Türk-Amerikan ilişkilerine dair son durum raporu
- GİRİŞ31.03.2021 11:45
- GÜNCELLEME31.03.2021 11:45
20 Ocak’ta Beyaz Saray’daki görevine başlayan yeni ABD Başkanı Joe Biden bu koltukta geçirdiği 100 gününü bugünlerde doldurmak üzere.
Geride kalan 100 güne dair, akılda en çok ne kaldı diye sorulsa, pek çok kişi buna, “Acaba Biden’ın zihni melekeleri başkanlık yapmasına daha ne kadar izin verecek” sorusu diye cevap verecektir.
Zaten uzunca bir süredir, demans (bunama) hastalığından mustarip olduğu yönünde iddialar ortalığa yayılmış durumda idi.
Hem adaylık döneminde hem de Beyaz Saray’da geçen 100 gün boyunca, bu iddiaları güçlendiren hadiseler de yaşandı.
Yerine hazırlandığı söylenen yardımcısı dâhil, bütün ekibin, Başkan Biden bir gaf yapacak yahut yine bir şeyleri unutacak diye her an tetikte oldukları, yansıyan haberlerden de görüntülerden de çok rahat anlaşılabildi.
Seçim döneminde rakibi Donald Trump, Biden’ın bu halini “Sleepy Joe/Uykucu Joe” yakıştırması üzerinden biraz da bel altı vuruşlarla kullanmaktan gocunmamıştı.
Neyse.
Biz, bizi daha fazla ilgilendiren kısmına gelelim meselenin.
21 OCAK’TA BİR BAKAN “KONTROLLÜ BİR SÜREÇ BEKLİYORUM” DEMİŞTİ.
Joe Biden’ın Beyaz Saray mesaisine başlamasından bir gün sonra yani 21 Ocak’ta Ankara’da Türk/Amerikan ilişkilerinin seyrini yakından izleyen bir bakanla muhtemel senaryolara dair bir sohbet yapmıştık.
O günkü atmosferin belirsizliği içerisinde bizim zihnimize pek çok soru üşüşmüş iken, muhatabımız, kendisinden emin şekilde “kontrollü bir süreç” olacağından söz etti.
Aynı isim, yazmamam kaydıyla verdiği bazı bilgilerden yola çıkarak bu tahmininin arkasını dolduran bir analiz yaptı.
Öyle olunca, o gün dinlediklerime bir mim koyup, beklemeye başladım.
ŞU ANA KADAR OLANLAR O BAKANI HAKLI ÇIKARIYOR GİBİ
Joe Biden’ın daha kasım ayında seçimleri kazanmasının belli olmasından sonra, yeni dönemde Türk/Amerikan ilişkileri nasıl bir atmosferde olacak sorusu, uzunca süre cevabı belirsiz bir soru işareti olarak orta yerde durdu.
Ama bugün daha ‘verili’ şekilde bakabiliyoruz meseleye.
Aradan yüz gün geçmesine rağmen beklenen Biden/Erdoğan görüşmesinin hâlâ gerçekleşmemiş olması, bardağın boş tarafını temsil ediyor olsa da kurumsal boyutta sağlanan temaslar, ilişkileri ‘kontrollü şekilde’ yumuşatma ve ‘öngörülebilir’ halde tutma arayışlarını belirgin hale getirmiş durumda.
S-400 NEDENİYLE UFUKTA YENİ BİR YAPTIRIM GÖRÜNMÜYOR
S-400 meselesiyle ilgili ABD’nin yeni bir yaptırım yoluna başvurmayacağına dair işaretler artmış durumda.
Bu havayı yansıtma anlamında geçenlerde ilginç bir beyanata rastladım.
Konuşan İtalya’nın eski Dışişleri Bakanı Franco Frattini idi ve şöyle diyordu:
“Türkiye, S-400’ler konusunda zor dönemi aştı. Bundan sonra ABD de bu durumu kabullenecektir. Beğen ya da beğenme, Türkiye vazgeçmesi zor bir stratejik ortak. Oyunun artık bittiğini hepimiz biliyoruz. Ankara, S-400 füzelerini Moskova’ya iade etmeyecek.”
İtalya’nın eski dışişleri bakanı söylediği için değil de durumu tam olarak yansıtıyor gibi göründüğü için bu görüşü buraya koydum.
Türkiye zaten, S-400’ler konusundaki kararlı tutumunu geçtiğimiz günlerde yeniden tekrarlamış, bu konunun kapandığını Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ABD’li mevkidaşı Blinken’a yüz yüze yaptıkları görüşmede iletmişti.
Geçen hafta REUTERS’ta yayınlanan Türkiye/ABD ilişkileri konulu araştırma haberinde de ilgi çekici değerlendirmeler vardı.
Batılı diplomatlardan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlarından alınan görüşlerle çeşitlendirilen analiz metninde şöyle bir cümle geçiyor:
“Erdoğan, Biden’ı en son Türkiye’de ağırladığında tarih 24 Ağustos 2016 idi. O gün, Türk tankları ilk kez Suriye’ye girdi.”
Devam ediyoruz.
Aynı analizde, Erdoğan’ın danışmanlarından birinin de şöyle bir ifadesi var:
“Türkiye, ABD ve Rusya’nın kurallarını yazdığı, Türkiye’nin bedellerini ödediği senaryolardan bıktı.”
Tahmin edileceği üzere ilgili isim, burada daha çok Suriye’ye atıf yapıyor.
Dediklerinde de sonuna kadar haklı.
Değildir denebilir mi?
Yenişafak
Yorumlar6
-
Salih Doğruyol
4 yıl önce
Şikayet Et
abd de demokrasi falan yok. holywood filmleri ile uyutulmuş bir amerikan toplumu ve onlara özenen gönüllü köleleri var.
Beğen
Cevapla
-
Muslim Brothers
4 yıl önce
Şikayet Et
Salarız bir papaz daha kurtuluruz :)
Beğen
Cevapla
-
Misafir
4 yıl önce
Şikayet Et
Bedel ödemeden güçlü olan dünyada bir tane bile ülke yoktur. Dolayısıyla bedel sürekli olarak ödenir, bu kural tüm devletler için aynı işler. Türkiye bu kötü durumlara bedelden kaçıp tembelliği seçtiği için geldi. Artık bundan kurtulmasınıda öğrenecek ve bu yolun sonunda bedel ödeyen olmaktan çıkıp, bedeli ödeten konumuna gelecek.
Beğen
Cevapla
Toplam 5 beğeni
-
derman
4 yıl önce
Şikayet Et
dünyayı ülkeler içindeki hainleri yönetten bir güç var abd avrupa diğer ülkeleri yönetenler kukla allaha hamd olsun o perde arkasındaki güce tek direnen sesi çıkan sn cumhur başkanımız dır anladınızmı neden saldırıyorlar allahın melekleri reisi ülkemizi kuruyur özülmeyin birlik ollalım dua edelim
Beğen
Cevapla
Toplam 4 beğeni
-
606060
4 yıl önce
Şikayet Et
dünya yı bir bunak yönetiyor..
Beğen
Cevapla
Toplam 4 beğeni
-
Fatih.
4 yıl önce
Şikayet Et
Sen öyle san. Sen abd yi ve dünyayı seçilmiş başkanlar mı yömnetiyor sanıyorsun. Bir nebze Trump abd çıkarları için elinden geleni yaptı ama adamın en yakın çalışma arkadaşlarını rusya işbiriliği vb. sebeplerle daha en başta görevden alıp adamın elini kolunu kırdılar. Sonra da stratejik düzeyde hiçbir emrini dinlemediler. Suriye den çekilmeleri bunlardan sadece biri. Trump çekilin demişti ama abd genelkurmayı havayı yumuşatıp sonra da trump sonrası için beklemey başladılar ve hiçbir yere ayrılmadılar. Yani sözün özü bunlar sadece kukla. Dünyayı şu anda yahudi sermayesi yönetiyor.
Beğen
Toplam 8 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle