Yap-işlet-devret projeleri yandaşlara peşkeş çekmek için yapılıyorsa, CHP’li firmalar o işleri nasıl almış?

.

  • GİRİŞ26.06.2021 10:55
  • GÜNCELLEME26.06.2021 11:54

Bugün, İstanbul için büyük gün.

10 yıl önce bu vakitler, yani 2011 seçimlerine gidilirken, ‘çılgın proje’ olarak gündeme geldiğinde insanların çoğuna, ‘vay canına’ dedirten Kanal İstanbul projesi için ilk temel atılıyor.

Proje aleyhinde yürütülen karşıt propaganda nedeniyle kafası karışanları saymazsak, bugün itibarıyla da 10 yıl önceki heyecanı yaşamamak için bir neden bulunmuyor.

Şu örneği tekrar vereceğim:

Bugün Kanal İstanbul karşıtlığını zirveye taşıyanlar, hemen yanı başındaki İstanbul Havalimanı için de böyle tezviratlar yapmamışlar mıydı?

Hâlbuki geriden kalan iki yıl, o projenin başarılı bir iş olduğunu ortaya koymuş durumda.

Ama bugün Kanal İstanbul’u yerden yere vuranlar, İstanbul Havalimanı için söylediklerini hatırlamak istemiyorlar, öyle değil mi?

Projenin ‘başlangıç vuruşu’ olarak kabul edilen Sazlıdere Köprüsü’nün açılışına günler kala İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Ekrem İmamoğlu, iki gün arka arkaya bölgeye giderek bilinen görüşlerinin tekrarı niteliğinde açıklamalar yaptı.

Dünkü açıklamasında, “Türkiye’nin önde gelen bilim insanlarının yüksek sesli ikazlarını dinledik. Ama hiçbir zaman hiçbir bilim insanının ‘Bu proje faydalıdır’ dediğini, hiçbirimiz duymadık. Sadece bu bile projenin bir felaket olduğunun kanıtıdır” şeklinde ifadeler kullandı.

Oysa 200’den fazla bilim adamının 10 yıl boyunca Kanal İstanbul’la ilgili gerekli görülen her türlü çalışmayı yaptığını, olumlu yönde görüş bildirildiğini herkes biliyor.

İmamoğlu’nun, Kanal İstanbul karşıtlığını kendisine Cumhurbaşkanı adaylığı yolunun açılması için araçsallaştırdığı çok belli oluyor.

O yüzden doğrusuna yanlışına aldırış etmeden bu kampanyayı sürdürüyor.

Geçen hafta sonu bu konular üzerinde sohbet ettiğimiz Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, algı operasyonlarından yakınmış, bu türden projelerin yapımı sırasında devletin kasasından tek kuruş çıkmadığı halde, devlet hem bu işin yapımı için, hem de iş bitince işletme giderleri için para harcıyor şeklinde bir sunum yapıldığını söylemişti.

Bir de bu projelerin yandaş müteahhitleri zengin etmek için yürütüldüğü yönünde bir kara propaganda var malum.

Hâlbuki Bakan Karaismailoğlu’nun verdiği bilgiye göre, yap-işlet-devret projelerini toplam 26 firma üstlenmiş durumda.

İhaleler açık şekilde yapılıyor ve rekabete açık bir ortamda herkese bu ihalelere katılabiliyor.

Ama ben daha fazlasını da söyleyeyim.

Bu projeleri yürüten firmalar arasında doğrudan CHP angajmanı olan firmalar da bulunuyor.

-Örneğin Çanakkale Köprüsü projesinin yapım işine, eski bir CHP milletvekilinin firması da dâhil olmuş.

-Haydarpaşa Gar’ının restorasyon işlerini halen CHP milletvekili olan bir ismin firması yürütüyor.

-Öğrendiğime göre, Avrasya Tüneli’nin inşaatı sırasında da CHP’de görevler üstlenmiş kişilere ait bir firma pay aldı.

Ulaştırma Bakanı, yaptıkları işten memnun olduğumuz sürece herkesle çalışırız diyor.

Peki, CHP mahallesindeki yaygaracılar bu örnekler hakkında ne düşünüyor acaba?

Ne oldu şimdi? Canan Kaftancıoğlu’nun yüzü kızardı mı? Sağlık Bakanı Koca’dan özür dileyecek mi?

Dün, haberlerde, sosyal medya paylaşımlarında gördüm.

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun 8 Mayıs’ta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın sözleriyle ilgili alaycı ve hakaretamiz paylaşımlarına yapılan göndermeleri.

Konunun, bu köşede yayınlanan bir yazımla da ilişkisi olduğu için, bu hatırlatmalara benim de bir katkı vermem iyi olacak.

8 Mayıs’ta “Fahrettin Koca ile konuştum, herkese yetecek kadar aşı geliyor” başlığıyla yayınlanan yazımda, Koca’nın aşılarla ilgili verdiği güzel haberlere atıf yaptıktan sonra, kendisine ait olan şu cümleyi paylaşmıştım:

“Yaz döneminde 18, belki de 16 yaş üstü herkes aşılanabilecek.”

Bu yazı, Cumhuriyet Gazetesi’nin internet sitesi tarafından haberleştirildi.

Kaftancıoğlu da, bu haberi sosyal medya hesabından ‘menşınladıktan’ sonra, Bakan Koca’ya şu lafları etti:

“Yaz bitiminde bu sözü hatırlatınca da yüzü kızarmayacak nasıl olsa. Bir hekimin göz göre göre bu derece yalan söyleyebilmesi, gerçekleri perdeleyebilmesi, yeri geldiğinde bilimi çarpıtması benim ağrıma gidiyor. Değer mi? Mesleğinden, vatandaştan utanmıyorsa kendinden utanır insan.”

Dün itibarıyla yani, daha haziran bitmeden 18 yaş grubuna aşılama sırası gelmiş oldu.

Bu da demek oluyor ki, Bakan Koca topluma vermiş olduğu sözü, hem de süresi dolmadan yerine getirmiş oldu.

Bu durumda Canan Hanım’ın üzerine düşen şudur:

Çıkıp, özgüven içinde Bakan Koca’dan özür dilemek.

8 Mayıs’ta yaptığım paylaşımı bugün okuyunca yüzüm kızardı, demek.

Ayrıca, işe yarar mı bilmiyorum ama nefret dili ile eleştirel dil arasındaki farka dair birkaç seanslık ders alırsa, kendisine iyilik yapmış olur.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat