültecileri ölüme gönderme” lekesinin sürülmesine kesinlikle izin vermez.

Fakat sanki böyle bir şey olacakmış gibi bir hava yayılıyor.

Bunun sebebi de iki kesim.

İktidara yakın bazı kalemler, Türkiye-Rusya- Suriye görüşmesini savunma adına Beşşar el-Esed ve Suriye rejimi güzellemeleri yapar oldu.

Türkiye’yi “güvenilmez müttefik” olarak göstermek isteyenler de fırsatı ganimet bildi.

Birileri çoktan Suriye rejimiyle barışıp “Şam’daki Emevi Camii’nde namaz kılma” hayalleri kurmaya başlamış.

Beşşar el-Esed’e güvenilmeyeceğine dikkat çekenleri “Suriye rejimiyle normalleşmeye sadece ABD ve PKK karşı” diyerek itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.

Öyle heyecanlılar ki kendileri gibi düşünmeyenleri yakında “hain” bile ilan edebilirler.

Diğer kesim de Karabağ Savaşı’nda, Libya’da müttefiklerini yalnız bırakmayan Türkiye’nin imajını zedelemek için asılsız haberlerle Erdoğan’ın Suriyeli mültecileri Beşşar el-Esed’e teslim edeceği söylentilerini besliyor.

Örneğin, Moskova’daki görüşmede Türkiye’nin Suriye’deki askerlerini çekmeyi kabul ettiği yalanını yayıyorlar.

Oysa o görüşmede böyle bir şey konuşulmuş dahi değil.

Mevcut koşullarda Türkiye’yle ön koşulsuz görüşmek istemeyen Suriye rejimi, üçlü görüşmeye Rusya’nın baskısı sonucu ön koşullarından vazgeçerek katıldı.

Sağda solda söylenenlere değil sahadaki gerçeklere ve neticeye bakmak gerek.

Türkiye’de bir kesimin Arap kelimesini duyunca tüylerinin diken diken olduğunu ve “Azerbaycanlı 146 aydınla Suriyeli mültecileri bir mi tutuyorsunuz?” diyeceğini, ölüme gidecek de olsalar Suriyelilerin zorla ülkelerine gönderilmelerini istediğini biliyoruz.

Fakat Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın da söylediği gibi, “Bizim Türkiye’de ve Suriye’de yaşayan Suriyeli kardeşlerimizin aleyhine bir şey yapmamız hiçbir şekilde söz konusu değildir. Bunu herkes bu şekilde bilmeli ve ona göre davranmalıdır.”

İsmail Yaşa / Diriliş Postası

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat