Bize Hayrettinli derler(di)...
- GİRİŞ25.04.2011 14:40
- GÜNCELLEME25.04.2011 14:40
Duyduk ki ecdadımın gemilerinin, horozlandıkları kıyılara yaklaştığını duyunca telaşa kapılıp, üç buçuk atar vaziyette yalvar yakar olup Cezayir Dayımızın ayaklarına kapanan, el etek öperek, gözyaşı dökmek suretiyle her yıl ganimetlerinden pay göndermek karşılığı gemilerinin kıçlarını kurtaran keferelerin torunları; yine vakti zamanında Dostluk ve Barış Anlaşması gereği (ki bu belgeyi İngilizce olmazsa imzalamayız diye mızmızlanmaya yeltenmişler ama kaşlarını çatan Dayı'nın "has...." diye başlayan fırçası sonrasında kuzu kuzu imzalamaya razı olmuşlardı) haraç ödemeye mecbur ettiğimiz kefere soyunun torunlarının kurduğu Hollywood nam memleketin imkanları ile bir propaganda harekatına girişip, "Karayip Korsanları" namıyla gişeye açılmışlar, namlarına nam, ganimetlerine ganimet katmışlar...
Akabinde derhal Yeşilçam memleketine sefer eyleyip, "bu keferelerin hakkını bildirelim, gerçekte nam nasıl alınırmış, esasında ganimet nasıl yağmalanırmış gösterelim" diye feryat eyledik... Heyhat, bir zamanlar, teşrifatta Dîvân-ı hümâyûn'a Kaptân-ı deryâ namıyla yer gösterilen kartalsoyluların torunlarını, mekandan "eski çamlar bardak oldu" diye palas pandıras kapı dışarı eylediler...
Merhum Yadigar’a rahmet okutacak çam yarması gorillerin elinden fırsat bulup derdimizi anlatmaya imkan bulamayınca rotayı başka limana çevirdik…
İkinci seferimizde, celb-i suret tabiriyle izah edebileceğimiz TV derler acaip aletlerin deryalarına açılmayı denedik ancak gemimizi yaklaştıracak iskele bulamadığımız gibi, Babil kulesi misali kimin nece konuştuğu anlaşılmayan mekanda apışıp kaldık. Derdimizi dinlemeye razı olan tek civan da “118 33” diye acayip ve garaip sesler çıkartarak avrat gibi kıvırmaya başlayınca yanlışlıkla Lut Kavminin kıyılarına yanaştık endişesi ile apar topar demir alıp, gemimizi tornistan ederek, kendimizi dalgaların koynuna attık…
Neden sonra, Salı Pazarı rıhtımına yanaşıp, "Acep nereye gidelim?" diye düşünürken, tavla oynayıp, nargile fokurdatan bir kaç genç uşak halimizi fark edip; "Tarihe ve sinemaya meraklı, modern zamanların kahrını çeken ve ecdadının kıymetini bilen bir haber sitesi vardır, derdinize merhem olsa olsa onlar olur" diye akıl verdiler...
Düşünüp, taşınıp buraya gelmeye karar verdik. Dedik ki "Ömrün ahırı mademki zelillik ve hor görülmektir, bari kadir kıymet bilen birilerinin limanında can verelim."
Haber 7 ahalisi bize izzet-i ikramda ve dahi saygıda kusur etmedi. Hamiliğine sığınıp, bir kadırga sığacak liman köşesi istedik. Baktık ki Haber 7 Dayısı bize naz yapar, kendi yerimizi, palamızın gücüyle kendimiz açmaya karar verdik...
Allah'tan "Asarım, keserim, ben GYY'yim, benim ruhsatım olmadan Barbaros Hayrettin Paşa gelse burada yazamaz" diye tutturan, ancak yarım saat süren kötek sonrası, Turgut Reis leventleri karşısında Andrea Dorya mürettebatına dönen Haber 7 Dayısı "bundan sonra istediğimiz zaman, keyfimize göre, istediğimiz yerde yazabileceğimize" ruhsat verdi...
Cerrahlar toplandılar. Meşveret ettiler. Haber 7 Dayısının kırılan kafasını, kolunu ve bilcümle kemiklerini gözden geçirip, tımar altına aldılar...
Biz de bu minval üzere pare pare mükemmel hokka ve kalem donatıp, yazı alemine açıldık...
Seyrü seferimiz mübarek ola... Gazadan vakit buldukça, uğrayıp, selam vererek, sizleri deryalarda neler olduğu hakkında bilgilendireceğiz...
Ganimetimiz bereketli, yağmamız bol, kadırgamız sağlam, ufkumuz açık olsun...
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol