Ya sayı saymasını bilmiyor ya dayak yememiş

  • GİRİŞ11.06.2020 09:40
  • GÜNCELLEME12.06.2020 09:28

Dün Yunanistan’da bir televizyon kanalı, Akdeniz’deki hareketliliği kavramamıza yardımcı olacak türden bir haber geçti.

 

 

Haber şöyleydi:

Yunanistan’a ait bir savaş gemisi, Türkiye’den Libya’ya giden bir kargo gemisini durdurmaya çalıştı.

 

 

Devamında yine Yunanistan’a ait bir helikopter müdahale etmek için havalanınca, Türk gemisinden şöyle bir anons yapıldı:

“Bu gemi Türkiye Cumhuriyeti devletinin koruması altındadır.”

Bu gelişmenin ardından Türkiye’ye ait kargo gemisin Türk savaş uçaklarının eşliğinde yoluna devam ettiği bilgisi geldi.

Malum, Türkiye’nin Kasım sonunda Libya ile yaptığı anlaşmalar, Yunanistan’ın Akdeniz ile ilgili gelecek planlarını alt üst etmiş durumda.

Libya’da Birleşmiş Milletler tarafından meşru yönetim olarak tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin Türkiye’nin verdiği destek ile güçlenmesi, sahada ciddi kazanımlar elde ederek Hafter güçlerini Trablus civarından uzaklaştırması, Atina’nın umutlarını da suya düşürmüş durumda.

Yunan yönetimi Libya’da Türkiye ile işbirliği yapan Serrac hükümetinin düşmesi halinde, 27 Kasım’da imzalanan Deniz sınırlarını yetkilendirme anlaşmasının da suya düşeceğini umut ediyordu.

Ancak bu umut edilenin aksine, Türkiye destekli hükümetin güçlenmesi ile birlikte Atina’nın tansiyonu yükselmiş oldu.

Türkiye, geçtiğimiz günlerde Libya ile yapılan anlaşma doğrultusunda Akdeniz’de bazı yunan adalarının bulunduğu bölgeye yakın yerlerde petrol aramak için ruhsat başvurusunda bulunmuştu.

İleriye dönük planlarını Akdeniz’in nimetlerinden Türkiye’ye ‘zırnık koklatmama’ prensibi üzerine kuran Yunanistan için son günlerde gelişen kötü haberlerden birisi de buydu.

Yunan Savunma Bakanı’nın Türkiye’ye dönük tehdit dolu açıklamaları, bu gelişme üzerine gelişti ve arka planında yukarıda sözünü ettiğimiz türden bir psikoloji vardı.

Dün Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, A Haber yayınında Yunan mevkidaşının sözlerinin hatırlatılması üzerine, "O bir dil sürçmesidir. Yunanlıların Türkiye ile savaşmak isteyeceğini ben matematik olarak uygun olmadığının, doğru olmadığın altını çizmek istiyorum” dedi.

Biraz diplomatik lisanla dile getirilen bu sözler, avam dili ile “Ya sayı saymasını bilmiyor, ya dayak yememiş” şeklinde değerlendirilebilir mi?

Ne dersiniz?

Evet, bence bu mümkün.

İşin ilginç yanı, Türk/Yunan ilişkileri bağlamında askeri bir karşılaşma halinde özgüveni yüksek olan tarafı Türkiye temsil ediyor olmasına rağmen, meselelerin, krizlerin güç gösterisiyle değil de konuşarak, tartışarak hal yoluna konulması yönünde irade ortaya koyan tarafın yine Türkiye olması.

Bakan Akar, dün olduğu gibi daha önce de Yunan tarafına hep, “Oturalım, konuşalım, tartışalım” çağrılarında bulundu.

Hatta bu konuda daha önce iki ülkenin askeri yetkilileri arasında yine Türkiye’nin teklifiyle birkaç turluk bir görüşme trafiği yaşandığını da biliyoruz.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilim alanlarının salt askeri konularla sınırlı olmadığının da altını çizelim.

Mesela, 29 Mayıs’ta Ayasofya’da Fetih Suresi’nin okunması Atina’yı rahatsız etmiş, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada  “Ayasofya’da Kur’an’dan alıntıların okunması, anıtsal karakterini değiştirme yönünde ve tüm dünyadaki Hristiyanların dini duygularına bir tepki uyandırmak için yapılan kabul edilemez bir girişimdir” denilmişti.

Önceki gün bu meseleleri konuştuğum Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, dikkat çekici bir bilgi verdi.

Meğer Yunan makamları,  Ramazan ayında Kovid-19 bahanesiyle Batı Trakya’daki ezan okunmasını bile yasaklamaya çalışmışlar.

Çavuşoğlu görüşmemizde, bu konuyla ilgili şunları söyledi:

“Yunanistan’ın bir kere bize yönelik açıklama yapmaya hakkı yok. Çünkü Yunanistan’ın başkenti Atina, Avrupa’da Camii olmayan tek başkenti. Aynı şekilde Selanik’te de sürekli açık bir cami yok. Batı Trakya Türklerine yönelik, baskısı, zulmü devam ediyor. İşte Ramazan’da Kovid-19’u bahane ederek ezanı bile susturmaya kalktılar. Biz devreye girdik.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kaç defa mahkum etti Yunanistan’ı bu konularda. Oradaki soydaşlarımıza Türk ismini bile kullandırtmıyor. Hal böyle iken Yunanistan’ın Türkiye’ye ders verme hakkı var mı?”

Çavuşoğlu görüşmemizde, geçen sene Eylül ayında New York’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Miçotakis arasında yapılan görüşmeye dair de ilginç bir bilgiyi paylaştı.

Meğer o görüşmede Erdoğan, Yunan başbakana bu konuları konuşalım demiş, Miçotakis bu teklifi kabul etmiş ama Yunan hükümeti Atina’ya dönünce yan çizmiş.

Çavuşoğlu’nun bu konuya değinen şu sözlerine dikkatlerinizi çekmek isterim:

“Kaldı ki New York’ta Cumhurbaşkanımız ile Miçotakis bu konuları konuşalım diye hemfikir oldular. Daha sonra Dışişleri Bakanları Dendias “Biz Yunanistan olarak biz bu konuları konuşmaya hazır değiliz” dedi. Yani konuşmaya bile hazır değiliz diyorlar.”

Anlaşılan Ege’nin öbür yakasındaki komşumuz ile daha çok işimiz olacak.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat