Savaşı kim kazanacak?
- GİRİŞ18.06.2025 08:31
- GÜNCELLEME18.06.2025 08:31
İran’ın balistik füze saldırıları İsrail’de bugüne kadar görülmemiş boyutta yıkıma yol açıyor ve işgalcileri sığınaklara koşmaya mecbur bırakıyor.
İran kendini korumak için İsrail’e ilk kez bu boyutta saldırı düzenliyor.
Bu saldırılar Aksa Tufanı Operasyonu başında Filistin direnişine destek için düzenlenseydi İsrail ordusu Gazze Şeridi’ni bu kadar yakıp yıkamazdı ve her şey çok farklı olurdu.
O dönemde Hizbullah da henüz İsrail’den ağır bir şekilde darbe yememişti ve Lübnan cephesinden savaşa katılabilirdi.
Doğrusunu söylemek gerekirse Filistin direnişinin böyle bir beklentisi vardı.
Çünkü İran öncülüğündeki “Direniş Ekseni” tarafından yıllardır dile getirilen “sahaların birliği” ilkesi bunu gerektiriyordu.
Ama beklenen olmadı.
Filistin direnişinin başının çaresine bakacağını ve zafer kazanacağını söyleyen İran, Gazze Şeridi’ndeki savaşa hiç müdahalede bulunmazken Hizbullah’ın desteği oldukça sınırlı kaldı.
Batı Şeria, Kudüs ve 1948’de işgal edilen topraklarda yaşayan Filistinlilerden beklenen “intifada” da gerçekleş/e/medi.
Filistin direnişinin elindeki “İsrailli esirler” kartı Netanyahu’yu ve fanatik isimlerden oluşan hükümetini dizginlemeye yetmedi.
İsrailli askerlerin canı tatlı ve Filistin direnişi işgal ordusuna çok ciddi kayıplar verdirdi.
Fakat İsrail her seferinde sivil halkı hedef alıp korkunç katliamlar işleyerek intikam alma yoluna gitti.
Şimdi İsrail ve İran arasındaki savaşla ilgili de benzer yorumlar yapılıyor ve temenniler dile getiriliyor.
İsrail toplumunun İran’ın füze saldırıları karşısında uzun süre dayanamayacağı ve günlerce sığınakta yaşayamayacağı ifade ediliyor.
Bu beklentinin ne kadar gerçekçi olduğunu zaman gösterecek.
İran füzeleri işgal altındaki Filistin topraklarının çeşitli bölgelerine düştükçe ve yıkıma yol açtıkça İsrail de İran’ın sivil yerleşim bölgelerini hedef almaya başladı.
Önceki gün canlı yayın sırasında İran devlet televizyonu binasını vurdu.
İsrail’in bu tür saldırılarını engelleme imkânı olmayan İran’ın önünde daha çok füze atmaktan başka seçenek yok.
Füze saldırılarının yoğunlaşması ise muhtemelen İsrail’i iyice azgınlaştırarak İran’ı ağır bir şekilde bombalamasına ve sivil halkı hedef almasına yol açacak.
Saldırıların karşılıklı olarak şiddetlenmesi İran’a bağlı proxy örgütler ve ABD gibi başka aktörleri de savaşın içine çekebilir.
Destek açıklamalarına rağmen Pakistan’ın ve Afganistan’ın İran lehine savaşa dahil olma ihtimali yok denecek kadar az.
Tahran’ın Suudi Arabistan’dan, Katar’dan ve Umman’dan ABD Başkanı Donald Trump’ı ateşkes için İsrail’e baskı yapmaya ikna etmelerini istediği belirtiliyor.
Trump ise İran’ın İsrail karşısında savaşı kazanamayacağını ve bir an önce müzakere masasına dönmesi gerektiğini söylüyor.
İran’ın elinde Tahran’a bağlı proxy örgütleri devreye sokma, Orta Doğu’daki ABD üslerini hedef alma, savaşı bölgeye yayma ve Hürmüz Boğazı’nı kapatma gibi kartlar var.
Tüm bu kartları kullanmanın mutlaka İran’a da bir bedeli olur.
Kısacası, savaşın sonucunu tarafların yaptıkları hesapların ne kadar tutarlı olduğu ve aldıkları darbelere rağmen ayakta kalıp kalamayacakları belirleyecek.
İran ve İsrail dışında başka aktörler savaşa girerse, onların denklemi değiştirme gücü de sonuca doğrudan etki edecek.
Diriliş Postası
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol