Salı ve Çarşamba günleri, CHP ve İyi Parti’nin Meclis grup toplantılarında iki partinin Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener konuştu.

Kılıçdaroğlu, ABD Başkanı Joe Biden’ın 24 Nisan’daki ‘soykırım’ açıklamasına şöyle bir değindikten sonra, her zamanki tutumunu sergileyerek, asıl suçlamalarını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yöneltti.

"Erdoğan konuştu, bırakın aslanı kedi gibi bir miyavlama sesi geldi" diyerek alaycı bir dil kullandı.

İyi Parti grubunda konuşan Meral Akşener’in üslubunun seviyesi ise, Kılıçdaroğlu’nunkinin de gerisindeydi:

 “Vatandaşlarımızın gözü kulağı sayın Erdoğan'a çevrildi. Bir baktık ki kafası bozulana posta koymakla övünen dünya lideri gitmiş yerine pek bir terbiyeli, şeker, pek bir minnoş Mr. Erdogan gelmiş.”

Kılıçdaroğlu ve Akşener, grup konuşmalarında Cumhurbaşkanı ile ilgili bu alaycı dili kullanırken, üçüncü ortağın skandal açıklamasına her zamanki gibi hiç ses çıkarmadılar tabi.

Her iki Genel Başkan da, HDP’nin “Ermeni Soykırımı utancıyla yüzleşin” başlığıyla yaptığı açıklama, derin bir sessizlikle karşıladı.

Ama sonra, “Durun bakalım” dedirten bir gelişme yaşandı.

CHP Sözcü Faik Öztrak, ilk bakışta kimi hedef aldığı anlaşılamayan, ama karşı taraftan gelen tepki nedeniyle HDP’yi kast ettiği sonradan belli olan bir cümle kurdu ve şunu söyledi:

“Unutulmasın, emperyalistlerin gölgesinde yapılan ezik siyaset anlayışı hiçbir şekilde kabul edilemez."

Öztrak, belli ki HDP’nin yaptığı ‘soykırım’ açıklamasına kendi partisi içinde de tepkiler yükseldiği için, bu tepkileri yatıştırmak adına, HDP’ye ölçülü bir lisanla tepki göstermek istemişti.

Ancak, kullandığı cümlenin muhatabından gelen cevap, kedi miyavlamasına karşı, aslan kükremesi gibiydi:

Öztrak’ın HDP’li mevkidaşı yani Parti Sözcüsü Ebru Günay, Faik Öztrak'ın ifadelerini alıntılayıp, o ifadelerine sert bir cevap verdi:

"Sadece insanın değil, siyasetin de bir dengesi vardır. Konforlu alanlardan akıl dağıtmanın, ilkesel erozyonun, iktidara koşar adım yanaşmanın da bir sınırı ve dengesi vardır. Anti-emperyalist olmayı sizden öğrenecek değiliz. Haddinizi bilin!"

Bu meydan okumalı, had bildirmeli üslup, HDP’nin ittifak ortaklarına karşı pervasızlığının son örneği oldu.

Muhtemelen CHP Sözcüsü, aldığı bu cevabın ardından yutkunacak, söylenen sözleri sineye çekmek zorunda kalacak.

Peki, şimdi ne olacak?

CHP’den gelen cılız tepkiye HDP’den kükreme ile verilen karşılığının siyasi analizi nasıl yapılmalı.

Bu türden bir gelişmenin CHP ile HDP arasında bir kırılmaya yol açması beklenmemeli.

Zira iki parti de birbirine muhtaç.

Dahası, Erdoğan’a karşı aldıkları pozisyon, birbirleri hakkında ne derlerse desinler aynı çatı altında kalmayı zorunlu kılıyor.

HDP’nin ittifak ortaklarına karşı sergilediği fütursuzluk, ilk defa bu meselede ortaya çıkıyor da değil.

Daha birkaç hafta önce, Selahattin Demirtaş cezaevinden İyi Parti’yi hedef alan sert sözler sarf etmiş, faşizmle suçlamıştı.

Buna karşı İyi Parti’den bireysel bir takım tepkiler dışında güçlü bir cevap gelmedi o suçlamalara dönük olarak.

Özellikle Meral Akşener’in HDP konusundaki suskunluğu gerçekten manidar.

HDP’nin “Soykırımla yüzleşin” şeklinde yaptığı açıklamaya bile tepki

Gösteril/e/mediğine göre, bundan sonra da HDP ne derse desin, ne yaparsa yapsın belli ki, bu manidar sessizlik devam edecek.

En iyisi şöyle bir soruyla bitirelim yazıyı:

Akşener’in Erdoğan için kullandığı “Bir baktık ki kafası bozulana posta koymakla övünen dünya lideri gitmiş yerine pek bir terbiyeli, şeker, pek bir minnoş Mr. Erdogan gelmiş.” şeklindeki sözlerinin aynısını alıp, kendisinin HDP karşısında sergilediği tutum için kullansanız sırıtır mı?

Ne dersiniz?