Kosova bozgunu, emsal teşkil edeceği ve başka ülkelerde de arkası geleceği için olsa gerek FETÖ’yü iyi panikletmişe benziyor. MİT’in Kosova istihbaratıyla anlaşarak gerçekleştirdiği operasyon sonucu FETÖ’nün altı elemanı derdest edilerek Türkiye’ye getirildi. Getirilen kişileri tanımadığım için operasyonun önemi hakkında bir değerlendirme yapma durumunda değilim. Basına yansıdığı kadarıyla önemli elemanlarmış. 

Demek bizim önemli bildiğimiz elemanlar bir kenara çekilmiş ki, artık bizim bile tanımadığımız elemanlar işe vaziyet eder hale gelmişler. Bizim en azından simasını tanıdıklarımız anlaşılan daha ölmeden mevta olmuşlar; işlevleri, işlerlikleri, inisiyatifleri kalmamış. Ne diyelim, neye müstahaklarsa Allah karşılığını öylece versin.     

Elbette Gülen, kendi elemanlarına bunu tabya değişikliği olarak yutturmaya çalışacak. İşin aslı, Gülen’in bir jenerasyonu daha ölmeden gömmesidir. Her sırası gelen jenerasyon için de aynı taktiğin uygulanacağında kuşku yoktur. Gülen, kim bilir kaç nesli ihtirasları uğruna, bu şekilde yok edip bitirecek. Ne ki, artık kurbanlarına da acıyamıyoruz. Zarara razı olana acınmaz da ondan.

Siz onların mahkemelere giderken şecaat arz ettiklerine bakmayın; öyle yapmazlarsa arpalarının kesileceğini bildiklerinden rollerini öğretilen şekilde oynuyorlar. Halbuki mahkemelerde verdikleri ifadelerde dışa karşı göstermeye çalıştıkları şecaatten eser yok. Ya itirafçı oluyorlar ya da örgütle irtibatlı olmadıklarını iddia ederek geçmişte yaşadıkları hayatın her karesine rengini yalandan alan bir kara çalıyorlar. Üzerlerine zift püskürtülmüş gibi geçmişleriyle, gelecekleriyle kapkaralar…  

Onları bu müflis halleriyle baş başa bırakıp biz kendimize dönelim: Türkiye, iç siyasette, diplomaside ve askeri başarıda art arda destanlar yazıyor. 

Başını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çektiği iktidarın lokomotif gücü, bir taraftan Cumhur İttifakını ilmek ilmek örerken, diğer taraftan Putin’i, Ruhani’yi misafir ettiği üçlü zirve ortamında Ankara’dan bütün dünyaya, geleceğin siyasi yapılanmasını şekillendireceğinde kuşku bulunmayan önemli mesajlar veriyor. 

Türkiye, bensiz bir Ortadoğu kurulamaz, kurgulanamaz, diyor ve başta süper güçler olmak üzere, bir iki çatlak ses dışında kimse bu sesi duymazdan gelemiyor, ciddiye almazlık yapamıyor. Amerika, Suriye’den çıkma vaktinin geldiğini söylerken, bu söz taktiksel bile olsa, böylesi bir söylemi ifadeye mecbur kalışlarının Türkiye eksenli caydırıcı yanını itiraf etmiş bulunuyor. 

Türkiye, Rusya ve İran’la yaptığı ittifaka mahkum kalmadan bu ittifaktan azami ölçüde istifade edeceği bir diplomasi programını devreye sokmuş görünüyor. Rusya’dan alınması planlanan S-400’lerin, bunca engel çıkarma operasyonlarına rağmen gerçekleşecek olmasını; altmış yıldır hayal ettiğimiz Nükleer Santralin, Akkuyu’da hayata geçirilmek üzere temelinin atılmasını; mevcut sınırlarımızı terör unsurlarından arındırırken, dost- düşman diğer dünya ülkelerinden güçlü  bir muhalefetin gelmemesini  bu meyanda değerlendirmemiz mümkündür.

Elbette yapılacak ve yapılması gereken daha çok iş var. AK Parti iktidarı da bunları gerçekleştirmenin peşinde.  Cumhurbaşkanının dilinden, yani, en yetkili ağızdan duyduğumuz eğitimin içeriği ile ilgili yapılacak yenilenmeler bize ciddi bir heyecan dalgalanması yaşattı. Emeği geçen ve geçecek olan herkese şimdiden sonsuz teşekkürler… 

Eğitimde, köklü bir sistem değişikliğine gidilmesi zarureti çok aşikar. Sanırım, talim ve terbiyeyi ahenkli bir ritimle yürütecek, toplumun hiçbir katmanını bu ahenkli yürüyüşten mahrum etmeyecek, önce kişiye sonra topluma mükemmel olmanın bütün varidatını aktaracak ve neticede hem bireyi hem de toplumu, eğitim adına başka arayışlardan, özellikle FETÖ tipi yapılardan müstağni kılacak bir sistem değişikliğinden bahsediyoruz. Hayırlı olsun…

İnanıyorum ki, FETÖ benzeri, eğitimi istismar eden bütün yanlış yapılanmalarla en köklü mücadele bu tür bir eğitim sistemine geçişle gerçekleşmiş olacaktır. Duyururum: Milletçe bahtiyar olacağımız gün o gündür..

FETÖ elebaşının, Amerika’daki ve bazı Avrupa ülkelerindeki önemli düşünce ve sivil toplum kuruluşlarından ödül alma için girişimlerde bulunduğunu duydum. Aklınca, ard arda alacağı ödüllerle dünya çapında ilgi odağı olacak ve kendini aklayıp paklayacak. Daha önce milyonlarca dolar harcamış kendisini entelektüel seçtirmişti. Şimdi de aynı yöntemle ödüller peşinde.  Birinci yaptığı onu zelil etti, bu ikincisi daha zelil edecek. Hâlâ izzeti kimin yanında arayacağını öğrenemedi..

Yeniakit