Eğitimde ziller kimin için çalıyor?

  • GİRİŞ21.08.2025 09:34
  • GÜNCELLEME21.08.2025 09:34

Yeni eğitim-öğretim yılı 8 Eylül’de başlayacak

2025-2026 Eğitim ve Öğretim Yılı 8 Eylül 2025 Pazartesi günü başlayacak. 
T.C. Millî Eğitim Bakanlığı kendisine bağlı tüm okul ve kurumlarda eğitim ve öğretimdeki temel hedeflerin gerçekleşmesi için eğitim yöneticilerinin, öğretmenlerin, öğrencilerin, kurum çalışanların ve velilerin ortak duygu ve düşünce ile 2025-2026 Eğitim ve Öğretim Yılı’na hazırlanmasının altını çizerek oldukça detaylı bir genelge yayınladı.

Yeni genelge bütüncül anlamda gerçekten her öğrenciye dokunuyor

Aslında altını çizdiğim yer tam anlamıyla zaten genelgenin amacını ortaya koyuyor: ORTAK DUYGU ve DÜŞÜNCE…

T.C. Millî Eğitim Bakanlığı’nın 18 Ağustos 2025 tarihinde “2025-2026 Eğitim ve Öğretim Yılına İlişkin İş ve İşlemler” konu başlığı ile yayınladığı GENELGE, bakanlığımızın aslında bir nevi 2025-2026 yılında izleyeceği yol haritasına bizlere açıkça anlatıyor.

Şöyle ki; genelgenin birinci maddesinde “Aile Yılı”na atıfta bulunuluyor. İkinci maddesinde Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Erdem-Değer-Eylem Çerçevsi’nde ifade edilen “DUYARLILIK” değeri kapsamında “çevreye ve canlılara değer vermek” eyleminin yansıması olarak doğa sevgisinin oluşması, yeşil vatanımızın korunması, orman yangınlarına karşı farkındalık oluşturulması, fidan dikilmesi, orman temizliği gibi çalışmaların öğretim yılı boyunca yürütülmesine önem verilmesi, eğitim ve öğretim yılının ilk haftasında farkındalık eğitimi ve etkinliklerin planlanarak ilk dersin ORMAN YANGINLARINA KARŞI YEŞİL VATANI KORUMAK temasıyla yapılması şeklinde başlayan iki muhteşem madde ile hem AİLE YILI’na hem de ORMAN YANGINLARI’na karşı farkındalığın oluşturulması ile öğrenci, öğretmen ve veli üzerinde bu iki önemli kavramın zihinlere ve yüreklere adeta ekilmesi şeklinde tasarlanmış.

Gelelim genelgenin on beşinci maddesine… 

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında öğrencilerde sorumluluk bilincini artırmak amacıyla uygun olan okullarda zilsiz okul uygulamasına geçilmesi, zil kullanımının zaruri olduğu hâllerde çevreyi rahatsız etmeyecek şekilde zil sesi seviyesinin makul düzeye indirilmesi, okul zillerinin Bakanlıkça belirlenen zil seslerinden seçilmesi… şeklinde karşımıza çıkıyor bu madde.

Peki on beşinci madde aslında ne demek istiyor?

Yani eğitim illa zil çalıp öğrenciler sınıfa girince değil, zil çalıp ders bitince, sınıflardan koridorlara, bahçeye çıkıldığı zaman da başlar deniliyor… Öyle ya çocuklar ders başladığında çalan zille koşarak sınıfa girmezler bizim ülkemizde ama teneffüs zillerinde ya da okulun son ziliyle birlikte herkes önce sınıf kapılarına sonra da okul kapısından, bahçe kapısına adeta koşar adım birbirleriyle yarışarak terk ederler okullarını…
Evet buraya kadar her şey gözümüzde canlandı ve aynen bu şekilde cereyan ediyor öğrencilerin hal ve hareketleri…

Ziller kimin için çalıyor?

Bugünün öğrencileri ileride çalışan olduklarında, yönetici olduklarında işyerlerine girerken zil sesi çalmayacak; ileride anne ya da baba olduklarında evde ekmek bittiğinde zil sesi çalmayacak; çocuk sahibi olduklarında çocuklarına bez almak için, onlara kıyafet almak için, büyüyüp okula başlayacakları zaman zil sesi çalmayacak kısacası ziller herkes için çalacak! Ama en çok da işini doğru yapmayan, sorumluluk sahibi olmayan, duyarlı olmayanlar için çalacak!

Ayrıca bu cennet vatanda çıkan orman yangınlarına karşı duyarsız olanlar için, ülkemizdeki depremlerde yıkılan binaların altından yükselen çığlıklara karşı duyarsız olanlar için, yüzlerce kilometre ötede Gazze’de zalimce atılan bombaların koparttığı kollar ve bacaklara duyarsız kalanlar için, anasız-babasız bir yetimin saçını okşayıp bir bayram günü hatırını sormayanlar için, aynı çatı altında bir aileye sahip olmanın kıymetini bilmeyenler için çalıyor bu zil sesleri!

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde yok yok!

Aslında TYMM ders zili örneğinden de görüleceği üzere tam bir fırsatlar modeli… Sayın Millî Eğitim Bakanımız Prof.Dr.Yusuf Tekin’in daveti ile katıldığım TYMM ön bilgilendirme toplantısında söz sırası bana geldiğinde aslında meseleyi o an anlamış, bu kadar geniş kapsamlı bir modelin öyle 5 – 10 toplantı ile anlatılamayacağını öne sürerek; Sayın Bakanım böylesine büyük bir köklü değişiklik içeren bir eğitim modelinin toplantılarla anlatılamayacağını eğitim şûrası ile anlatılıp ilan edilmesi gerektiğini söylediğimde bir çok katılımcının bana bakışlarını dün gibi hatırlıyorum. Eminim ki zaman içerisinde o arkadaşlar ne demek istediğimi daha iyi anlamışlardır.

Zira doğru algılanan ve uygulanan bu model okul zillerinden, orman yangınlarına her alanda her şeyi sınıf içerisinde değil tam aksine okul koridorlarından, okul bahçelerine, sokaklardan piknik alanlarına kadar her yerde eğitimde fırsatlar sunuyor.

Hal böyle olunca okul zilleri örneğinde de görüldüğü üzere Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli öğrencilerde sorumluluk duygusunu sadece sınıf içinde derslerde değil; teneffüslerde, okul çıkış saatlerinden sonraya da öğrencinin zihnine, yüreğine emanet ediyor.
Aslında böylesine büyük bir eğitim modelinin başarıya ulaşmasının sırrı bu modeli uygulayacak olan maharetli eğitimcilerde, eğitim yöneticilerinin zihinlerinde ve yüreklerinde gizli…

Çünkü yayınlanan son yönetmelik de bizlere gösteriyor ki; Millî Eğitim Bakanlığı eğitim çatısı altında sadece öğrencileri değil, eğitim yöneticilerinden, öğretmenlere, kurum çalışanlarından velilere kadar herkesi bu çatı altında toplayan bir anlayışa sahip.
O halde ziller hepimiz için çalıyor!

Günün Sözü:

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli öğrencilerde sorumluluk duygusunu sadece sınıf içinde derslerde değil; teneffüslerde, okul çıkış saatlerinden sonraya da öğrencinin zihnine, yüreğine emanet ediyor.” (İsmail Yolcu)

İsmail Yolcu / Haber7
Ankara Bilim Üniversitesi
Eğitim ve Kariyer Uzmanı
Eğitimci, İletişimci ve Yazar

ismail.yolcu@ankarabilim.edu.tr

Yorumlar4

  • Baş Öğretmen 4 saat önce Şikayet Et
    Biz öğretmenler tıpkı yazıda belirtildiği gibi yeni döneme hazırız. İnşallah öğrenci ve veliler de hazırlardır.
    Cevapla
  • Tespit 6 saat önce Şikayet Et
    Bu uygulamayı bizim okulda denemiştik. Bu uygulamaya her ne kadar iyi niyetle başlansa da birçok konuda uygulanabilir olmadığı görüldü. En basit örnekle, derse zamanında gelemeyen öğrencilerin varlığı, hem o öğrenciye hem de sınıf ders akışıına olumsuz etkisi olmaktadır.. Bu sisteme geçilmeden önce, bu sistemi bireysel olarak uygulamış olan okullardan görüş alınmalıydı.
    Cevapla
  • Bülent duman 6 saat önce Şikayet Et
    allah razı olsun
    Cevapla
  • M.M.K. 7 saat önce Şikayet Et
    Bu dersleri vermeye önce öğretmenlerden başlamak gerekiyor diye düşünüyorum.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat