Hedefe doğru büyük bir adım
- GİRİŞ14.05.2025 08:39
- GÜNCELLEME14.05.2025 08:39
Bölücü terör örgütü PKK, nihayet beklenen açıklamayı yaptı ve örgütün feshedildiğini, PKK adıyla yürütülen tüm çalışmalara son verildiğini duyurdu.
Önceki gün açıklanan karar, kim ne derse desin, hem Türkiye için hem de bölge için tarihî bir adım.
Çünkü terör örgütü, Suriye ve Irak başta olmak üzere birçok ülkede faaliyet gösteriyor.
Oldukça kritik bir eşik aşılmış olsa da henüz her şey bitmiş değil.
Önümüzdeki süreçte alınan kararın sahada ne ölçüde uygulandığına bakılacak.
Herkesin bildiği gibi, PKK bir yandan terör eylemleri gerçekleştirirken diğer yandan çeşitli isimler altında politik faaliyetler yürütüyordu.
Yasal zeminde siyaset yapanların sırtlarını silahlı terör örgütüne dayamaları ve oradan güç alarak halk iradesi üzerinde vesayet kurmaya çalışmaları kabul edilemezdi.
Silahların teslimi gerçekleşirse bu sorun ortadan kalkmış olacak ve siyaset de rahatlayacak.
Bu durum örgütün Suriye’deki varlığı için de geçerli.
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) çatısı altında faaliyet gösteren ve hâlihazırda Suriye’nin üçte birini işgal eden PKK/YPG, silah bırakıp kontrolü altındaki bölgeleri Şam yönetimine teslim etmek zorunda.
Aksi takdirde örgütün son kongresinde aldığı fesih kararına aykırı davranılmış olacak ve SDG işgaline son vermek için askerî harekâttan başka seçenek kalmayacak.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan sürecin sonunda bölücü terör örgütünün aldığı fesih ve silah bırakma kararı, Şam’ı hem rahatlattı hem de Ahmed eş-Şara liderliğindeki yönetime büyük bir sorumluluk yükledi.
MİT başta olmak üzere ilgili kurumlar tarafından yakından takip edilecek silah bırakma sürecinin en önemli ayağı hiç şüphesiz Suriye olacak.
PKK’nın kendini feshetme ve silah bırakma kararından sonra SDG’nin Fırat’ın doğusundaki işgali devam ederse Şam’ın artık daha fazla beklemeden operasyon için harekete geçmesi gerek.
Kandil’in önceki gün kamuoyuna duyurduğu karar, örgütün yenilgisinin ve Türkiye’nin terörle mücadelede kazandığı zaferin ilanı.
Bu noktaya gelirken birçok gelişme yaşandığı; ordunun, güvenlik ve istihbarat kurumlarının FETÖ’den arındırıldığı, ülke içinde ve sınır ötesinde yerli ve millî silahlarla gerçekleştirilen operasyonların örgüte büyük darbe vurduğu unutulmamalı.
Terörle mücadelede can veren kahraman şehitlerimizin ruhu şad olsun.
“Terörsüz Türkiye” hedefine doğru büyük bir adım daha atılırken sürecin baş mimarları Erdoğan ve Bahçeli’ye de teşekkür etmek gerekiyor.
Ancak terörün bölgesel ve küresel güçler arası mücadelelerde silah olarak kullanıldığı ve Türkiye gibi stratejik konuma sahip bir ülkenin terör girişimlerine karşı daima teyakkuz hâlinde olması gerektiği unutulmamalı.
Dünyada dengelerin değiştiği ve rekabetin kızıştığı bir ortamda terör belasını topraklarımızdan uzak tutmak için “tehlikeyi yerinde yok et” stratejisinden vazgeçilmemeli.
Terörle mücadele sadece silahla yapılmıyor.
Farklı isimler altında hortlayabilecek terör tehdidiyle yeniden karşı karşıya kalmamak için istihbarat başta olmak üzere her alanda mücadele sürdürülmeli.
Her şeyden önce de “Terörsüz Türkiye” hedefine doğru atılan bu önemli adımdan rahatsız olan ve halkı kışkırtarak süreci baltalamak isteyen provokatörlere fırsat verilmemeli.
Diriliş Postası
Yorumlar1