Türkiye’nin öğretmeni!
- GİRİŞ24.11.2025 08:29
- GÜNCELLEME24.11.2025 08:29
Bugün Öğretmenler Günü…
Öğretmenlik” dendiğinde, zihnimizde yalnızca sınıfların içinde ders anlatan kişiler değil; insanın kaderine dokunan, ruhuna istikamet veren öncüler belirir.
O öncülerin başında ise hiç tereddütsüz Fethi Gemuhluoğlu gelir. Çünkü o, öğretmenliği bir meslek değil bir gönül terbiyesi, bir insan inşası olarak gören nadir isimlerdendir.
Gemuhluoğlu, insanın kalbindeki iyiyi, güzeli ve doğruyu uyandırmayı hayatının vazgeçilmez sorumluluğu bilmiş bir irfan eridir.
Sözünün ağırlığı, duruşunun temizliği ve dostluğunun cömertliğiyle sadece bir devrin değil; bütün zamanların öğretmenidir. Gördüğü her genci bir emanet, her çocuğu bir ufuk, her insanı ise Allah’ın bir tecellisi olarak okuyacak kadar derin bir kavrayışa sahiptir.
Bugün mesleğe yeni başlayan genç öğretmenlerimiz onu tanıdıkça; bilgiyle hikmeti, disiplinle merhameti, akılla kalbi buluşturmuş bu bilgeyi yalnızca sevmekle yetinmeyecek, onu bir yol işaretçisi olarak görüp izini süreceklerdir.
Bir nesle aşkı, dostluğu, sadakati ve vatan sevgisini aşılayan bu gönül adamını hatırlamak; bugünün öğretmenine de yarının talebesine de umut ve ilham verecektir.
Adanmış Bir Muallim
Hak katında değerli olan her şeye sarsılmaz bir vefayla bağlıydı: vatana, millete, dine, devlete, ağaca, kurda, kuşa, insana ve bu ülkenin çocuklarına… Vefasını sözle değil, hâl ile gösterdi.
Gençlerin gönlünde açtığı yol ile adeta bir irfan öğretmeni oldu. Her sözünde içtenlik, her davranışında Allah vergisi bir dirilticilik vardı.
Hukuk okuduğu hâlde edebiyat öğretmenliği yapması boşuna değildi. Türkiye’nin yeniden ayağa kalkması ancak iyi yetişmiş bir nesille mümkündü. Ve o nesli yetiştirecek yüce gönüllü muallimlere ihtiyaç vardı.
Gemuhluoğlu kuşağı, ne kazandıklarını akıllarına bile getirmeden ülkeye ne kazandıracaklarını düşünen adanmışlardı. Bütün boşlukları doldurmayı kendilerine vazife bildiler. Onun asıl mesleği öğretmen değildi ama meselesi her daim insandı. İnsana ulaşmanın en etkili yolu öğretmenlikti. Bu sebeple yıllarca sınıflara girip yüreklere dokundu.
Sevdası sınıflara sığmayınca bu kez bütün ülkeyi “açık okul”a çevirip Anadolu çocuklarını yetiştirmeye başladı. Gelecek bir vakti mübareğe büyük nefesli gençleri hazırlamaya koyuldu. “Her türlü hizmet hakkadır” şuuru ile Türkiye’nin öğretmeni oldu.
Bir dostu onu şöyle özetlemiştir: “Osmanlı’dan sonra kabiliyetli insanları daha da yükseltmek için çalışan tek kişiydi.”
Onun rahle-i tedrisinden geçenler yalnızca şahsiyetlerini bulmakla kalmadı; vatana ve millete aşkla hizmet etmenin kutlu seferine hazırlanmış birer gönül eri olarak yetişti. Bu mektepten yolu geçen nice genç zamanla şiirin inceliğini, düşüncenin vakarını, devlet işinin ciddiyetini, akademyanın izzetini kuşanarak şair, yazar, devlet adamı ve akademisyen oldu.
Gemuhluoğlu, büyük şahsiyetlerin adam yetiştirme sırrına vakıftır. Onlar bir ademe dokunur, o adem bütün âleme dokunur.
Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur: Şeyh Edebali Osman Gazi’ye, Akşemseddin Fatih’e, Emir Sultan Yıldırım Bayezid’e, Mevlânâ Alâaddin Keykubat’a dokunmuş; onlar da bütün cihana temas etmiştir.
Yetenek Avcısı Bir Öğretmen
Merhum Mehmet Genç’in Gemuhluoğlu için söylediği şu söz, aslında öğretmenliğin misyonunu da en güzel şekilde hatırlatmaktadır:
“Fethi Ağabey cevheri olan insanları keşfetmiyordu. Her insanda bir cevher keşfediyordu.”
Kim bilir nice kabiliyet kendilerini keşfedecek bir Gemuhluoğlu bulamadıkları için körelip gitti. Adı gibi yürekleri fetheden Fethi Öğretmen, bir dersinde öğrencilerine şiir yazıp yazmadıklarını sorduğunda, “Yazmıyoruz çünkü yeteneğimiz yok.” demeleri üzerine şu cevabı verir:
“Hiç yazmadan yeteneğinizin olup olmadığını nasıl biliyorsunuz?”
Bu cümle, öğrencilerinin içindeki cevheri fark etmelerini sağlar.
Soran ve sorgulayan bir nesil idealiyle talebelerine sık sık şu soruları yöneltir:
“Resmini yanında taşıdığın bir dostun var mı?”
“Dost olarak yanında kimin olmasını istersin?”
“Ezberlediğin bir şiir oldu mu?”
“Yanında taşıdığın bir şiir kitabı niye yok?”
“Toprağa, suya ve ağaca dost musun?”
“İslam devletine inanıyor musun?”
“Yunus’tan bir dörtlük hatırlıyor musun?”
Sokrat gibi sorular sorarak öğrencilerinin zihnini uyandırdı; hakikatin peşine düşmeyi öğretti. Talebelerini büyük rüyalar görmeye çağırırken o rüyaların yüklediği sorumluluğu da hissettirdi.
Bir nesle bıkmadan, usanmadan yol ve yön gösterdi. Sadakati, vefayı, irfanı kendi duruşuyla talebelerine işledi.
Ve en ince yerinde öğretmenliğin sırrını fısıldadı: Göze sezdirmeden dostun gözyaşını silmeyi öğretti.
Bir Öğrenciyi Kurtarmak
Onun derdi bir gence ulaşmaktı. Çünkü biliyordu ki ulaştığı o genç, yarın Türkiye’nin kaderinde söz sahibi olacaktı. Yetiştirdiği talebelerden birinin sorumluluklarının farkında olmadığını gördüğünde ona şöyle seslenir:
“Kardeşim, ben sana alâka gösteriyorum. Seni bana Teknik Üniversiteden bir profesör gönderdi. Ben seni tanımam; ama şuna inanıyorum: Seni kurtarırsak, bu Türkiye’de bir kişiyi daha kurtarmış oluruz.”
“Bir insanın bir ordu olduğu, bin insanın bir hiç olduğu” zamanlarda en çok ihtiyaç duyulan şey, her öğretmenin bu aşkla öğrencilerine yaklaşması ve gönüller inşa edebilmesidir.
“Ah! Bugün üç alnı secdeli genç adam geldi… Türkiye’nin istikbalinden eminim artık… Bu Anadolu tarlası, bu bitmeyen Osmanlı hasadı…” sözleri onun gençlere yüklediği derin anlamı göstermesi açısından gayet manidardır.
Günümüzde öğretmenlerimiz öğrencilerine Fethi Gemuhluoğlu hassasiyetiyle yaklaşsa Türkiye bambaşka bir Türkiye olur.
“Rüyalarımda Bile Sizinle Meşgulüm”
Onun gençlerle irtibatı sadece günün belli saatlerine sıkışan bir mesai değildi. Her nefesini adeta Anadolu çocuklarına harcıyordu. Bu hakikati en iyi anlatan hatıralardan birini Prof. Dr. Mehmet Emin Karahan’dan dinlemiştim:
“1974 Ramazan’ında, Sirkeci’de Türk Petrol Vakfının iftarında 250 bursiyeri tek tek ayağa kaldırıp adını, soyadını, memleketini, anne-babasını, doktorasının safhasını ezbere söylemişti. Ertesi gün Karahan’ın ‘Bu hafıza nasıl mümkün ağabey?’ sorusuna verdiği cevap şudur:
‘Nasıl ezberlemem Eminciğim, ben rüyamda bile sizlerle uğraşıyorum.’”
Dertli Öğretmen
Bugün sosyal medyada atanamayan öğretmenler sık sık gündem oluyor. Oysa bu ülkenin asıl büyük sorunlarından biri adanamayan öğretmenlerdir.
Atandıktan sonra bir nesil yetiştirme idealinden uzak duran, “Öğrencime daha fazla ne verebilirim?” sorusunu kendine sormayan öğretmenlerin çoğaldığını üzülerek görüyoruz.
Bu topraklara dair derdi olmayanların sınıflarda vereceği fazla bir şey olmuyor maalesef. Oysaki öğretmenlik dertsizlerin yapacağı bir meslek değildir.
Gemuhluoğlu’nu öncü yapan en büyük haslet, dertli olmasıydı. “Bu topraklarda bin yıl daha nasıl kalırız?” sorusuyla nesiller yetiştirmesiydi onu bugün örnek kılan.
Mevlevî geleneğinde dede yahut şeyh tarafından sâlike edilen dua malumdur:
“Allah derdini artırsın.” derlermiş.
Dertsiz, vatansız, topraksız insanlar gayrıya şifa sunamaz. Her şeyi tenkit edenler genelde hiçbir şey yapmayanlardır. Türkiye derdi taşıyan her öğretmen en azından elinden geleni yapsa yurdumuzun manzarası değişir.
Hazreti Mevlânâ’nın dediği gibi:
“Toprağa hangi tohumu attın da bitmedi? Hele bir de insan toprağına tohum at; bitmezse o zaman konuş.”
Fethi Bey bu mübarek Anadolu toprağına sayısız tohum attı. Türk insanına dair derdi olduğu için soylu bir şuurun öncülüğünü yaptı. Kendisine atfedilen en güzel niteliklerden biri “Türkiye’nin muhtarı” olmasıdır. Biz de bugün gönül rahatlığıyla ona Türkiye’nin Öğretmeni diyebiliriz.
Aşksızlara benim sözüm!
Onun aşk mektebinin ışıkları hiç sönmedi. İdeallerini mesai saatlerine hapsetmedi. Yanına gelen her gence “Sen hiç âşık oldun mu?” sorusuyla gerçek aşkı hatırlattı ve işlerini aşkla yapmalarını salık verdi.
Aklı olanlar aşkı seçsin, dedi.
Derslerine aşksız girenlerin talebeye tesir edemeyeceğini iyi biliyordu. Dilinden Bizim Yunus’un şu şiiri düşmezdi:
“Aşksızlara benim sözüm
Benzer kaya yankısına
Bir zerre aşkı olmayan
Belli bilin yabandadır.”
Biz de bu vesileyle işini aşkla yapan bütün öğretmenlerimizin gününü kutluyor; yolumuzu aydınlatmaya devam eden dostluğun öncü öğretmeni Fethi Gemuhluoğlu’nu rahmetle ve hasretle anıyoruz.
Yorumlar8
-
aybiçe
13 dakika önce
Şikayet Et
çokkk dertlendiren bir yazı olmuş kaleminize sağlık
Beğen
Cevapla
-
ercan
15 dakika önce
Şikayet Et
hedefi 12 den vuran bir yazı olmuş. çok güzel.
Beğen
Cevapla
-
Mehmet Ali
26 dakika önce
Şikayet Et
Rahmet eylesin Rabbimiz ;
Emeğinize ve hatrınıza teşekkür eder
Nice nesillere GEMUHLUOĞLU ruhunu ve şuurunu taşımayı kendimize borç bilmemiz gerekli diye düşünerek
Her günümüz öğrenci bilinci ve heyecanında ;
Her öğreticiyi Öğretmenim kıymeti harbiyesi ve saygı ile anıp kıymet bilmeliyiz diye düşünüyorum ...
Allah'a emanetsiniz ;
Beğen
Cevapla
-
Ebru Dağ
41 dakika önce
Şikayet Et
Her öğretmen böyle olsa Türkiye şaha kalkar
Beğen
Cevapla
-
Halit
41 dakika önce
Şikayet Et
Mekanı cennet olsun. Günümüzde her alanda çürümüşlüğün yaşandığı bu zaman da Fethi öğretmenlere çok ihtiyaç var.
Beğen
Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle