Çözüm sürecinin ‘akbaba’ları...

  • GİRİŞ11.06.2014 10:00
  • GÜNCELLEME11.06.2014 10:01

9 Haziran 2014 tarihli yazısına şöyle başlamıştı Ruşen:“Kürt sorunu ve çözüm süreci söz konusu olduğunda, bir yanda çözüm yanlısı ‘güvercinler’, onların hemen karşısında ‘şahinler’ ve ikisinin arasında da ‘akbabalar’ var. 

Akbabalar öyle sürecin her anında ortaya çıkıp kendilerini belli etmezler. Bazıları çözüm, bazıları da çözümsüzlük yanlısı olarak bilinir. Yine içlerinden kimileri hükümete, kimileri Kürt siyasi hareketine, geri kalanları da muhalif partilere yakın gibi durur. Fakat ne zaman süreç sıkıntıya girse, bunların eski giysilerini çıkardıklarını, pozisyonlarını terk ettiklerini ve büyük bir şevkle sürecin ölümünü ilan ettiklerini, kısacası hep birlikte akbabalaştıklarını görürüz.”

Sadece çözüm süreci değil, Avrupa Birliği, demokratikleşme, Kıbrıs sorunu gibi kronikleşmiş her meselemizde bu ‘akbaba’ları görmek olası; görüp duruyoruz da zaten.

İlkeler, fikirler, ideolojiler ve idealler üzerinden değil de egolar ve kişilere ilişkin duygular üzerinden siyaset yapmanın, siyasi tavır almanın doğal bir sonucu bu. Ama bu böyle diye küçümsememek gerek, çünkü ‘akbabalar’ denen siyasi sınıf, zaman zaman çok büyük bir etkileme gücüne sahip olabiliyor; çünkü aslında sandığımızdan çok daha geniş bir grup bu.

Çözüm süreci adı verilen büyük proje, belki bu ülkede cumhuriyetin kuruluş projesi kadar önemli, cumhuriyetimizi sürdürülebilir bir normalleşme yoluna sokacak olan bir şey. O yüzden çözüm süreci karşısında tarafsız olmak çok zor; bu köşeyi sürekli izleyenler biliyor, ‘çözüm’den yana tarafım ama bir yandan eleştirel olmaya da çalışıyorum.

Çözüm sürecini yeterince üzerinde çalışılmamış, düşünsel temeli oluşturulmamış ve bir iç tutarlılığa sahip olmayan bir süreç olarak görebilirsiniz. Bütün bu eleştiriler gayet yerinde. ‘Gezi’de halkını gazlayan bir hükümetin Kürtlere vaat edecek ne özgürlüğü olabilir’ cümlesi yanlış bir cümle de olmaz.

Ancak sadece bu cümle ile yetinip her şeye sırt çevirmek bir nevi ‘Ört ki ölem’ tavrıdır, siyasi nihilizmdir. Demokrasi ve özgürlükler konusu BİZİM bildiğimiz ama hükümetin bihaber olduğu, BİZİM ahlaki üstünlüğe sahip olduğumuz hükümetinse olmadığı bir konu değil.

Bu bir toplu öğrenme ve içe sindirme süreci. Sık sık geri adımların yaşanacağı, yol kazalarının olacağı ve ancak özgürlükler ve eşitlik konusunun gerçekten içselleştirilmesiyle başarıya ulaşacak bir süreç.

Çözüme karşı olmak çok daha tutarlı ve saygıdeğer bir siyasi tutum benim için. Lice’de kan akmasına veya gönderden bayrak indirilmesine sevinen ‘akbaba’lara ise hiç saygım yok.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat