Üniversiteyi köye getirdik, umudu toprağa ektik!

  • GİRİŞ01.05.2025 08:57
  • GÜNCELLEME01.05.2025 08:58

Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’ni incelediğimizde sadece yerelde Burdur’a değil, ülkemize de çok büyük değerler kattığını görmek bizi oldukça mutlu etti. “Köy Üniversitesi” projesi oldukça ilgimizi çekti ve sadece bugünün değil, yarınların da ana gündem maddesi olan “toprağı, çiftçiyi, köylüyü” merkeze alan hem keyifli hem de öğretici bir söyleşi için Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Hüseyin Dalgar ile buluştuk.

Projenin ismi oldukça çarpıcı: “Köy Üniversitesi”… Bu kavramla ne anlatmak istiyorsunuz?

Aslında bu ifade yalnızca dikkat çekici değil; aynı zamanda niyetimizi de çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Bugün üniversite ve akademisyenlere dair toplumda yerleşmiş bir algı var: Halktan uzak, teoride kalan, gündelik yaşamla bağ kurmayan bir yapı... "Köy Üniversitesi" tam da bu algıyı dönüştürmeyi amaçlayan bir yaklaşım. Fil dişi kulelerde değil, köy evlerinde; masa başında değil, köy meydanlarında da olmak gerektiğine inanıyoruz. Toplumumuzun bize, bizim onlara ihtiyacımız var.

Bu projenin en önemli paydaşlarından biri de öğrencilerimiz. Bu toprakların çocuklarının, yine bu topraklara hizmet etme sorumluluğunu hissederek yetişmesi temel amacımız. Biz şehirle bütünleşmiş bir üniversiteyiz; ama bununla yetinmiyoruz. Kırsalla daha fazla temas kurmak, oralara dokunmak ve kırsal kalkınmaya katkı sunmak istiyoruz. Hatta bu noktada iyi bir model olmayı hedefliyoruz.

Köy Üniversitesi; köyün ihtiyaçlarını bilen, bu ihtiyaçlara bilimsel, pratik ve insani çözümler sunabilen; köyde yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen sürdürülebilir bir kalkınma projesidir. Çoğu zaman köy denince yalnızca tarım ve hayvancılık akla gelir. Oysa biz bunun ötesini düşünüyoruz: Kültürel, sosyal, çevresel, hatta tinsel ve yaşamsal boyutları olan bütüncül bir yaklaşımı benimsiyoruz. Köy Üniversitesi işte bu anlayışla yola çıkan, kırsalı sadece üretim alanı değil, aynı zamanda yaşam alanı olarak gören bir vizyondur. Bu yüzden “Üniversiteyi Köye Getirdik. Toprağa Bilgi, Geleceğimize Umut Ektik!”

Proje ekonomik, sosyal, kültürel, çevresel ve tinsel kalkınma gibi birçok boyutu içeriyor. Bu çok boyutlu yaklaşımı neden benimsediniz? Sadece bir eğitim projesi değil gibi…

Köy Üniversitesi, aslında bir kırsal kalkınma projesi. Kırsal kalkınma projelerinde; tarımsal destek ve modernizasyon, hayvancılığın ıslahı, kırsal turizm, dezavantajlı grupların güçlendirilmesi, altyapı geliştirme, doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir hale getirilmesi, kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması gibi birçok konu yer alır. Biz de bu doğrultuda, halkın ihtiyaçlarının belirlenmesi, bu ihtiyaçların nasıl karşılanacağına halkla birlikte karar verilmesi, eğitim, danışmanlık ve mentorluk gibi yöntemlerle iyi uygulamaların geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması yoluyla yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyoruz. Elbette altyapı ve üstyapı projeleri ile çeşitli kurumların hibeleri de ekonomik kalkınma açısından önemli; ancak bizim Köy Üniversitesi Projesi kapsamında esas odaklandığımız konu, eğitim, danışmanlık, mentorluk ve iyi uygulamaları geliştirme çabalarıdır. Bu nedenle sadece bir eğitim projesi dememek gerekir.

Eğitimlerde çiftçi ve köylü profilinin ihtiyaçlarına özel ne gibi yöntemler kullanılıyor?

Bizim için hayvancılık temel önceliklerden biri. 1000’den fazla büyükbaş hayvana sahip ve nüfusunun %20’sinden fazlası çocuk olan köylere “çocuk köy”; nüfusunun %20’sinden fazlası genç olanlara “genç köy”; %30’dan fazlası yaşlı olanlara ise “yaşlı köy” dedik. Eğitim programlarımızı da bu doğrultuda planladık. Çocuk üniversitemiz çocuk köylere, gerontoloji hocalarımız ise yaşlı köylere gidiyor. Köy Üniversitesi kapsamında farklı başlıklarda eğitim programları tasarlandı ve bu başlıklar altında uygulamalar sürdürülüyor. Bir yandan da durum analizi ve ihtiyaç tespiti çalışmaları yürütüyoruz. Katılımcı eylem araştırması yöntemiyle, köy halkından gelen ihtiyaçların nasıl karşılanabileceğini birlikte belirleyeceğiz. Elbette bazı eğitimleri her köyde gerçekleştirmemiz gerekiyor. Örneğin hayvancılık ve tarımla ilgili eğitimler, ya da kırsal alanlarda afetlere hazırlık – ki bu konu ülkemizde oldukça ihmal edilmiştir. Ancak her köyün ihtiyaçlarına göre özel eğitim planları da yapılacak ve bu ihtiyaçları köy halkı kendisi belirleyecek.

Köy Üniversitesi projesinde MAKÜ öğrencileri de aktif rol alıyor. Bu katılım, sadece gönüllülük temelli mi, yoksa bilinçli bir amaç ve üniversitenizin eğitim politikası doğrultusunda mı kurgulandı?

Gönüllülük kavramı çoğu zaman tek yönlü bir çalışma gibi anlaşılır. Evet, “gönül” kelimesi çok anlamlıdır; ancak gönüllülüğün de belirli motivasyonları vardır. Genç gönüllülüğünde temel motivasyon, öğrencilerin kendilerini geliştirebilmesidir. Biz de “Genç Gönüllüler Köyde” programıyla öğrencilerimizin gönüllü çalışmalarını, mikro yeterlilikler kazanmalarını ve sahada deneyim elde etmelerini sağlıyoruz. İlahiyat, sosyal hizmet, sağlık ve mühendislik gibi farklı bölümlerden öğrencilerin köyde deneyim kazanarak, köyden öğrenerek ve bu toprakları tanıyarak mezun olmalarını istiyoruz. Öğrenci topluluklarını da bu sürecin bir parçası haline getirdik; tiyatro gösterimlerinden film etkinliklerine, köy okullarındaki öğrencilerin eğlenceli bilimle buluşmasına kadar üniversite sosyal yaşamında yapılan tüm etkinliklerin köylere taşınmasını hedefliyoruz.

Köy Üniversitesi modelini diğer bölgelere yaygınlaştırmayı planlıyor musunuz? Bu konuda başka üniversitelerle iş birliği söz konusu mu?

81 ilde üniversite kurulmasının temel amacı sadece eğitime erişimi artırmak değil, aynı zamanda illerin kalkınmasına katkıda bulunmaktır. Bu kalkınma her üniversite tarafından farklı biçimlerde şekillendirilebilir. Şu an için başka üniversitelerle aktif bir iş birliği söz konusu değil; ancak Köy Üniversitesi modelinin çıktıları daha görünür hale geldikçe, diğer üniversitelerle iş birliklerinin kurulabileceğine inanıyoruz. Her üniversitenin bir “Köy Üniversitesi” vizyonu geliştirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Öte yandan, şu an özel sektörün ve çeşitli kurumların projeye katkı sağlama yönünde bir motivasyonu olduğunu da söyleyebiliriz.

Uzun vadede bu projenin nasıl bir toplumsal etki yaratmasını hedefliyorsunuz?

Üniversitede torunu okuyan bir ninenin aynı üniversitenin öğrencisi olduğu bir gelecek hayal ediyoruz. Kırsalda yaşayanların üniversiteden daha çok faydalanabilmesini istiyoruz. Bu anlamda, kırsaldaki yaşam kalitesini artırırken, üniversitenin köyde yaşayan herkese ulaşabilmesini ve gerçek anlamda kapsayıcı bir yapıya kavuşmasını hedefliyoruz.

Değerli fikirleriniz ve bu keyifli söyleşi için şahsım ve haber7.com okuyucuları adına çok teşekkür ediyorum kıymetli Hocam.

Günün sözü ile kıymetli okuyucularıma veda etmek isterim:
“Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi
Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi
Kazma ile döğme döğmeyince kıt verdi
Benim sadık yârim kara topraktır”
(Âşık Veysel)

İsmail Yolcu / Haber7
Ankara Bilim Üniversitesi
Eğitim ve Kariyer Uzmanı
Eğitimci, İletişimci ve Yazar

ismail.yolcu@ankarabilim.edu.tr

 

 

Yorumlar2

  • BASLARDA 39 dakika önce Şikayet Et
    Gönüllü sanatçılar bilim insanları, siyasetçiler, araştırma ve gelistirmeciler, yeni yöntem icat edenler, gönüllü eğitimlere katılmalı,,ama öncelikle finansal devamlılık sağlanmalı,siyasi guruplasmalar engellenmeli, mevsimlik periyotlarla olumlu ve olumsuz konular Halk önünde masaya yatırılması, interaktif görüş ve yorumlara önem verilmeli, enstitü kurmayı çok düşündük olmadı kutlar
    Cevapla
  • ONEMLİ 43 dakika önce Şikayet Et
    Köyün kalkinmasina kafa yoran biri olarak Girişimcileri kutluyorum. Hem köylü sisteme ekonomik katkıda bulunmalı hem sistem köylüye, İyi cins, , hayvan, bitki, ağaç meyve, arı, ,yen, ekinle araştırılıp köyde denenmeli, herkesin kazanacağı kazandıkça keyiflenecegi, yöntemler geliştirilmeli,,yemek,.misafir ve sosyal etkinlikler çeşitlendirilmesi,,cokulu festivaller düzenlenmeli
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat