Stratejik Pusula

  • GİRİŞ28.03.2022 11:02
  • GÜNCELLEME28.03.2022 11:02

Dünyanın geleceğinin şekillenmesinde Rusya’nın Ukrayna müdahalesi yeni bir milat oldu. Dünya liderleri gelecekteki konumlarını güçlendirmek için toplantıdan toplantıya koşuyorlar. Geçtiğimiz hafta Brüksel, NATO, AB, G7 liderlerine ev sahipliği yaptı. Başkan Erdoğan NATO toplantısında Türkiye’nin çatışmaları durdurabilmek için çabalarını dile getirirken, AB liderleri Stratejik Pusula adı altında bir belgeyi yayınladılar.

Harekete geç, yatırım yap, ortak ol ve güvende ol ayaklarının üstünde yükselen AB’nin Stratejik Pusulası’nda ABD’nin hasımlar listesine aldığı Türkiye’yi aday, müttefik veya işbirliği yapılacak ülke olarak değil de sorun çıkartan ülke gibi gösterilmesi pusulası şaşmış Avrupa’nın bize hangi gözlükle baktığını anlamamız babından önemli. Doğu Akdeniz’deki 850 milyar metreküplük gaza Kıbrıs Türkünü yok sayarak Rumlar üzerinden çöreklenmek isteyen AB’nin Türkiye’yi AB üye ülkelerinin egemenlik haklarına dönük provakatif ve tek taraflı eylemler yapmakla, düzensiz göçü bir araç olarak kullanmakla suçlaması oldukça manidar. Mavi Vatan projesi ile sömürü hayalleri ellerinden alınan Avrupa’nın 2030 pusulasında da Türkiye’yi hedefe oturtuyor. Türkiye’ye AB yaptırımları 12 Kasım 2022 tarihine kadar uzatıldı.

Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Doğu Akdeniz, Yunanistan, Libya ve Suriye konusunda Türkiye’den AB’ye hakaret niteliğinde açıklamalar yapıldığına işaret ettiği AP raporunda, İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda gelişme olmadığı için katılım sürecinin ilerlemesinin mümkün olmadığını, AİHM’nin Kızıl Soros Kavala ve terör propagandisti Demirtaş kararlarının uygulanmadığı için de Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yeşil ışık yakmayacaklarını dile getiriyor.

Amor’a göre aday ülke olmak demek, AB’nin politikalarını, çıkarlarını ve görüşlerini her alanda uygulamak demek. Türkçesi, Kıbrıs’ı Rum’a teslim et, Akdeniz’in gazını AB’ye peşkeş çek, Ege’de Yunan işgali ve yayılmacılığına göz yum, Suriye ve Irak’ta terör devletine müsaade et, Libya’yı ve Afrika’yı Fransa’ya bırak sonra da hakkın olan Gümrük Birliği ve AB üyeliğini masaya yatıralım.

Brüksel’den sonra Katar’ın başkenti Doha önemli stratejist ve uygulamacılara ev sahipliği yaptı. Yeni bir çağ için dönüşüm temasıyla gerçekleştirilen oturumlarda, finansal sistem, ekonomik kalkınma, savunma, siber güvenlik, gıda güvenliği, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği konuları işlendi.

Sadece batılılar için değil herkes için barış, güvenlik ve bir arada yaşama çağına vurgu yapılan Doha toplantılarında ise tüm insanların temel ihtiyaçlarına, eğitim, sağlık, su kaynaklarına erişebilmenin, onurlu bir şekilde yaşayabilmelerinin yolları arandı.

Brüksel’de olduğu gibi Doha’da da yoğun diplomasi yürüten Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Hadley Gamble ile röportajı da oldukça ilginç. Gamble, oligarklar mevzusundan sıkıştırmaya çalışıyor Çavuşoğlu’nu. Sözüm ona ABD ve AB’nin yaptırım uyguladığı Rus oligarkların Türkiye’ye gelmelerini eleştiriyor. Türkiye parasız mültecileri ağırlasın paralılar ise Avrupa ve ABD’ye gitsin demek istiyor kurnazca. Çavuşoğlu diplomatik nezaketinden dolayı, mesela Putin’in önemli oligarklarından Yahudi Abromoviç’i Zelenkiy’in ricası üzerine Biden’in yaptırım dışı bıraktığını, batının mültecilere çifte standartlı, iki yüzlü davrandığı gibi oligarklara da çifte standartlı davrandığını hatırlatmadı. Oligarkların Türkiye’de yasal olmayan bir şey yapmalarına izin vermeyeceklerini söylemekle yetindi.

 

Yazıya malum bir fıkra ile son verelim. Çocukluğunda sen darısın tavuklar seni yiyecek diye telkinlerle tavuklardan kurtulan biri ileriki yaşlarda girdiği psikolojik bunalım sonucu kendini darı sanarak tavuklardan kaçmaya başlar. Tedavi için Bakırköy’de bulur kendini. Uzun bir tedavi ve telkin sürecinden sonra kendisinin darı olmadığına tavuklardan da korkmaması gerektiğine ikna edilir ve taburcu edilir. Birkaç saat sonra koşarak hastaneye döner doktorun karşısına çıkar. Tavuk gördüğünü ve korkarak kaçtığını söyler. Tedaviden emin olan doktor, “Ama sen darı değilsin, tavuklardan da korkmana gerek yok, tedavi gördün” deyince, adam, evet doktor bey, ben bunları biliyorum, ben darı değilim, tavuk da beni yiyemez. Ama bunu tavuk biliyor mu? Cevabını verir.

 

Bizim muhalefet, Erdoğan ve iktidarı eleştiriyoruz diye AB ve ABD’nin söylemleriyle halkın gözünü boyayarak iktidardan pay kapmanın peşinde. Menfaatleri birbirleriyle 180 derece çatışan NATO, AB ve G7 ülkelerinin bile Ukrayna bataklığına çekilmiş bir Rusya’ya karşı birlik ve beraberlikle sömürü ağlarını devam ettirme iradelerini görmeden Türkiye’ye çelme takmak için uğraşıyor. Doğu Akdeniz’de oyunları bozan Türkiye’nin Karadeniz’de de oyunları bozacağını, bugüne kadar kimseye yem olmadığı gibi bundan sonra da horozlanmak isteyenlere haddini bildireceğini önce bizim muhalefete anlatmak lazım. 2023 Karadeniz gazının kullanılmaya başlanacağı, Akkuyu Nükleer santralinin açılacağı tarih. Akdeniz enerjisi ile ilgili sürprizler de bizleri bekliyor. Türk halkı seçim sürecinde AB’nin şaşmış pusulasının peşinden koşanların Türkiye’yi emperyalistlere yem etmelerine müsaade etmeyecektir.

Takdiri hüda kuvveti pazu ile dönmez;

Bir şem'a ki hak yandırır hiç bir vechile sönmez.

MİLAT GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat