Aydınların adaleti ve toplumsal vebal

  • GİRİŞ30.12.2014 10:26
  • GÜNCELLEME31.12.2014 09:22

Sesi gür çıkan, analizleri ise mütemadiyen tek bir veriye gönderme yapan bir muhalefet. Akademisyeni, profesörü, yazar çizeri, gazetecisi... Yine hükümete çağrı. “Elinizi çabuk tutun, geri adım atmayın, yoksa...” Tam da hükümet onca provokasyon ve engellemeye rağmen barış konusunda geri adım atmayacağını açıklamamış, yeni bir sürecin başladığını ilan etmemişti sanki.

Cizre’de barışın önünü bin birinci kez tıkamaya yeminli gizli eller günlerdir hayatı ateşe verirken... Sanki hükümet değildi bu barışı Paris katliamlarına rağmen, sızdırılan Oslo görüşmelerine rağmen, Mit müsteşarına yapılan kumpasa rağmen, 6-8 Ekim kışkırtmalarına, Gezi kalkışmasına rağmen, Işid’ci olduğuna dair içte ve dışta bitimsiz karalama kampanyalarına rağmen... Israrla devam eden?..

İnsan sormadan edemiyor, neden bu tek gözlü bakışınız? Neden ısrarla gerçeğe bütüncül bakmaktan kaçıyorsunuz? Evet aranızda şahsi olarak Erdoğan’a çok gıcık olmuş, haklı kişiler, mağdurlar da olabilir. Adalet duygusu, birisine öfke beslerken bile olayları yerli yerinde, olduğu gibi, çok yönlü değerlendirme becerisini talep etmez mi sizden? Aydın; öfke ve peşin hükümlerine esir olmakla değil, gerçeğe halis bir niyetle yaklaşmaya çalışmakla yükümlü değil midir?..

Hükümetin yönetmede binlerce hatası olabilir. Darbeyi, iftira ve karalama kampanyalarını veya Başbakanlık çalışma ofisini ateşe vermek üzere saldırıya geçmeyi meşru gördüğünüz sürece, seçilmişlerin yanlışlarını eleştirme konusundaki haklılığınızı hangi kriterle koruyabilirsiniz ki? Koruyamadığınız için zaten, toplum nezdinde bir tesiri de olmuyor yaptığınız çelişkili muhalefetin.

Aksine, sonraki seçimlerde de yapıcı bir eleştiriye, gerçekçi bir karşı duruşa, adaletli bir direniş diline imkan vermeyen hırsınız, körlüğünüz ve kibriniz yüzünden bir kez daha muhalefetsiz bir seçilmişler hükümeti kurduracaksınız. O yüzden midir bilinmez, şimdilerde muhalefetin sizinle olmayacağını anlayanlar, partiyi kendi içinde bölme oyunlarına mesai harcamaya başladılar?..

İnsan sormadan edemiyor, neden? Neden tuzaklara, tehditlere, hileye, itibarsızlaştırma kampanyalarına, şahısları hedef alan hakaret ve iftiralara bel bağlamaya devam eden bir paralel örgüt hakkında tek bir söz söylemiyorsunuz? Muhalif olmanın ruhunda gerçeğe ulaşma arzusu, samimiyet, sahici bir merak vesaire sahiden hiç yok mu? Son bir yıldır, dershane krizinden beri bu yöndeki kanlı canlı tanıklıkların hiçbiri sizin derin bakışlarınıza ulaşamadı mı?

Aydın olmanın gereği muhalif olmaktır gibi bir düz çıkarsamayla hareket ediyorsanız, adaletsiz olmayı göze almışsınız demektir. Burada yaşamasak, olan bitenlere içeriden tanıklıklar ile şahitlik etmesek, sizin tek gözlü bakışınızın içinde bu toplumsal zulmün çoğalmasına destek olurduk kuşkusuz. Bu vebali üstlenmeye bu kadar kolay teşne olmanız niye?

Vesayetle mücadele döneminde uzun süreler biz de aynı tek gözlükle bakmış, her yaptıklarına sorgusuzca inanmıştık bu örgütün. İmdi bizzat tehditlere, şantajlara maruz kalanlar çıkıp konuşurken neden onlara sağır kalıyorsunuz? Vesayetten kurtulalım derken pek çok delilin nasıl üretildiği, pek çok masumun canının nasıl yakıldığı hakkında en ufak bir kuşku dahi duymamıştık hep birlikte. Şimdi aynı hataya bunca skandaldan sonra neden ısrarla devam ediyorsunuz?

Aranızda yasa dışı yollardan dinlenenler de var, bunun hesabını sormak aklınıza gelmiyor mu? Siz ki, kuşkuculuğu en olmazsa olmaz kriter olarak tanımlardınız oysa hayata bakışınızda... Bunca gözü yaşlı canlı şahitlik karşısında sessiz kalmakla toplumsal yaraların derinleşmesine katkıda bulunduğunuzu fark etmiyor musunuz? Bir kez daha kurunun yanında yaş yansın, yeter ki sizin nefretiniz doğrulansın ve hükümet her konuda haksız çıkmaya her koşulda devam mı etsin?

Siz istediğiniz kadar bizim gibi olan bitene (bunca ibret yaşandıktan sonra) şerh düşmeye çalışanları bir tarafın paralı yandaşı gibi hedef göstermeye devam edin, gerçek kendi mecrasında akmaya devam ediyor. Edecek.

Hükümetin başımıza gelen musibetlere dair sorumluluğunu (şüphesiz ki var) konuşup duruyoruz. Yolsuzluk dosyalarının bekletilip aynı gün piyasaya sürülmesi, devletin en üst düzeyindeki mercilerin ve uyduruk terör örgütleri kapsamında etkisizleştirilmesi istenen kişilerin dinlenmesi, TİB skandalı, yargıç ve hakimlerin verdiği onlarca şaibeli karar, açılımın ilk günlerine yıldırım gibi düşen KCK tutuklamaları, Balyoz veya Taşhiye davasındaki gibi masum insanların hapse yollanması, sınav skandalları konusunda bizzat başına gelenleri anlatan canlı tanıkların itibarsızlaştırılması... Bunun gibi daha pek çok meşru olmayan yollardan hükümetin alaşağı edilme operasyonlarına dair tek bir sözünüz yok mu sarf edecek?

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat