“Söyler misin, Erdoğan ülkesindeki ‘oligarkları’ nasıl yenilgiye uğrattı?”

....

  • GİRİŞ12.09.2019 11:13
  • GÜNCELLEME12.09.2019 11:13

Dün televizyon kanallarından birinde, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’u ‘bıyıkları’ yüzünden işten kovduğuna dair bir altyazı gördüm.

Gerçek ya da tek sebep bu olmayabilir.

Ancak Trump’ın işten attığı Bolton’un ‘pos bıyıklarına’ takık olduğu bilgisi yeni değil.

Aralık 2016’da Beyaz Saray ekibini belirlerken Bolton’un ismi Dışişleri Bakanı olarak geçiyordu.

O günlerde, Independent Gazetesi’nde ilginç bir haber çıktı.

Gazeteye isim vermeden konuşan Trump’ın yakın çevresinden bir isim, Bolton’un isminin elenme gerekçesini şöyle açıklıyordu: “Donald bu tip bıyıkları pek sevmez. Kendisine gerçekten yakın olan kişilerin hiçbirinde bu tarz bıyık veya sakal görebileceğinizi düşünmüyorum.”

Aralık 2016 şartlarında herkes, Trump’ın adaylık döneminde sergilediği ‘megalomanlığına’ tanıklık etmişti ama aynı tutumun ‘taç giydikten’ sonra devam edip etmeyeceğini de merak ediyordu.

Onun ‘hayatı tespih yapıp sallama’ tutumu Beyaz Saray koltuğuna geçtikten sonra da devam etti.

İş dünyasından kalma ‘önce dış görünüş’ prensibi ise hiç değişmedi.

“LOOK AT THESE GUYS/ŞU ADAMLARA BAKIN”

‘Dış görünüş’ meselesinin bizim buralara dokunan bir kısmı da var.

Şimdi oraya geçelim.

Haziran sonunda Osaka’da Türk ve Amerikan heyetleri arasında yapılan görüşme öncesi Trump’ın söze nasıl başladığını hatırlıyorsunuz değil mi?

İki heyet karşılıklı yerlerini alıp kameralara açıklamalar yapılırken Trump, Türk heyetini elleriyle göstererek “Look at these guys/Şu adamlara bakın” dedikten sonra Erdoğan’a eşlik eden heyettekileri Holywood yıldızlarına benzetmişti.

Ama acaba özel olarak kastettiği biri var mıydı?

Ertesi gün Osaka’da otel lobisinde beklerken Erdoğan’ın heyetinde yer alan MİT Başkanı Hakan Fidan’ın yanımızdan geçmekte olduğunu gördüm.

Aklıma Trump’ın takdim biçimi geldi.

Fidan’a, “Trump’ın o sözleriyle sizi kastettiği söyleniyor” diye espri yaptım.

Yanımızda bulunan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da gülümseyerek “Öyle diyorlar evet” diyerek sözlerimi onayladı.

Fidan da gülümsedi, sonra, “Görüşmelere yetişeceğiz” diyerek hızlı adımlarla ilerledi.

Sonradan öğrendik ki Trump, daha önce yapılan bir başka görüşme sırasında Hakan Fidan’ın ‘karizmasına’ dönük övgü dolu sözler sarf etmiş.

Ama Holywood benzetmesiyle belki de sadece onu değil, bütün heyeti kastetmiştir, bilemiyoruz.

Karizma deyince, ikili ve heyetler arası görüşmelerin hepsinde Trump’ın Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın şahsına karşı son derece saygılı bir üslupla yaklaştığına dair bir bilgi de aktarmış olalım.

Kameralara poz verirken Merkel’in tokalaşmak için uzattığı eli havada bırakan, Beyaz Saray’da ağırladığı Japonya Başbakanı Abe Japonca konuşurken kulaklık takmayarak, “Ne dediğin umurumda değil” mesajı veren, Avustralya Başbakanının yüzüne telefonu kapatan, Grönland’ı satmadılar diye Danimarka gezisini iptal edip Danimarkalılara 600 bin avroluk boşuna masraf çıkartan bir ABD Başkanı’nın Türkiye Cumhurbaşkanı’na karşı tam tersinden son derece özenli bir dille hitap etmesi kıymetli bir şey olmalı.

Geçen sene ikili ilişkilerde ağır hasar bırakan Brunson krizinin devam ettiği dönemlerde yapılan görüşmeler sırasında da, Trump’ın Erdoğan’a karşı ‘saygıda kusur etmediği’ yönünde bir kulis bilgisi aktarabilirim.

“ERDOĞAN OLİGARKLARI NASIL YENDİ ONU ANLAT”

Bu tutumun arkasında ‘dış görünüşe’ ya da ‘karizmaya’ verilen önem ya da duyulan saygı olduğunu düşünebiliriz.

Ama bundan daha önemli, daha dikkate değer bir şey daha var.

Trump’ın daha başkanlık için aday olduğu dönemlerden itibaren siyasi bir pozisyonu olmamasına rağmen Erdoğan ve ekibinin ‘arka plan’ diplomasisine katkı yapan bir isme sorduğu bir soru.

ABD Başkanı’nın sorduğu soru şu: “Söyler misin Erdoğan ülkesindeki ‘oligarkları’ nasıl yenilgiye uğrattı?”

Oligark derken kastedilenin ne olduğunu anlayabiliyoruz.

Zamanında iş dünyasından siyasete yapılan ‘patronaj’ müdahaleleri, vesayet odaklarının sınırlamaları vs.

Üç seneye yaklaşan görev döneminden yansıyanlardan anlıyoruz ki, Trump da kendi ülkesindeki ‘yerleşik düzenin kodamanlarından’ rahatsız.

Bu konuda bir şeyler yapmak istiyor ve Türkiye Cumhurbaşkanı’nın bu işi nasıl yapabildiğini anlamaya çalışıyor.

Suriye meselesinde bunu görmedik mi?

Trump, orada asker bulundurmanın anlamsız bir şey olduğunu düşünüp, Suriye’den çekilme kararı almıştı.

Sonrasında ne olup bittiğini de biliyoruz.

Kurulu düzenin iradesi ağır bastı, Trump geri adım atmak zorunda kaldı.

Ama demek ki, Washington’da kendi kavgasını yürütme iradesini korumaya devam ediyor.

Osaka’daki görüşme sırasında Trump’ın muhtemel Türkiye gezisi konuşulurken, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton’un bu ziyaret üzerinde çalışması gündeme gelmişti.

Trump, Bolton’un adı geçince, “Ona çok güvenmeyin. Bıraksanız bütün dünyaya savaş ilan etmemiz gerekecek” diyerek bir başka ülkeden insanların önünde en yakınındaki adamını mahcup etmekten çekinmemişti.

Hürmüz Boğazı’ndaki kriz sırasında İran’ın vurulması yönünde görüş beyan eden Bolton’la o sırada da ters düşmüştü.

Sonuçta, Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevini yürüten üçüncü adamını da ‘paçavraya çevirerek’ kapı dışı etmesinin asıl gerekçesi, uygulanan politikalarda ters düşmeleri olmalı.

Ama yine de şu ‘pos bıyık’ meselesini hafife almamak lazım.

Bolton arada bir Dışişleri Bakanı Mike Pompeo gibi, “Mike! Nasıl buldun konuşmamı” diye sorduğunda, “Çok iyi konuştunuz Sayın Başkan. Eksik hiçbir şey bırakmadınız” deseydi belki o koltukta biraz daha uzun süre kalabilirdi.

Yorumlar9

  • ali 4 yıl önce Şikayet Et
    şükürler olsun dunya lideri bir reisimiz var. trumph, putin, merkez v.b gibi herkesi dize getirdi. Al-lah başımızdan eksik etmesin.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Vayy be 4 yıl önce Şikayet Et
    Şimdi iş trampın ahaliye çizdiği karizmaya mı kaldı, çok güldüm
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Mehmet 4 yıl önce Şikayet Et
    Deli bir adamın gerçekten ama gerçekten ülkesini düzeltme çabası bu iş. Trampın deliliği ters birşeyi adamın yüzüne diirek söylemesi ama yanlış ama doğru. Bizim reis dürüst dik duruşlu olduğu için onun gibi diirek söylediği için seviyor reisimizi
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • zottirik zingo 4 yıl önce Şikayet Et
    tramp'ın kafası biraz kırık
    Cevapla
  • Ahmet 4 yıl önce Şikayet Et
    Sorun şu ki ABD’de cidden kurulu bir düzen var ve bu düzen savaşların bitmesini istemiyor ve bütün dünyayı kendilerine esir etmek istiyorlar. Buna karşı çıkanlarda hep bi şekilde sindiriliyor. Trump bu konuda yalnız çok yerde Başkan olmasına rağmen söz geçiremiyor. Osaka’da F-35’ler de sorun yok yaptırım yok dedi ama bu kurulu düzenin kodamanları farklı bi telden çalıyor.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat