Fidan'dan önemli soru

  • GİRİŞ07.02.2024 08:50
  • GÜNCELLEME07.02.2024 08:50

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan önceki akşam A Haber’de Murat Akgün’ün sorularını cevapladı.

Gündemin en sıcak konularından biri olduğu için doğal olarak soruların bir kısmı İsrail’in Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği saldırılar ve ateşkes çabalarıyla ilgiliydi.

Ankara, savaşın başından bu yana Gazze Şeridi’nde yeni bir savaş daha yaşanmaması için ateşkesle yetinilmemesi ve “iki devletli çözüm” temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulması gerektiğini savunuyor.

Türkiye’nin önerisi; Batı Şeria’nın bir bölümüne sıkışmış, Yahudi yerleşkeleri ve İsrail ordusunun kontrol noktalarıyla kantonlara bölünmüş, egemenliği olmayan bir devlet değil.

Bilakis 1967 sınırlarında kurulacak, tam egemenliğe ve toprak bütünlüğüne sahip, yönetimi Filistin halkının ortak iradesiyle belirlenecek bir devlet.

Filistin halkına huzur ve güven içinde yaşayabileceği bir devlet vadeden bu önerinin bir artısı da uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına uygun olması.

Diğer bir ifadeyle Filistin davasını destekleyen ülkeler tarafından rahatlıkla savunulabilir.

Söz konusu önerinin zayıf yönü ise hem İsrail hem de Filistinli direniş grupları tarafından reddediliyor olması.

İsrail’in 1967 sınırlarında kurulacak bir Filistin devletini kabul etmesi, Mescid-i Aksa’nın bulunduğu Doğu Kudüs’ten, “Yahuda ve Samarra” olarak adlandırdığı Batı Şeria’dan vazgeçmesi demek.

Filistinli direniş grupları da tarihî Filistin topraklarının büyük bir bölümü üzerinde İsrail işgalini meşru kabul etmek anlamına geleceği için iki devletli çözüme -haklı olarak- karşı çıkıyor.

Fakat Ramallah’taki yönetim ve Filistinlilerin bir bölümü İsrail’i tanımışken; Hamaney bile “Yahudileri denize dökeceğiz demedik, İran böyle bir düşünceye sahip değil” derken İsrail’in varlığını reddeden bu görüşün mevcut koşullarda İsrail’le diplomatik ilişkileri olmayan devletler tarafından dahi dile getirilip savunulması neredeyse imkânsız.

Netanyahu’nun politikaları, Filistinlilerin bölünmüşlüğü, dünya kamuoyunun ve bölge ülkelerinin kanıksamasından dolayı iki devletli çözüm planının uzun süre rafa kalktığını belirten Fidan’a göre, söz konusu planın bir gerçeklik olarak yeniden gündeme gelmesi başlı başına bir kazanım.

Fidan, konu ele alınırken “İsrail’in güvenliği” gibi bazı kalıp ifadelerin artık değişmesi gerektiğini vurguluyor ve İsrail’in güvenliği kadar Filistinlilerin güvenliğinin de önemli olduğunun altını çiziyor.

Sürekli Hamas’ın İsrail’i tanıyıp tanımayacağının sorulduğunu ancak bu sorunun “İsrail onları tanıyacak mı, tanımayacak mı?” şeklinde de sorulması gerektiğini ifade ediyor.

İsrail’in güvenlik peşinde değil, daha fazla toprak gasbetme peşinde olduğuna dikkati çekiyor.

Fidan’ın işaret ettiği soru ve iki devletli çözüm, İsrail’in işgalci ve yayılmacı politikalarını uluslararası toplum nezdinde deşifre etmek için önemli.

Ancak İsrail’in iki devletli çözümü kabul edecekmiş gibi görünüp Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki işgali kökleştirmek için Filistinlileri ve dünya kamuoyunu oyaladığı da bir başka gerçeklik olarak önümüzde duruyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) İsrail’i tanımasından sonra yıllarca yürütülen barışçıl çözüm müzakerelerinden Filistin lehine çıkan olumlu hiçbir sonuç yok.

İsmail Yaşa / Diriliş Postası

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat