Joe Biden'ın o laflarının bugün ortaya çıkmasının nasıl bir anlamı var?

  • GİRİŞ18.08.2020 09:14
  • GÜNCELLEME19.08.2020 09:08

Sözlerinin en başında “Yapacağım en son şey, ona (Erdoğan’a) Kürtler konusunda boyun eğmek olurdu.” diyor Joe Biden.

 

 

Biz de buradan başlayalım.

Aralık ayında yani, Barış Pınarı Harekatının aşağı yukarı iki ay sonrasına, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Washington ziyaretinin (13 Kasım 2019) hemen hemen bir ay sonrasına denk gelen bir dönemde konuşmuş.

 

 

Hatırlayalım.

Ekim 2019’da “yapılamaz, mümkün değil” gözüyle bakılan operasyon için yani, Fırat’ın doğusundaki Rasuleyn ile Tel Abyad arasındaki bölgeyi kapsayan harekat için düğmeye basılmıştı.

Bugünlerde, Biden’in laflarının ‘eski ve önemsiz’ olduğunu göstermeye çalışanların öne çıkarmaya çalıştığı gibi, Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mektup yazarak “Aptallık etme” diye çağrıda bulunduğu günlerin hemen sonrası.

Hemen sonrası derken, bunu Erdoğan’ın Trump’ın mektubunu umursamadan/dikkate almadan Fırat’ın doğusu için operasyon emrini vermesi diye de anlayabiliriz.

Bu durumda Biden’ın “Yapacağım en son şey, ona (Erdoğan’a) Kürtler konusunda boyun eğmek olurdu” cümlesini ABD basınında, muhalefetinde Trump’a karşı yöneltilen Türkiye Cumhurbaşkanı’na karşı aciz kaldı eleştirilerinin devam ettiği bir ortamda kullandığını düşünebiliriz.

Türkiye’deki muarızları Tayyip Erdoğan’ı “Trump’ın mektubuna bir şey diyemedi” diye suçlarken, Amerika’daki Trump karşıtlarının “Başkan Erdoğan’a boyun eğdi” diye yüklendiği bir dönem.

Peki bunlardan hangisi doğru oluyordu?

Türkiye’deki Erdoğan karşıtları mı? ABD’deki Trump karşıtları mı doğru söylemişti?

O günlerde yazdığım birkaç yazıda, Trump’ın ne dediğine değil, ne yaptığına bakın dediğimi hatırlıyorum.

Trump’ın yaptığı şuydu:

Amerikan devlet aklının, kendi yönetimi içinde görevi bulunan bir sürü adamın itirazlarına rağmen, Suriye’deki PKK’ya devlet kurdurmaya çalışan Brett McGurk’ün çığlıklarına aldırış etmeden Türkiye’nin Barış Pınarı harekatına göz yummak.

Amerikan kamuoyunda, basında, muhalif çevrelerde Biden’ın sözlerine yansıyan “Boyun eğme” ifadesinin arkasında işte böyle bir fiili durum vardı.

Trump açıkça Kürtleri satmakla (Biz bunu PKK/YPG olarak anlamalıyız) suçlandı.

Buna rağmen, kendisi bu konuda aldığı tutumu değiştirmedi. 

Şimdi şöyle bir soru soralım:

Trump’ın içinde ağır laflar da geçen mektubunun peşinden mi gitmeliyiz?

Yoksa, ABD başkanının göz yummasıyla Fırat’ın doğusunda boylu boyunca bir PKK devleti kurulması fikrini boşa çıkartan harekatı mı daha çok önemsemeliyiz?

Kaldı ki, Erdoğan o mektubu 13 Kasım’da yaptığı, bu defa S-400 den vazgeçme baskılarının gölgesinde geçen ama yine ABD lehine bir sonuç getirmeyen Washington gezisinde Trump’a elden teslim etmişti.

Biden’ın bugünlerde ortaya çıkan açıklamalarının 8 ay önce söylenmiş olması meselesine gelince.

Doğrudan ‘siyaset mühendisliği’ niyetini ortaya koyan böyle bir açıklamanın bugünlerde ortaya çıkmış olması, 8 ay önce sıcağı sıcağına gündeme gelmiş olmasından daha önemlidir.

Neden?

Çünkü bu lafları eden adam, 2,5 ay sonra yapılacak olan ABD başkanlığı seçiminde Demokratların başkan adayı olarak yarışacak.

Seçilmesi halinde ABD başkanı olacak olan bir kişinin Türkiye hakkında, Türkiye’yi yönetenler hakkında ne düşündüğünü, ne tür hesaplar yapmakta olduğunu bilmek bu ülkede yaşayan herkesin hakkı.

Ne yani?

Biden bu 8 ay içerisinde “ben öyle demek istememiştim” ya da “Görüşlerim o zaman öyleydi ama şimdi değişti” mi dedi ki, bu lafları şimdi başka bir gözle değerlendirilsin.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat