Türkiye Yüzyılı

  • GİRİŞ02.01.2023 10:52
  • GÜNCELLEME02.01.2023 10:52

Yeni Türkiye’nin doğum sancılarının yaşandığı koca bir yüzyılı geride bırakarak, talihin yüzümüze güleceği yepyeni bir yüzyıla merhaba dedik. Beşli hegemonyayı esas alan dengeler üzerine kurulu İkinci dünya savaşı düzeninin yerle bir olmasının ardından oluşan yeni konjonktürde Türkiye yeni risk ve fırsatlarla karşı karşıya bulunuyor.

Risk ve fırsatları 2023 seçimlerinde Türkiye büyümeli veya Türkiye bölünmeli diyenlerin amansız mücadelesi belirleyecek. Türkiye’nin bölünmesi tarafında her fırsatta görüş serdedenlerin Lozan’ın gizli maddeleri tartışması üzerinden, Türkiye’nin büyümesinden yana olanları Karadeniz gazından, TOGG’a, Nükleer santralden, Hava Savunma sistemlerine, Anadolu gemisinden Milli Muharip uçağa kadar birçok proje dolayısıyla tiye aldığı, dalga geçtikleri bir başka sosyal medya kampanyası başlatıldı.

Dünya dengeleri hakkında önceki gün BM’de yapılan İsrail’in Filistin işgalinde yaptığı insan hakları ihlallerinin Uluslararası Adalet Divanı’nda görüşülmesi oylaması bizlere ipuçları veriyor. Oylamada Türkiye başta olmak üzere İslam ülkeleriyle beraber Çin, Rusya gibi tek hegemon devlet iddiasındaki ABD tarafından düşman, rakip veya hasım ülke diye tarif edilen 87 ülke Filistin lehinde, İsrail’in zulümlerinin araştırılması yönünde oy kullandılar. İspanya, İsveç, İsviçre, Danimarka, Fransa, Yunanistan, Sırbistan gibi 53 ülke ise çekimser kalırken, İngiltere, ABD, İsrail, Almanya, İtalya dahil 26 ülke İsrail’in yaptığı insan hakları ihlallerinin sorgulanmaması gerektiği yönünde oy verdiler.

ABD, Afganistan’da kaybettiği gibi, demokratik usullerle iktidar değişikliği yapmak istediği Macaristan’da da kaybetti. Maduro’yu deviremeyerek Venezuella’da da kaybetti. Son olarak Brezilya’da da kaybetti. Bolsonaro, ülkesinin kaynaklarını ABD’ye peşkeş çekmesinden dolayı sorulacak hesaptan korktuğu için daha devir teslim işlemi yapmadan iki gün önce kaçtı. Fransa Afrika’da Rusya ile giriştiği menfaat savaşında kaybediyor. Almanya sarkmak istediği Orta Asya’da Türkiye’ye muhtaç. Türkiye Güney Amerika’da da, Afrika’da da, Orta Asya’da da mazlumların güveninin tek adresi. Bunca emeğin heba edilmemesi için 2023’te güçlü Türkiye, güçlü liderlikle devam inşallah dememiz lazım.

Lozan’ın gizli maddeleri üzerinden tartışma başlatarak son yıllarda Türkiye’nin uluslararası sisteme meydan okuyan tavrını görmezden gelenlerin şu soruyu kendilerine sormalarını beklemek hakkımız. Türkiye ilk milli piyade tüfeğini 2014 yılında yaptı, hain darbe girişimi sonrası 2016 yılında seri üretime başladı. Türkiye’yi piyade tüfeği yapmaktan aciz bir ülke konumunda hangi uluslararası dengeler tuttu. Silah ve mühimmat ambargolarıyla Türkiye’yi terör örgütlerine karşı bile operasyon yapamaz halde tutan güçlere karşı, Tayyip Erdoğan iktidarına kadar niye sesiniz çıkmıyordu. Niye, nükleer santral kurmaktan korkuyordunuz. Niye, Akdeniz’de, Karadeniz’de gaz arayamıyordunuz. Niye S-400'ü alamıyor veya bir Cirit üretemiyordunuz. Niye bir Anadolu gemisi yapamıyordunuz. Niye, tankınızı, topunuzu yapamıyordunuz. Niye bir Milli Muharip Uçak yapamıyordunuz. Niye Türkiye’nin otomobilinden söz edemiyordunuz.

BAE, Suudi Arabistan, İsrail, Mısır yakınlaşmasının ardından Suriye ile üst düzey görüşmelerin başlaması üzerine PKK elebaşı Duran Kalkan, altılı masaya ittifak çağrısı yaparak, “Ayrılıklar önlenmeli, Küçük şeyler mesele yapılmamalı, Daha fazla ittifak, ilişki, birlik… Erdoğan’ı tarihe gömmek gerekiyor’ şeklinde açıklamasını hiç de yadırgamadık. Erdoğan’ın iktidarda kalması durumunda kendisi gibi bütün teröristlerin sarı torbaya, teröre sırt dayayanlarında tarihin çöplüğüne atılacağını iyi biliyor, terör elebaşı Kalkan.

Rusya’da yapılan Savunma Bakanları görüşmesinden sonra ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü “Devletlere, Esed rejiminin son 10 yıl içinde Suriye halkına uyguladığı zulmü dikkatle değerlendirmeleri çağrısında bulunuyoruz” şeklinde beyanlarıyla Türkiye ile bugüne kadar haklarını savunduğu Suriyeli Muhaliflerin arasına dinamit koymak istemiş. Aynı tavrı şayet uzlaşma olursa Suriye’de işinin kalmayacağını düşünen İran’da da görüyoruz.

Görüşmelerden Esed rejiminin sızdırdığı bilgilere göre, Türkiye Suriye’den tamamen çekilecek, Suriye’nin egemenliğine saygı duyacak, Rusya ile M4 Lazkiye-Halep yolunu açacak, PKK terör örgütü ABD ve İsrail’in ajanıdır, PKK terör örgütü Türkiye ve Suriye için en büyük tehdittir, Gözleme ve uygulama için Suriye-Türkiye ortak komiteleri kurulacak. Şeklinde ön mutabakat sağlandı.

Gerek Milli Savunma, gerekse Dışişleri Bakanları, Türkiye’nin muhalifler aleyhine tek bir adım atmayacağını deklare etmesine rağmen kandan ve düşmanlıktan beslenerek Suriye’de çatışmaların ilanihaye sürmesini isteyenlerin ortamı zehirlemeleri kaçınılmaz.

İç Savaş çıktığı günden Cenevre dahil beri birçok platformda, Suriye Milli Hükümeti (muhalifler) ile Esed Rejimi görüşüyor. Anayasa görüşmelerini tıkayan muhalifler değil bizatihi Esed rejimidir. Suriyeli muhalifler bölgesel çapta bir güçten global bir güç haline dönüşen Türkiye’nin dünya siyasetindeki ağırlığını görüyorlar. Babalarını, evlatlarını öldüren, kendilerini topraklarından süren Esed rejimine karşı onurlu bir anlaşma olmadan veya kendilerinin devrim dedikleri Esed devrilmeden kalıcı bir barışın sağlanamayacağını düşünüyorlar.

Muhaliflerin Türkiye’den istedikleri tıpkı Karabağ işgalinde Azerbaycan’ın bizden işgalci Ermenistan ile ilişki kurmamamızı kardeşlik hukuku çerçevesinde istemesi gibi, Anayasa görüşmelerini tıkayan, İran, Ruslar, Hizbullah, Şii milisler, Şebbaha eliyle halkına zulmeden Esed ile kendilerinin bilgisi dışında görüşülmemesi. Türkiye’nin de bugüne kadar hassasiyetlerine dikkat ettiği muhalifleri zalimlerle baş başa bırakmayacağı gün gibi aşikar.

Suriyeli Muhaliflere düşen, bugüne kadar kendilerine kol kanat geren Türkiye’nin önceliklerini dikkate alarak Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde yüzde beş Nusayri desteğiyle iktidarda kalamayacak bir Esed’e karşı en azından can güvenliği, insanca yaşama hakkı, topraklarına emin olarak geri dönme hakkının temin edilmesidir. Yeni ortam Muhalifleri bölmemeli, aksine daha da kenetlendirek Esed’e karşı da işgalcilere karşı da birliklerini muhafaza etmelidirler.

Osmanlı’nın çöküşü Filistin-Suriye cephesinde başlamıştı. İslam ümmetinin ayağa kalkışı da bu cephedeki zafer veya anlaşmayla gerçekleşecektir. Önce Fransa, ABD, İngiltere gibi çakallar, PKK-DEAŞ gibi leş kargaları temizlensin. Yapılacak adil bir seçimde, Esed’in iktidarda kalması mümkün değildir. İran da, Rusya da pılısını pırtısını bu coğrafyadan erinden sonunda toplar, İslam ümmeti, Kudüs’ün kalbine hançer gibi sokulan Siyonist urunu temizleyerek, Türkiye Yüzyılında yeniden ayağa kalkar. Vesselam…..

İsmail Zelvi / Milat Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat