Muhalefet cephesinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl bir adaylık formülüyle hareket edileceği, ortak bir aday çıkarılıp çıkarıl-a-mayacağı gibi konular üzerinden hararetli tartışmalar yapılıyor.

İlk turda birden fazla aday mı ortaya çıkacak?

Yoksa, bir isim üzerinde ittifak sağlanabilecek mi?

Yapılan açıklamalara göre bir değerlendirme yapılacaksa eğer, muhalefet cephesinin ilk turda ortak bir adayla hareket etme imkânının azaldığı anlaşılabiliyor.

Geçenlerde İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yaptığı açıklama örneğin.

Akşener, ilk turda HDP’nin ayrı, Millet İttifakı’nın ayrı aday çıkarmasını önermişti.

Bu konu ile ilgili tartışmaların devam ettiği bir ortamda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yakınlığıyla bilinen Genel Başkan Yardımcılarından Bülent Kuşoğlu’nun sözleri gündem oldu.

CHP Çankaya İlçe Binası’nın açılışında konuşan Kuşoğlu, "Sayın Genel Başkanımız, adayımız, Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu'na sevgi ve saygılarını iletiyorum." dedi.

Kılıçdaroğlu, daha önce kendi adaylığıyla ilgili sorular gündeme getirildiğinde, “Ortak bir karar alınması durumunda Cumhurbaşkanı adayı olurum” demişti.

Ama Kuşoğlu’nun bu son sözleri, CHP içinde bu yönde ciddi bir eğilimin ortaya çıktığına işaret ediyor.

Kılıçdaroğlu, muhalefet cephesinde en fazla oy alan partinin başında olduğu için, “Aday benim” demesi halinde, diğer potansiyel isimlerin buna ses çıkarmaları kolay olmayacaktır.

O nedenle bu iş için hevesli olan Ekrem İmamoğlu, Meral Akşener ve diğer başka isimler, öncelik hakkının Kılıçdaroğlu’nda olduğunun farkındalar.

Ancak Kılıçdaroğlu, Bülent Kuşoğlu’nun sözlerine yansıyan ‘adaylık’ mesajına şimdilik mesafeli gibi duruyor.

Bunu nereden anlıyoruz?

Mersin gezisi sırasında bir vatandaşın kendisini “İşte Cumhurbaşkanımız” diye karşılamasına, “Hele dur bir bakalım” şeklinde cevap vermesinden.

BİR GENEL BAŞKAN YARDIMCISI: PARTİ GENEL BAŞKANIN ADAYLIĞINI İSTİYOR

Bu son gelişmeler üzerine Cumhuriyet Halk Partisi’nde etkin pozisyondaki bir genel başkan yardımcısını arayıp sordum.

İsminin yazılmaması kaydıyla konuşan isimle aramızda geçen diyalog özetle şu şekilde oldu:

-Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığıyla ilgili bir ilerleme kaydedildi mi?

-Tabi, tabi…Parti öyle bir kararda. Nihai karar için henüz erken. Ama bu süreci böyle başlattık.

-Değişebilir ama şu anki eğilim o yönde, öyle mi?

-Evet

-Peki, Genel Başkan nasıl bakıyor bu işe?

-Genel Başkan da böyle bakacaktır. (gülüyor) Partinin kararı öyle.

Bu sözler, CHP içinde Kılıçdaroğlu’nun aday olması için bastıran bir ekibin olduğuna işaret ediyor.

Ama yukarıda aktardığım CHP Genel Başkan Yardımcısıyla konuşmamızın işaret ettiği gibi, öyle bir arzu olsa da, verilmiş, daha doğrusu Kılıçdaroğlu tarafından kabul edilmiş bir karar henüz gibi ortada gözükmüyor.

O halde şöyle sorular sormakta bir beis bulunmuyor:

-Kamuoyuna Adayımız Kılıçdaroğlu denerek bir taktikle mi hareket ediliyor?

-Gerçekten öyle bir kararlılık ortaya çıktı mı?

-Yoksa gerçek adayın yıpranması istenmediği için mi böyle davranılıyor?

-Kılıçdaroğlu, kendisi aday olmak istiyor ama ittifak paydaşlarının buna ne diyeceğini henüz kestiremediği için itidalli hareket etmeyi mi yeğliyor?

Bu soruların cevabının netleşmesi için seçim sürecinin biraz daha yaklaşmasını beklemek en doğrusu olacaktır.

Kılıçdaroğlu da zaten kendisini “İşte Cumhurbaşkanımız” diye anons eden kişiye “Hele bir dur bakalım” diyerek bu konuda aceleci bir tutum sergilemeyeceğini ima etmiş oldu.