FETÖ elebaşının alternatif portresi

  • GİRİŞ19.08.2023 09:13
  • GÜNCELLEME19.08.2023 09:13

Yıl 1997. FETÖ’nün yeni atraksiyonu: Alternatif Açılım. İzmir menşeli bir çalışma. Lüks otellerde, şehrin tanınmış zenginlerini, iş adamlarını, sosyetesini bir araya getirerek onlara şirin görünmek adına atılan taklaların bütünü. Sadece bir kompleks telafisi değil, aynı zamanda o güne kadar uğruna can verilen bütün dini, milli, manevi değerlerden cemaati tecrit etme eğiliminin ilk adımları. 

Arkadaki kütle nereye sürüklendiğinden habersiz, olanları büyük bir coşkuyla alkışlıyor. Ve alternatif açılım kısa zamanda, bütün Türkiye’de önü alınamaz bir sele dönüşüyor. Sonrası malum, alternatif açılım adına yapılanların bütünü aslın yerine ikame ediliyor. Artık karşımızda hiçbir değer tanımayan, hiçbir kutsal aidiyeti kalmamış, nereye istenirse oraya sevk edilmesi mümkün bir topluluk, bir insan sürüsü vardır. Ve FETÖ elebaşı bu başarıdan gayet memnundur. Daha önce, askeriye, emniyet, bürokrasiye özel dayattığı hayat tarzını şimdi bütün cemaate mal etmiştir. Amerika’ya gittiğinde gözü arkada kalmayacaktır.  

Bir gün, mahut çevre, alternatif açılım dedikleri programlardan birine İstanbul’un ünlü gazinocularından birini de davet emişler. Adam program sonrası, iyi ama demiş, biz de zaten gazinolarda sizin bu yaptıklarınızı yapıyoruz. Biz yapınca gazinocu oluyoruz, siz yapınca adı hizmet oluyor. Bu nasıl iş? 

Çerçevelik bu anlatı, FETÖ’yü bütün yönleriyle analizin merkezini oluşturur. Dini maske olarak kullanıp her türlü melaniti yapmayı bu anlatı en güzel şekilde tasvir eder.  

Aslında, FETÖ elebaşının gerçek yüzüyle de özdeş bir durumdan bahsediyoruz. Sabaha kadar türbeleri dolaşıp onlara Fatihalar okuduğunu söyleyen, suç ortağı arkadaşının bende kayıtlı ifadesine göre, sabahında medresenin tereyağını, peynirini bir bakkala satıp parasıyla sinemaya giden, hocasının ayakkabı bağının düğümünü elleriyle çözemediğinde dişleriyle çözdüğünü anlatan; ama hocasından aldığı haklı bir uyarı karşısında kibir ve gurur patlaması yaşayarak, hocasını Atatürk’e hakaret etti iftirasıyla karakola şikâyet eden ve daha önce söylediğim, yazdığım yüzlerce çelişki ve tenakuzla illetli bir kişiliğin etrafında kümelenmiş bir kütlenin zıt kutuplarda önce gel git yaşaması şimdilerde ise bütün kötülüklere demir atmış bulunması bana söz konusu özdeşleşmeyle irtibatlı görünüyor. 

FETÖ elebaşı için din ve dindar görünüm sadece bir persona aracıdır, bir maskedir. Esasen o, takiyeyi dindar Müslümanlara, onlar gibi görünerek yapmıştır. İslam’ı sahiplenmesi, ona inandığından değil, ileride içini boşaltacağı dini kendi tekeline almak içindir. Yani bir gasp ameliyesidir. 

Tasavvufu sahiplenir görünerek Kalbin Zümrüt Tepeleri isimli intihallerle dolu kitabını yazma gayesini bizzat bana hitaben “ben onu kültür olsun diye yazdım, yaşansın diye değil” diyerek asıl gayesini tescillediği görüşmemizde en müfrit vahhabiden daha aşırı saldırılarla tasavvufu yermiş, tasavvuf büyüklerine etmediği hakaret bırakmamıştır. Çünkü o saf İslam’ın düşmanı olduğu gibi, onu tahkime yardım edecek bütün vesile ve vasıtaların da düşmanıdır.  

Evet, buradan çok açık ve net olarak söylüyorum: FETÖ elebaşı, yıllarca İslam adı altında deizmin taşlarını döşeyen ve artık demir attığı küfür limanını gizlemeye de gerek duymayan, İslam içinde zuhur edeceği Efendimiz tarafından bildirilmiş Süfyanın ta kendisidir, bir İslam deccalıdır. Onun alternatif açılımdan kastı da küreselcilerin de gaye-i hayali olan deizmi bir dünya dini haline getirmektir.   

Onun bana ve başkalarına anlattığı hayat hikâyelerinden pozitif anlam yüklenebileceklerin hiç biri doğru değildir, tamamen kurgudur. 

Mesela, tekkede, daha çocuk yaşta başını yıkayan bir tekke müdaviminin “ey su kimin başına döküldüğünü bil” dediğini nakleder. Önce bu tekke müdaviminin kim olduğunu söylemez. Bu sebeple de doğrulama imkânı olmaz. İkincisi, tekkede niçin başını yıkasınlar ki, sorusu muallakta kalır. Bunun, tekke geleneğinde bir karşılığı yoktur. Alvar İmamının torundan damadı hattat Hüseyin Kutlu’yla yaptığımız uzun söyleşideki ifadeyle söyleyecek olursam, onu tekkede gören de olmamıştır. Gerçek bu olunca, alternatif görüş kendiliğinden ortaya çıkmaktadır: Onun bu ve benzeri narsist anlatımlarının bütünü kurgudan ibarettir. 

Örneğin, askerde kendisi için tutulan raporda, ilerde dünya çapında bir ihtilal yapabilir, diye not düşüldüğünü söyler. Eğer bahsedilen rapor doğru ise, bu raporu tutanlar ve ona söz konusu raporu bildirenler, aynı kaynaktır ve bu kaynak onu ileride bu yönde kullanacak güçlerden başkası değildir. Eğer böyle bir rapor yoksa –ki olsaydı şimdiye kadar ortaya çıkardı, zaten kendilerine danıştığım asker kökenli kişiler askerde disiplin dışı hareketlerin dışında bir rapor tutma uygulamasının olmadığını söylüyorlar - bu anlatı da yine onun narsist kurgularından biridir. 

YENİ AKİT GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat