Hadi gelin 1982 Anayasası’nı yargılayalım

  • GİRİŞ17.04.2012 09:19
  • GÜNCELLEME17.04.2012 09:19

Bir davadan çok ümitliydim, ümitlerim boşa çıktı. Şimdi bir soruşturmadan ümitliyim, bakalım ne olacak.

Ümidim şuydu: Yargının vesile olmasıyla, Türkiye’deki askeri vesayet düzeninin hukuki alt yapısının tartışmaya açılması ve bu tartışma sonunda da o hukuki alt yapının yok edilmesi.
İnternet andıcı davası bana bu ümidi veriyordu. Çünkü, Genelkurmay Başkanlığı, amacı açıkça devlet eliyle toplumu siyaseten biçimlendirmek olan onlarca internet sitesini kurarken ‘yasal bir dayanağa’ yaslandığını öne sürüyordu.
O dayanak ne kadar dayanaktır, eğer gerçekten böyle bir dayanak varsa, bir demokraside böyle bir şey olabilir mi? Sorulmasını umduğum sorular bunlardı.
Ve bu soruları sadece yargı ve kamuoyu sormayacaktı, hükümet de Meclis de kendi kendine soracaktı.
Hayır, maalesef bunların hiçbiri olmadı. Hükümet, internet andıcı davasını askeri vesayet sisteminin hukuken de bitişine vesile etme tercihini kullanmadı. Savcılar da, artık siteler kapandıktan sonra yapılan bazı işlemlerden dava açtı. Dava iddianamesi, o sitelerin en aktif olduğu dönemi ele almıyor.
Zaten sonunda internet andıcı davası gitti Ergenekon’la birleşti, yani bir gayya kuyusuna düştü.
Şimdilerde 28 Şubat soruşturmasından ümitliyim. Burada da benzer bir tartışma var:
28 Şubat’ın siyasete müdahale planları yapıp sonra da bu planları adım adım uygulayanları, ‘Bunları yaptık, yapmasak suç olurdu’ diyorlar. Çünkü kendilerine MGK tarafından ve Anayasa ile yasalar tarafından görev verildiğini düşünüyorlar.
Peki yasalarımız (en azından o dönem geçerli olanları) sahiden böyle bir görev veriyor mu?
Hayır, hayır sadece TSK İç Hizmet Kanunu’ndaki ‘Cumhuriyeti koruma kollama görevi’nden söz etmiyorum. Daha fazlası var.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görev sınırlarından, TSK’nın iç güvenliğe, daha çok da siyasi anlamda güvenliğe bakma yetkisinin olup olmamasından söz ediyorum.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin hukuki geçerliğini tartışamayacak mıyız? Bu belgeyle ‘irtica’yı ‘önde gelen iç tehdit’ sayınca, ‘mürteci’lerin fişlenmesi, işin edilmesi, kamu ihalelerinden dışlanması birden ‘yasal’ ve ‘meşru’ mu oluyor, sorusunu soramayacak mıyız?
28 Şubat adı altında yargılamamız gereken şey, 1982 Anayasasının kurduğu düzendir.
Hükümet gelsin bu sefer bu işe el atsın. Bari bu sefer fırsatı kaçırmayalım.

Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

İsmet Berkan / Hürriyet

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat