ABD Suriye’de PKK kuşağı projesine yeniden döner mi? Ankara bu konuda ne düşünüyor?

.

  • GİRİŞ11.01.2021 11:23
  • GÜNCELLEME11.01.2021 11:38

Bazen de mizah yüklü bir tweet orta yere döküverir bütün çelişkileri.

 

 

Frederick Spielberg’in şu paylaşımında olduğu gibi:

Seyahat kısıtlamaları nedeniyle ABD, bu yılki darbeyi kendi evinde organize etmek zorunda kaldı.”

 

 

Nasıl ama?

Malum, 9 gün sonra Beyaz Saray’daki görevine başlayacak olan yeni ABD Başkanı Joe Biden, Kongre’yi basanlar için ‘yerli teröristler’ tabirini kullandı.

İfade ve gösteri özgürlüğü ile şiddet ve terör arasındaki farka dair bir türlü anlatılamayan ya da anlamak istemedekileri realiteyle kendi topraklarında tanışmaları, dünyanın geri kalanı için iyi bir şey aslında.

Belki de bu vesile ile bir ‘empati’ kanalı açılır.

Gezi olayları sırasında Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’ne, Başbakan’ın Keçiören’deki evine şiddet uygulayarak baskın yapmaya kalkıldığında bunu yapanların sırtı sıvazlanıyordu ama öyle değil mi?

Şimdi maskeler düşüyor, fondötenler akıyor.

Kongre önündeki protestoların baskına dönmesine net bir şekilde cephe almasına rağmen, Trump da ceza yemekten kurtulamadı.

Facebook, Twitter başta olmak üzere ABD menşeli sosyal medya platformlarının büyük bölümü Trump’ın hesaplarını askıya aldı.

Susturdular yani.

“KİM GELİRSE GELSİN BİZİM POZİSYONUMUZ VE HASSASİYETLERİMİZ BELLİ”

20 Ocak’ta başlayacak yeni dönemle birlikte, Türk/Amerikan ilişkilerinin hangi istikamette ilerleyeceğini hep birlikte göreceğiz.

Biden’ın seçimleri kazanmasının kesinleştiği 7 Kasım tarihinden beri, ilişkilerin geleceği konusunda öngörülerde bulanabilmek adına iyi anlamda da, kötü anlamda da işaretler karşımıza çıktı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu geçtiğimiz günlerde, ABD ile resmi düzeyde bir temasın başlamadığını, devir teslimden sonra diyaloğa geçileceğinin ABD makamları tarafından kendilerine iletildiğini dile getirmişti.

‘Kurumlar arası’ ilişkiler özelinde böyle bir durum söz konusu olsa da, başka kanallar üzerinden temas sağlandığını biliyoruz.

Son olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakın bir milletvekilinin ABD’ye giderek bir takım görüşmelerde bulunduğunu ve olumlu izlenimlerle döndüğünü öğrendim.

Burası böyle ancak ileriye dönük ‘olumsuz izlenimler’ edinmemize neden olabilecek başka gelişmeler de karşımıza çıkmıyor değil.

Örneğin, Suriye’de, PKK/YPG kontrolündeki bölgelerde yapıp ettikleriyle Ankara’nın açıkça kendisine cephe aldığı bir isim olan eski DEAŞ’la mücadele özel temsilcisi Brett McGurk’ün geri dönüşü.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik ekibinden kendisine yeniden görev verilen McGurk’ün, Biden’ın danışman kadrosunda yer bulması hiç de iyiye alâmet bir durum değil.

PKK/YPG kuşağı projesinin mimarı olan bu adamın dediği gibi hareket edilirse, bunun Ankara’da nasıl karşılanacağı şimdiden belli.

Ankara’da yönetim kademelerinde sandalye sahibi olan üst düzey bir isme McGruk’e yeniden görev verilmesi ile ilgili sorular sorduğumda, şöyle bir cevap aldım:

“Kim gelirse gelsin, bizim pozisyonumuz ve hassasiyetlerimiz belli.”

BİR BAŞKA ÜST DÜZEY İSMİN YORUMU: STATÜKOYU DEVAM ETTİRİRLER

Bilindiği üzere, Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güney sınırlarını boylu boyunca kapatan ve ilk fırsatta ülkenin kendi toprak bütünlüğüne de göz koymayı hedefleyen PKK/YPG kuşağı projesi, Demokratların iktidarı olan Obama döneminde devreye girmişti.

YPG’ye ram olması için Rakka’nın yerle bir edilmesi gibi, Brett McGurk’ün öncülüğünde kanlı bir dönem de yaşandı.

Diğer yandan, geride kalmak üzere olan dönemin Türkiye lehine sonuç üreten en önemli gelişmesi, Trump’ın Suriye’ye dönük ilgisizliğinin bir avantaja dönüşmesi ve ‘Barış Pınarı’ harekâtının Fırat’ın doğusunda yapılması olmuştu.

Buna en fazla öfkelenen isim de yine McGurk’ten başkası değildi.

Yazılar yazdı, arka arkaya tweetler attı, Trump’a demediğini bırakmadı.

Kendisini adadığı bir projenin akamete uğramasının hırçınlığıyla yaptı bütün bunları.

Peki, McGurk’ün geri dönüşü, Suriye’deki PKK/YPG kuşağı projesinin eski hâlinin de canlanması/canlandırılması anlamına gelir mi?

Bu minvalde görüşlerine başvurduğum yine yönetim kademelerinde pozisyonu olan bir başka üst düzey yetkili, McGruk’ün dönüşüyle Kuzey Suriye’deki durum yeniden kızışır mı şeklindeki soruma tek cümlelik ama içi dolu bir cevap verdi:

“Statükoyu devam ettirirler.”

Bu cümle ne anlama geliyor?

Bir bakıma, ABD’nin Türkiye’nin kuşak projesine izin vermemek için Suriye’nin kuzeyinde yaptığı başarılı operasyonları boşa çıkarmak gibi bir gayret içinde olmayacağı anlamına geliyor.

Bu bir tahmin mi?

Yoksa arka kanallardan yürütülen trafiğin getirdiği bir bilgi mi, orasını bilmiyorum.

Öyle olursa, yeni dönemde Suriye menşeli bir kriz yaşanma ihtimali azalacak demektir.

Ama Amerika, Türkiye’nin canını aynı yerden acıtmaya kalkarsa, bunun onarılması güç, daha büyük sorunlara yol açacağı ortada.

Mehmet Acet / Yeni Şafak Gazetesi

Yorumlar2

  • Murat Mert 3 yıl önce Şikayet Et
    Israil yayılmacı politikasından vazgeçmeyecek...Bizim içeride ve dışilişkilerde güçlü diplomasi yürütmemiz ve savunmamızı arrtırmamız sadece israili durdurur...Abd de bölgeye sadece petrol için gelmedi...PKK yı kullanarak topraklarını genişletecek.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • ŞABAN ÇOBAN 3 yıl önce Şikayet Et
    Türkiye'nin istikameti,yönü,hedefleri ve kırmızı çizgileri bellidir.İlla o sıniri zorlarlar ise ,Sonuçlarına katlanirlar. Türkiye gözünü karartmistir.Kurt koridorunu tanımayacak,ne pahasına olursa olsun imha edecektir. A.B.D bu riski alabiliyorsa,Buyursun koridoru açsın!
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat