Eğitimden üretime uzanan güçlü köprü: Mesleki eğitim
- GİRİŞ23.10.2025 09:14
- GÜNCELLEME24.10.2025 09:42
Ülkemizde belki de en çok konuşulan gençler Meslek Liseleri ve tabi ki Meslek Liseliler…
Meslek liselerimizi ve meslek liseli gençlerimizin yarınlarını konuşmak için T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Sayın Salih Kaygusuz ile buluştuk ve enine boyuna meslekî eğitimi ve meslek liselileri konuştuk.

Sayın Hocamıza haber7.com’a bu önemli konuda zaman ayırdığı için teşekkür ediyorum.
Son yıllarda mesleki ve teknik eğitime yönelik ilginin arttığını görüyoruz. Bu artışın arkasında hangi dinamikler var? Mesleki eğitimde yaşanan bu dönüşümü ve yeni vizyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son yıllarda ülkemizde mesleki ve teknik eğitime yönelik ilgi, dikkat çekici bir artış göstermektedir. Bu artış, yalnızca sayısal bir yükseliş değil; mesleki ve teknik eğitimin yeniden yapılandırılmasıyla nicelikten çok nitelikte yaşanan bir dönüşümün göstergesidir. Amacımız; iş gücü piyasasının ülkemizin kalkınma hedefleri doğrultusunda ihtiyaç duyduğu donanımlı insan gücünü yetiştirmek, gençlerimizi bilgi, beceri ve üretkenlik temelli bir anlayışla geliştirmek ve üretimi merkeze alan eğitim politikalarımızı kararlılıkla sürdürmektir. Bu yaklaşım, mesleki eğitimi Türkiye’nin kalkınma ve üretim vizyonunun merkezine konumlandırmaktadır.
2024 yılında yayımlanan Mesleki ve Teknik Eğitim Politika Belgesi, yalnızca bir rehber değil; Türkiye’nin üretim odaklı eğitim vizyonuna yön veren stratejik bir yol haritası olmuştur. Bu belgeyle birlikte, öğrencilerin sektörle iç içe yetişmesini sağlayan bölge, ihtisas, sektör içi ve sektöre entegre okul modelleri uygulamaya alınmış; mesleki eğitim, üretim ekosisteminin doğrudan bir parçasına dönüşmüştür.
Meslek ortaokulları ve zanaat atölyeleri aracılığıyla çocuklarımız, velilerimizin de sürece aktif biçimde katıldığı bir anlayışla, artık çok daha erken yaşta mesleklerle tanışmakta ve yönelimlerini bilinçli biçimde şekillendirmektedirler.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Ticaret ve Sanayi Odaları, Organize Sanayi Bölgeleri, Teknoparklar ve özel sektörle yürütülen güçlü iş birlikleri, mesleki eğitimin dönüşümünde stratejik bir eksen oluşturmuştur. Bu ortaklıklar sayesinde öğrencilerimiz mezun olmadan sektöre adım atmakta, iş deneyimi kazanmakta; ailelerde ise çocuklarının mesleki gelişimlerine ve geleceklerine dair güven duygusu artmaktadır.
Diğer yandan, dijital ve yeşil dönüşüm perspektifiyle şekillendirilen yeni müfredatlar; havacılık ve uzay teknolojisi, yapay zekâ, endüstriyel kalite kontrol ve siber güvenlik gibi alanlarda gençlerimizi çağın üretim ve inovasyon süreçlerine hazırlamaktadır.
Mesleki eğitim, köklerini Anadolu’nun kadim Ahilik kültüründen alan bir üretim ahlakını da geleceğe taşımaktadır. Bu anlayış, yalnızca meslek becerisi kazandırmakla kalmayıp, çalışmanın, dürüstlüğün, dayanışmanın ve topluma hizmet etmenin değerini genç kuşaklara aktarmaktadır.
Bugün mesleki ve teknik eğitim, bu tarihsel mirası çağın gereklilikleriyle buluşturarak; sadece istihdama açılan bir yol değil, teknolojik gelişmeleri yönetecek, üretecek ve dönüştürecek bir öğrenme zemini hâline gelmiştir.
Sonuç olarak, mesleki eğitime yönelişteki bu ivme; yenilikçi modeller, güçlü sektör ortaklıkları, erken yönlendirme sistemleri ve istihdam odaklı bir vizyonun bir araya gelmesiyle oluşan, kalıcı bir dönüşümün göstergesidir.
Tüm bu gelişmelerin doğal bir sonucu olarak güncel verilere göre ortaöğretim kademesinde öğrenim gören öğrencilerimizin yaklaşık %40’ı mesleki ve teknik eğitim kurumlarında öğrenim görmektedir. Ülke genelinde, bugün itibarıyla 2.414 mesleki ve teknik Anadolu lisesinde 1 milyon 18 bin 318, 434 mesleki eğitim merkezimizde 492.798 ve çok programlı Anadolu lisesinde 107.161 olmak üzere 3.417 okulda 1.618.277 öğrencimiz eğitim almaktadır.
Bu tablo, Türkiye’nin üretim kültürünün yalnızca sanayi tesislerinde değil; artık okulların atölyelerinde, laboratuvarlarında ve sınıflarında da yeniden şekillendiğini göstermektedir. Her atölye bir üretim alanına, her öğrenci ise ülkemizin kalkınma yolculuğunun etkin bir öznesine dönüşmektedir.
Mesleki ve teknik eğitimin tercih edilirliğini önceki yıllarla kıyasladığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?
Son yıllarda mesleki ve teknik eğitimin tercih edilmesinde belirgin bir artış gözlemliyoruz. Özellikle, 2025 yılı Liselere Geçiş Sistemi (LGS) başarı sıralamasında ilk %5’lik dilimde yer alan öğrencilerimizin de mesleki eğitimi tercih etmeye başlaması, bu algı değişiminin en somut göstergesidir. Yerel yerleştirmelerde ise 2023 yılında %39,40 olan oran 2025 yılında %43,91’e yükselmiştir. Bu artış, hem velilerin hem öğrencilerin mesleki eğitimi güçlü bir kariyer alternatifi olarak görmeye başladığını ortaya koymaktadır.
Öğrencilerimize sunduğumuz imkânlar da bu artıştaki en önemli etkenlerden biridir. Mesleki ve teknik ortaöğretimde gençlerimiz, 9. sınıftan itibaren iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı sigorta kapsamında korunmakta; staj ve işletmelerde mesleki ve teknik eğitim süreçlerinde asgari ücretin en az %30’u oranında ücret almaktadır. Mezun olan öğrencilerimiz teknisyenlik ünvanı ile birlikte iş yeri açma belgesi ve uluslararası geçerliliği olan Europass Sertifika Eki almaya hak kazanmaktadır. Ayrıca yükseköğretime geçişte ek puan uygulaması sayesinde öğrencilerimiz, kendi alanlarında lisans ve ön lisans programlarını tercih ettiklerinde önemli bir avantaj elde etmektedirler.
Kısacası, meslek lisesi artık yalnızca bir başlangıç noktası değil; hem akademik hem mesleki başarıya giden bir yoldur. Bugün mesleki eğitim, hem üretimin hem özgüvenin adresi hâline gelmiştir diyebiliriz.
Ülkemizin farklı bölgelerinde mesleki ve teknik eğitime yönelik ilgi nasıl bir seyir izliyor? Bölgesel potansiyeller, mesleki eğitimin gelişiminde nasıl bir rol oynuyor?
Mesleki ve teknik eğitime olan ilgi ülkemizin her bölgesinde artış göstermektedir. Bu ilgi, her bölgenin ekonomik yapısı, üretim potansiyeli ve kültürel özelliklerine göre farklı alanlarda şekillenmektedir. Marmara ve Ege bölgelerinde sanayi, otomotiv ve tarım teknolojileri; Akdeniz kıyılarında turizmle ilişkili konaklama, seyahat ve yiyecek-içecek hizmetleri; İç Anadolu’da tarım, savunma sanayi ve makine imalatı; Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ise enerji, gıda ve hayvancılıkla ilgili alanlar öne çıkmaktadır.
Bu çeşitlilik, Türkiye genelinde üretimle bütünleşmiş, yerel potansiyellerle gelişen dinamik bir mesleki eğitim yapısının oluştuğunu göstermektedir. Her bölgede eğitim süreçleri, üretimle ve istihdamla kurulan bu güçlü bağ sayesinde ülkenin sürdürülebilir gelişimine katkı sunmaktadır.
Gençlerimizin lise ve bölüm (alan) tercihleri daha çok neye göre şekilleniyor?
Gençlerimizin lise ve alan tercihleri, istihdam imkânlarıyla kişisel ilgi ve yeteneklerine göre şekillenmektedir. Öğrencilerimiz mesleki ve teknik eğitimin tüm alanlarına büyük bir ilgi göstermektedir. Bilişim teknolojilerinden elektrik-elektronik alanına, sağlık hizmetlerinden çocuk gelişimi ve eğitimine, yiyecek içecek hizmetlerinden muhasebe ve finansmana, makine ve tasarım teknolojilerinden motorlu araçlar ve moda tasarımına kadar geniş bir yelpazede tercihlerin yoğunlaştığı görülmektedir. Veriler; dijitalleşme, hizmet ve teknik üretim gibi alanlardaki istihdam potansiyelinin gençler tarafından fark edildiğini ve bu farkındalığın mesleki eğitime yönelimi her geçen gün artırdığını ortaya koymaktadır.
Ayrıca Bakanlığımız, öğrencilerimizin ilgi ve yeteneklerine uygun mesleki ve teknik eğitim alanlarına yönelmelerini desteklemek ve erişimi artırmak amacıyla erişim, rehberlik ve yönlendirme çalışmalarını da güçlendirmiştir.
Bu kapsamda yürütülen “Zanaat Atölyeleri” uygulaması, 19 ilde pilot olarak başlatılmış ve bugün 81 ile yaygınlaştırılmıştır. 12 alanda toplam 147 modüler kurs programıyla 7. sınıf ve üzeri düzeydeki öğrencilerimize temel mesleki beceriler kazandırılarak mesleklere dair farkındalık oluşturulmaktadır.
Öte yandan mesleki eğilim ve beceri ölçme bataryası çalışması ile 8. ve 9. sınıf öğrencilerimizin ilgi, yetenek, değer ve kişilik özelliklerinin tanınması sağlanmaktadır.
Öğrencilerimize erken yaşta meslekleri tanıtmak ve temel mesleki becerileri kazandırmak amacıyla “Meslek Ortaokulları” modeli hayata geçirilmiştir. Şu anda 18 ilde 20 okulda uygulanan bu model sayesinde çocuklarımız, ailelerinin de rehberliği ve desteğiyle kendi becerilerinin farkına vararak kariyer hedeflerini bilinçli biçimde şekillendirme fırsatı bulmaktadır. Böylece hem öğrencilerimiz hem ailelerimiz, eğitimin yön verdiği bu yeni sürecin aktif bir parçası hâline gelmektedir.
Öte yandan havacılık ve uzay teknolojisi, yapay zekâ, endüstriyel kalite kontrol, gastronomi ve mutfak sanatları ile siber güvenlik gibi alanlarda geleceğin ihtiyaçlarını gözeten yeni programlar açılmıştır.
Tüm bu çalışmalar bize, gençlerimizin artık mesleki ve teknik eğitimi sadece bir alternatif değil, geleceğe yatırımın güçlü bir yolu olarak gördüğünü ve bu alanın her geçen gün daha fazla değer kazandığını göstermektedir.
Meslek liseli gençlerimizin istihdam edilme oranının artırılmasına yönelik yapılan çalışmalar nelerdir?
Mesleki ve teknik ortaöğretim mezunlarının istihdamını güçlendirmek amacıyla çok yönlü çalışmalar yürütülmektedir. Öncelikle iş dünyasıyla kurulan güçlü iş birlikleri, öğrencilerimizin mezuniyet sonrası doğrudan istihdama geçişini kolaylaştırmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, ticaret ve sanayi odaları, organize sanayi bölgeleri ve özel sektör temsilcileriyle yapılan protokoller sayesinde, öğrenciler eğitim sürecinde sektörle iç içe yetişmekte; mezun olduklarında iş deneyimi ve mesleki yeterlilikle donanmış bireyler olarak iş gücü piyasasına katılmaktadır.
Ayrıca, İŞKUR ile yürütülen protokol kapsamında belirli alanlarda işbaşı eğitim programlarına katılan öğrencilere %30 oranında artırımlı cep harçlığı ödemesi yapılmaktadır. Bu uygulama, gençlerin mesleki eğitim sürecine katılımını teşvik etmekte ve istihdam geçişini hızlandırmaktadır.
Bunun yanında, mesleki eğitim merkezlerinde uygulanan iş yeri temelli eğitim modeli, öğrencilerin haftanın dört gününü işletmelerde, bir gününü okulda geçirerek gerçek üretim ortamında öğrenme deneyimi kazanmalarını sağlamaktadır. Bu model, mezuniyet sonrasında iş bulma süresini önemli ölçüde kısaltmaktadır.
Son olarak, “Bölge Okulu”, “İhtisas Okulu” ve “Sektöre Entegre Okul” gibi yeni okul modelleri, bölgesel üretim potansiyellerine uygun nitelikli insan kaynağı yetiştirmeyi amaçlamakta; gençlerimize mezuniyet öncesinde istihdam garantili bir öğrenme süreci sunmaktadır.
Tüm bu çalışmalar, mesleki ve teknik eğitimin yalnızca bir okul sistemi değil; üretim, istihdam ve kalkınma ekosisteminin merkezinde yer alan sürdürülebilir bir model hâline gelmesini sağlamaktadır.
Mesleki ve teknik ortaöğretim mezunlarının yükseköğretime geçişleri ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Mesleki ve teknik eğitim mezunlarının yükseköğretime geçişi son yıllarda istikrarlı bir artış göstermektedir. Gençlerimiz artık mesleki ve teknik ortaöğretimi yalnızca istihdama geçişin bir yolu olarak değil, aynı zamanda akademik ilerlemenin güçlü bir basamağı olarak görmektedir.
Bu durum, mesleki eğitimin gençlere yalnızca bir meslek kazandırmakla kalmayıp, aynı zamanda akademik hedeflerine ulaşabilecekleri çok yönlü bir gelişim ortamı sunduğunu ortaya koymaktadır. Bugün meslek liseleri, hem üretim hayatına hem de üniversiteye uzanan dinamik bir eğitim köprüsü hâline gelmiştir.
Yükseköğretime geçişte mesleki ve teknik ortaöğretim mezunlarına çeşitli kolaylıklar sağlanmaktadır. Meslek yüksekokullarındaki ön lisans programlarına geçişte, alanın devamı niteliğindeki bölümler için ek puan uygulaması bulunmaktadır. Böylece mezunlarımız, kendi alanlarıyla uyumlu programlarda diğer adaylara göre daha güçlü bir konum elde etmektedir.
Ayrıca teknoloji fakültelerinde yer alan MTOK (Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumları) kontenjanları sayesinde, öğrencilerimiz elektrik-elektronik, mekatronik, endüstriyel tasarım mühendisliği gibi lisans programlarına doğrudan yerleşme fırsatı bulmaktadır.
Bu sistem, gençlerimize hem istihdam hem de akademik ilerleme açısından çift yönlü bir imkân sunarak, sahip oldukları becerileri eğitimle pekiştirme ve kariyerlerini ileriye taşıma olanağı sağlamaktadır.
Meslek liselerinde şu anda en popüler olan, istihdam konusunda öne çıkan bölümler hangileri?
Mesleki ve teknik Anadolu liselerinde en çok tercih edilen alanlar, ülkemizin gelişen sektörleriyle doğrudan paralellik göstermektedir. Öğrencilerimiz; bilişim, elektrik-elektronik, makine, metal ve motorlu araçlar gibi üretim ve teknoloji temelli alanlara yoğun ilgi göstermektedir. Dijital dönüşüm, enerji teknolojileri ve savunma sanayiindeki ilerlemeler bu alanları öne çıkarırken; konaklama ve seyahat hizmetleri, yiyecek içecek hizmetleri, muhasebe ve finansman, moda tasarımı, döküm ve mobilya gibi geleneksel meslek alanlarına yönelik ilgi de çeşitlenerek artmaktadır.
Mesleki eğitim merkezlerinde ise uygulamalı öğrenme süreçleriyle doğrudan iş gücü piyasasına geçişi kolaylaştıran motorlu araçlar, elektrik-elektronik, güzellik ve saç bakım, yiyecek içecek ve makine teknolojisi gibi alanlar öne çıkmaktadır.
Bakanlığımız, bu çeşitliliği geleceğin meslekleriyle buluşturarak eğitim sistemini sürekli yenilemektedir. Havacılık ve uzay teknolojisi, yapay zekâ, endüstriyel kalite kontrol, siber güvenlik, yenilenebilir enerji ve gastronomi gibi alanlarda açılan programlar sayesinde gençlerimiz bugünden geleceğin becerilerini kazanmaya başlamaktadır.
Böylece mesleki ve teknik eğitim kurumlarımız, bir yandan mevcut sektörlerin nitelikli insan kaynağı ihtiyacını karşılamakta; diğer yandan köklü zanaat kültürümüzü yaşatarak dijital ve teknolojik dönüşüm sürecinde ülkemizin rekabet gücünü artıran dinamik bir yapıya dönüşmektedir.
Meslek liselerinde eğitim alan gençlerimizin öğrenim koşulları nelerdir?
Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında eğitim alan öğrencilerimiz, hem akademik hem de uygulamalı eğitimi bir arada sürdürebildikleri güçlü bir sistem içinde eğitim almaktadır. Ülkemizde mesleki ve teknik ortaöğretim iki ana yapı üzerinden yürütülmektedir: Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri (MTAL) ve Mesleki Eğitim Merkezleri (MEM).
Mesleki ve teknik Anadolu liselerinde öğrencilerimiz, 9. sınıftan itibaren alan eğitimine başlamakta ve sonraki sınıflarda ise uygulamalı eğitime ağırlığın verildiği belirli meslek alanlarında uzmanlaşmaktadır. Mesleki ortaöğretim kurumlarımızda uygulanan Anadolu teknik programlarında eğitimlerin yaklaşık %70’i akademik, %30’u mesleki ağırlıklıdır; Anadolu meslek programlarında ise bu oran %55 akademik, %45 mesleki olarak uygulanmaktadır. Bu okullarımızda 56 alan 119 dalda eğitim ve öğretim faaliyetleri yürütülmektedir. Mezunlarımız, teknisyenlik ünvanı ile birlikte diploma, iş yeri açma belgesi, ve Europass Sertifika Eki gibi belgelerle hem ulusal hem uluslararası geçerliliğe sahip yeterlilikler kazanmaktadır.
Mesleki eğitim merkezleri ise, daha çok iş yerinde beceri kazanımı odaklıdır. Bu merkezlerde öğrenciler eğitimlerinin yaklaşık %86’sını uygulamalı, %14’ünü teorik derslerle tamamlamaktadır. İşyeri tabanlı bu modelde gençler haftanın dört günü işletmelerde, bir günü okulda eğitim almaktadır. Bu okullarımızda 39 alan 193 dalda eğitim ve öğretim faaliyetleri yapılmaktadır. Program sonunda mezunlar kalfalık, ustalık belgesi ve diploma alabilmektedir.
Bugün itibarıyla yaklaşık 3.417 okulumuzda 1.618.277 öğrencimiz, 131.898 aşkın öğretmenimiz eşliğinde mesleki ve teknik eğitim görmektedir. Bu sistem, gençlerimize sadece okulda değil üretim süreçleriyle iç içe bir öğrenme ortamında eğitim alma imkânı sunmaktadır.
Son yıllarda Bakanlığımız, mesleki ve teknik eğitime erişimi artırmak ve istihdamı güçlendirmek amacıyla; bölge okulu, ihtisas okulu, sektöre entegre okul ve sektör içi okul olmak üzere yeni okul modellerini hayata geçirmiştir. Bu modeller, bölgesel ihtiyaçlara göre yapılandırılmış, sektörle iş birliğini güçlendiren ve gençlerin hem öğrenim hem istihdam süreçlerine doğrudan katılımını sağlayan yenilikçi bir mesleki eğitim yaklaşımı sunmaktadır. Böylece meslek liseleri, eğitim kurumu olmanın ötesinde; üretimin, yeniliğin ve istihdamın merkezinde yer alan güçlü öğrenme ortamları hâline gelmiştir.
Mezun olan gençlerimizin yurt dışı istihdam olanakları var mı?
Evet, meslek lisesi mezunlarımızın yurt dışında da istihdam olanakları bulunmaktadır. Mezuniyetle birlikte öğrencilerimize verilen Europass Sertifika Eki, mezunlarımızın mesleki yeterliliklerinin Avrupa ülkeleri başta olmak üzere uluslararası düzeyde tanınmasını sağlamaktadır. Europass, mezunlarımızın sahip oldukları bilgi, beceri ve yetkinlikleri uluslararası standartlarda belgeleyen bir sistemdir. Bu belge sayesinde meslek lisesi mezunlarımız, özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde kendi alanlarında çalışma ve istihdam edilme fırsatına sahip olmaktadır.
Bakanlığımızın hedefi, mesleki ve teknik eğitimi yalnızca ulusal değil, uluslararası düzeyde tanınan bir marka hâline getirmektir. Bu sayede gençlerimiz sadece ülkemizde değil, dünya genelinde rekabet edebilir birer nitelikli insan kaynağı olarak yetişmektedir.
Ve belki de en çok merak edilen en çok konuşulan başlık “staj” konusu… Öğrencilerin staj olanakları için neler söylersiniz?
Meslekî ve teknik eğitimde staj, yalnızca bir uygulama süreci değil, üretimle iç içe geçmiş bir öğrenme modelidir. Öğrencilerimiz, 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanunu ve Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği çerçevesinde, öğrenim gördükleri alanlara uygun işletmelerde gerçek iş ortamlarında beceri eğitimi almaktadır. Bu süreçte öğrencilerimizin iş kazası ve meslek hastalığı sigorta primleri devlet tarafından karşılanmakta, ayrıca işletmeler tarafından öğrencilere ücret ödenmektedir. 12. sınıf öğrencileri için bu ücret asgari ücretin en az %50’si, mesleki eğitim merkezlerinde kalfalık yeterliliğini kazanmış öğrenciler içinse %30’udur. Ayrıca, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu kapsamında, aday çırak, çırak ve stajyer öğrencilerimize yapılan ödemelerle devlet katkısı sağlanmaktadır.
Bu uygulama, öğrencilerimizin hem ekonomik olarak desteklenmesini hem de işletmelerin mesleki eğitime aktif biçimde katılımı sağlamaktadır. Böylece gençlerimiz, mezun olmadan önce üretim süreçlerinin bir parçası hâline gelmekte; mezuniyet sonrasında da sektöre hazır, donanımlı bireyler olarak istihdama hızlı bir şekilde geçiş yapmaktadır.
***
Evet… Uzun bir söyleşi oldu ama konu meslek liseleri ve meslek liseliler olunca kim bilir daha çoook söyleşiler yapacağız. Bir yandan liselerin, üniversitelerin eğitim sürelerinin kısalacağının konuşulduğu bugünlerde belki de gündemi daha da çok meşgul etmesi gereken bir konuyu derinlemesine söyleştik.
Sayın Genel Müdür Salih Kaygusuz’a verdiği cevaplar için teşekkür ediyor ve ülkemizin yarınlarında imzaları olacak meslek liseli gençlerimize emek veren başta tüm eğitim emekçilerine canı gönülden teşekkür ediyorum.
***
Bir yandan bugünkü köşe yazımı yazarken diğer yandan YÖK’ün açıkladığı üniversitelerde 20-30 günlük “öylesine” yapılan stajlar yerine bir sömestr süresince yapılması planlanan ve ilk etapta 7 pilot ilde uygulamaya başlayacak olan yeni staj programı ile ilgili de röportajlar veriyorum.
Aslında bugünkü meslek liseli gençlerimizin lise hayatında aldıkları eğitim ve yapacakları stajlarla ulaşacakları “tecrübe”nin ve “iş dünyasına tecrübeli gençler” konusunun ne kadar önemli ve doğru bir karar olduğunu da YÖK’ün yaptığı son hamlelerde görmüş oluyoruz.
Uzun lafın kısası gençlerimizin bir ayakları sınıfta, diğer ayakları sanayide, fabrikada olduğu sürece toplum tarafından yanlış algılanan “ara eleman” kavramının da önüne geçmiş olacak ve “ARANAN ELEMAN” kavramı ile tanıştırmış olacağız.
Günün Sözü:
“Güzel bir gelecek, meslek sahibi gençlerle gelecek!" (İsmail Yolcu)
İsmail Yolcu
Eğitimci-Yazar
Haber7.com yazarı
 
								 
	 
	
Yorumlar4