Davutoğlu'nun Başbakanlık performansı

  • GİRİŞ12.09.2014 08:38
  • GÜNCELLEME12.09.2014 08:38

İyi ya da kötü bir başlangıç yapmak, ilk düğmeyi doğru ya da yanlış yerden iliklemek, hem ileriye dönük bir irade beyanı ortaya koyması bakımından, hem de toplumun açacağı kredi miktarına yapacağı etki yönüyle önemlidir.

Ahmet Davutoğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hükümeti kurma görevi aldığı tarihten bu yana 15 gün geçti.

15 günlük süre bir iktidarın başarılı olup olmadığını ölçmek için erken bir süre olarak kabul edilebilir.

Ancak önümüzde bir ‘başlangıç analizi’ yapabilecek yeterince veri bulunuyor.

1-30 Mart seçimleri sonrası, Ankara’da en çok müşteri bulan tartışma konusu, Erdoğan sonrası Ak Parti’nin geleceğinin ne olacağı, yeni dönemin parti içinde sorunlara ve kırılmalara yol açıp açmayacağı konusuydu.

Bu tartışma, böyle bir beklenti ve arzu içerisinde olanlar dışında Parti içerisinde de bolca yapıldı.

Üstelik, iç bünyede yapılan değerlendirmelerde bile, bu geçiş dönemini tarif etmek için ‘bıçak sırtı’ ifadesinin kullanıldığını ‘ağır toplardan’ duyduğumuz için ilk elden biliyoruz.

Gelinen noktada bu tartışmaların bittiği net bir şekilde görülebiliyor.

Burada kuşkusuz en büyük pay, bu riski görerek bir nevi 15 gün süren ‘açık kalp ameliyatını’ başarılı bir şekilde tamamlayan Tayip Erdoğan’a ait.

Devamında Davutoğlu’nun kabineyi oluştururken öz güven içinde hareket etmesi, öncesinde rakibi olarak görünen isimleri kabineye almaktan gocunmaması, yaptığı jestlerle kabinede ve partide görevden alınan-ayrılanların gönüllerini alması, hem parti içinde hem de toplumda kendi lehine pozitif bir rüzgar estirdi.

2-Erdoğan, 27 Ağustos Kongresi’nde Davutoğlu’nun ‘emanetçi başbakan’ olmayacağını söyleyerek hem teşkilatlara hem de sokağa önemli bir mesaj vermişti.

Ahmet Davutoğlu’nun 15 günlük performansına baktığımız zaman, 9 ay sonra yapılacak seçimlere kadar bu koltukta kalacakmış izlenimi verecek bir tutum sergilemediği açık bir şekilde görülüyor.

Daha Kongre konuşmasında ‘yeni Türkiye inşasından’ söz eden, hükümet programıyla 2023 hedeflerine motive olmuş, kısa-orta-uzun vadeli hedeflerle toplumun karşısına çıkan bir yeni başbakan var karşımızda.

15 günlük performansın ürettiği algı da, giderek bu durumu pekiştiriyor.

Bir bilgi de kulislerden.

Davutoğlu; Hükümeti kurduktan sonra yaptığı üç ayrı toplantıya katılan bir ismin ifadesiyle “pat pat pat herkesin görev ve sorumluluk alanını net bir şekilde tarif eden, verdiği talimatlarla o toplantılara katılanlar üzerindeki otoritesini pekiştiren ve toplantı sonunda herkesin mutlu bir şekilde masadan kalkmasını sağlayan” güçlü bir başbakan görüntüsü verdi.

3-Başbakan Davutoğlu’nun ilk açıklaması, akademisyenlerin özlük haklarını iyileştirme vaadi üzerine oldu. Ki bu, son derece isabetli bir ‘ilk beyan’ olarak karşımıza çıktı.

İlk icraatı ise, İstanbul’da üçüncü köprü inşaat çalışmalarını Büyükşehir Belediye Başkanı’nı da yanına alarak uçaktan denetlemesi oldu. 11 yıl boyunca Dış politika alanı dışına çıkmamış bir isim için, ‘kalkınmayı önceleyen’ ilk hamlenin bu şekilde gerçekleşmesi de heyecan verici oldu.

4-Ahmet Davutoğlu’nu, Dış İşleri döneminden itibaren ‘krizlere şerbetli’ tecrübeli bir isim olarak hatırlıyoruz. 15 gün içinde karşılaştığı en ciddi sorun İstanbul’dan gelen ‘acı bir haber oldu. Asansör faciasında 10 işçinin hayatını kaybetmesi ile, “bu ülkede hayat bu kadar ucuz mu?” sorusu zihnimize çivi gibi çakıldı. Davutoğlu’nun facia ile ilgili gelişmeleri yakından takip etmesi, Bakanlar Kurulu toplantısında ilk olarak iş güvenliği konusunu masaya yatırması, meseleyi ciddiye alış biçimi ve samimiyeti bakımından olumlu not aldı.

Ancak eş zamanlı olarak bu konularda yapılması gereken daha çok şeyin olduğunu, Başbakan olarak bundan sonrası için Davutoğlu ve ekibine çok önemli sorumluluklar düştüğünü görmüş olduk.

Sonuç itibariyle Ahmet Davutoğlu, geçen yıl Mayıs sonunda başlayan Gezi olaylarıyla başlayan, 17-25 Aralık cemaat operasyonları ile devam eden zorlu sürecin sonunda,15 günlük performansıyla güven veren, siyasetteki gerilimli iklimi görece rahatlatan, partisinin iç bütünlüğünü korumayı başaran, ülkeyi normalleştirme çabası içinde olan bir başbakan profili çizdi denebilir mi? Evet denebilir.

Mehmet.Acet@kanal7.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat