2010 sonunda Arap Baharı’nın başladığı ülke olan Tunus’ta Cumhurbaşkanı eliyle bir darbe girişimi yaşanıyor.

2019’da bugünkü darbe girişimine muhatap olanlarında desteğini alarak   Cumhurbaşkanı seçilen Kays Said, Meclis'in tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurdu.

Çıkan haberlerde, Birleşik Arap Emirlikleri ve Fransa’nın el altından bu girişime destek olduğu yönünde değerlendirmeler yapılıyor.

Bu olan bitenin bir darbe girişimi olduğu yönünde kimsenin kuşkusu bulunmuyor.
Cumhurbaşkanı Said’in kararından sonra, Meclis'e alınmayan Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi de, TRT Arapça’ya verdiği mülâkatta ‘darbe’ tabirini kullandı:

Halka çağrıda bulunan Gannuşi, Türkiye’de yaşanan 15 Temmuz tecrübesine atıf yaparak, “Darbeyi reddediyoruz ve Meclisin önünde bekliyoruz. Türkiye’den aldığımız ders bize şunu gösteriyor: Darbe gerçekleştirse sokağa çıkmamız lazım” ifadelerini kullandı.

Bazen, kendi iç gündemi nedeniyle başını kaşıyamayacak kadar meşgul olan bir ülkede yaşadığımız için, çoğu kimse, Tunus’ta bu olup bitenleri şaşkınlıkla karşılamış olabilir.
Halbuki, Tunus’ta yaşayan herkes, bu darbe girişiminin ayak seslerini aylardır işitiyorlardı.

MAYIS AYINDA ÇIKAN HABER, DARBE PLANINI BÜTÜN DETAYLARIYLA İFŞA ETMİŞTİ

İki ay kadar önce yani Mayıs ayında, İngiltere Merkezli Middle East Eye sitesinde çıkan bir haber, o günlerde Tunus siyasetini epeyce sarstığı gibi, bugün yaşanacakların da neredeyse birebir habercisi olmuş.
Yani, pek çok örneğinde olduğu gibi, bu sonuncusunda da, darbe girişimi, göz göre göre “geliyorum” demiş.

İki ay önce Sitenin yayınladığı belgelere göre, danışmanları, Cumhurbaşkanı Said’e, evvelsi gün aldığı kararların hemen hemen aynılarını alma yönünde telkin ve tavsiyelerde bulunmuşlar.
Zaten, Cumhurbaşkanının yönetime tek başına el koymasını içeren metnin adı, iki ay önce belgeleri yayınlayan İnternet Sitesi tarafından ‘Darbe planı’ olarak nitelendirilmiş.

Tunus’taki bu durum, yöntem olarak farklılıklar arz etse de, bizde 15 Temmuz öncesi, özellikle Amerikan medyası üzerinden gelen darbe sinyalli beyanatlar ve haberlerle benzerlik taşıyor.

Amerikan medyasında Mart 2016’den itibaren başlayan ‘darbe öngörülü’ haber ve açıklamalar, aynı yılın Mayıs ayında artış göstermiş, Türkiye konulu haberlerde ‘darbe’ ifadeleri açık açık kullanılmıştı.

Mayıs ayında Middle East Eye’de çıkan ve darbeyi ihbar eden bu haberin, Tunus siyasetinde ciddi bir tartışma çıkardığını da, yine o dönemde bu ülke ile ilgili haber ve tartışmalara dönüp bakınca görebiliyorsunuz.

Hatta savcılık konuyla ilgili bir soruşturma bile başlatmış.

Ancak, belli ki, ifşa olması bile bu girişimin önünü kesmeye yetmemiş.