Altındağ dersleri
- GİRİŞ14.08.2021 10:41
- GÜNCELLEME14.08.2021 10:41
Malum, Türk Ceza Kanunu’nun ünlü 216’ncı maddesi, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme suçunu kapsıyor.
Böyle bir suçun göz göre göre nasıl işlenebileceğini, Altındağ’da yaşanan olaylar yeterince fark ettirmiş olmalı.
Türk ve Suriyeli gençlerin kavgaya tutuşması, bu kavganın sonucunda 18 yaşında bir gencin hayatını kaybetmesi, bu cinayetin ardından Altındağ’da yaşayan Suriyelilerin evlerinin, iş yerlerinin ve araçlarının taşlanması, hiçbir kabahati olmayan çocukların başlarından yaralanmaları.
Allah’tan güvenlik güçlerinin etkili müdahalesi sayesinde, olaylar iyice çığırından çıkmadan kontrol altına alınabildi.
Aynı anda pek çok kimsenin zihninde çağrışım yaptığı gibi, 65 yıl önce İstanbul’da yaşanan 6/7 Eylül olaylarına benzeyecek şekilde büyüyüp gitmedi.
Bu saydıklarımız, yani Altındağ’da yaşananlar bir sonuçtu aslında.
Neyin sonucu?
Sosyal medya ve televizyonlarda siyasi ya da ‘kanaat önderi’ sıfatıyla boy gösteren ‘boynu kravatlı’ bir takım adamların yaydıkları nefret dilinin bir sonucu.
Birkaç yıl önce de aynı sıralama ile ilerleyen hadiseler, bir başka korkunç cinayet için ‘iklim’ hazırlamıştı.
Yine sosyal medyada ve televizyonda yapılan ölçüsü kaçmış ‘Suriyeli’ tartışmaları sırasında, Sakarya’da aynı iş yerinde çalışan biri Türk, diğeri Suriyeli iki gençten Türk olanı, Suriyeli ailenin evini basıp hamile karısını ve 10 aylık bebeğini canice katletmişti.
“TÜRKİYE YOLGEÇEN HANI DEĞİLDİR”
Bilindiği üzere bu son tartışmalar, “Afgan göçmenler” bahsi üzerinden köpürtüldü.
Afganistan’da aşağı yukarı 20 yıldır ülkeyi işgal altında tutan ABD’nin Taliban’la anlaşıp, kendileriyle işbirliği yapan Afganlara bile arkasını dönüp bakmadan hızlıca ülkeyi terk etmesi ile tırmanan bir göç dalgası, Türkiye sınırlarını zorlamaya başladı.
İktidarın halktan gizleyerek bilinçli bir şekilde bu göçlere yol verdiği iddiası, yeni bir ‘dezenformasyon’ kampanyası ile hızlıca yayıldı.
ABD ile gizlice anlaşıldığı, Joe Biden’ın isteği üzerine Taliban’dan kaçan Afganların Türkiye’ye kabul edileceği iddiası dolaşıma sokuldu.
Güya bu anlaşma çerçevesinde sınırlar açılmış, isteyen her Afganistanlının Türkiye’ye serbestçe girmesine izin verilmişti.
Hâlbuki bunların hepsinin kocaman bir yalan olduğu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın üç gün önce CNN Türk/Kanal D ortak yayınında söyledikleriyle kesinleşti.
“Herkes şunu bilsin ki Türkiye yolgeçen hanı değildir. Bütün bunları biz ölçüyoruz, biçiyoruz, adımımızı da ona göre atıyoruz” diyen Erdoğan, düzensiz göçlere karşı sergilenen politikayı rakamlar vererek açıkladı.
Cumhurbaşkanının verdiği rakamlara göre, 2020 yılında Türkiye’nin doğu ve güney sınırlarında 2020 yılı içerisinde 505 bin 375 yabancının yasa dışı yollarla ülkeye girişi engellenmiş.
2021’de şimdiye kadar 253 bin 300 civarında insanın Türkiye’ye girişine mani olunduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Yakalanan Afgan düzensiz göçmenlerin önemli bir bölümü yetkili kurumlarımız tarafından tekrar Afganistan’a sınır dışı ediliyor” dedi.
İYİ YÖNETİLEN GÖÇ ZENGİNLİKTİR
Sözün burasında düzensiz, planlanmamış göçle, bilinçli bir politika ile yönetilen göç arasındaki farklara dair birkaç kelâm edelim.
Yönetimi iyi yapılan göçmen politikasının, ülkeler için yük değil, zenginlik olarak geri dönüş sağladığına dair onlarca örnek verilebilir.
Almanya, Suriye’deki savaşın ilk yıllarında 700 binin üzerinde mülteciyi gönüllü olarak ülkeye kabul etmişti.
Bunun birincil sebebi, Almanya ekonomisinin tıpkı 50 yıl önce bu topraklardan oraya giden Türk işçiler gibi, ‘emek yoğun’ işlerde çalışacak göçmenlere ihtiyaç duymasıydı.
Türkiye’de de iktidarın bu zorlu dengeyi korumak için itidalle hareket ettiğine dair pek çok örnek verilebilir.
Suriye’deki savaşın ilk yıllarında uygulanan açık kapı politikası, 2016 yazından itibaren yerinde yerleşim modeline döndü.
Yapılan askeri harekâtlarla, güvenli bölgeler oluşturuldu ve Esed’in katliamlarından kaçan Suriyelilerin Suriye topraklarında güvence altında kalmaları sağlandı.
İmkân oluştuğunda, can ve mal güvenliğinden emin olduklarında Türkiye’ye gelmiş olan Suriyelilerin önemli bir kısmının geri dönmeye hazır olduğu da rakamlar üzerinden anlaşılabiliyor.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Mayıs ayında yaptığı bir açıklamadan alıntı yapalım:
“Yaklaşık 470 bini İdlib’de olmak üzere 1 milyondan fazla Suriyelinin gönüllü, güvenli ve saygın şekilde TSK tarafından güvenliği sağlanan alanlardaki evlerine döndüler.”
Diğer yandan, Esed’le işbirliği yapıp Türkiye’deki sığınmacıları kendisine teslim edeceğiz diyen muhalif siyasiler, bunu rızaya dayalı ve gönüllü olarak yapabileceklerine inanıyorlarsa eğer, kurulu düzenlerini bozarak Türkiye sınırına doğru kaçıp gelen, yıllardır sınırın hemen ilerisinde İdlib sınırları içerisinde çadır kentlerde ve çok zor şartlarda yaşayan bir buçuk milyon Suriyeliye “Evinize dönmek ister misiniz” diye sorabilirler.
Hadi bir an için Bolu Belediye Başkanı gibi düşünelim, Türkiye’deki Suriyeliler rahatlarını bozmak istemiyorlar diyelim.
Peki, İdlib kırsalında bir bez parçasının altında birkaç kış geçiren o bir buçuk milyon Suriyeli, neden evlerine dönemiyor?
Yeni Şafak
Yorumlar11
-
Tamer
4 yıl önce
Şikayet Et
Hep olayların olumlu yönü yazılmış. İstanbul’da her yerde gruplar halinde gezenler, dilenen gençler çocuklar var. Almanya örneğinde onların nüfusu yaşlı ihtiyaçları var biz daha kendi gençlerimize yeterince imkanlar sağlamış durumda değiliz. Bu gelen ve hızla çoğalan nüfusu yeterince eğitim ve iş imkanı sağlayamazsak bunlar başkalarının kontrolüne açık olacak mafya, terör bir sürü sıkıntılı durum. Türk milletinin ferasetine güveniyorsak sorun halka bu durumdan memnunmu. İbb seçimide bu şekilde kaybedildi. Halk ne diyor yerine medya ne diyor, şak şakçı parti yöneticileri ne diyor bunlar dinlendi. Dost acı söyledi uyardı, dostu düşman ilan ettiler.
Beğen
Cevapla
Toplam 11 beğeni
-
Derviş
4 yıl önce
Şikayet Et
Ankarada bir tane yerli dilençi kalmadı hep suriyeli. Ama benim merak ettiğim bu yerli dilençiler bu kadar rantı bırakıp" biz yeterince yedik birazda garibanlar yesin" mi dedi yoksa tüm yerli dilençiler suriyeli kılığına girip dilenmeye mi başladıkılığına girip
Beğen
Toplam 1 beğeni
-
mehmet
4 yıl önce
Şikayet Et
Almanya nın işciye ihtiyacı var bizim işe ihtiyacımız var Almanya yada başka Devletlerin Bizim Kadar Terör derdi yok bunu savunmayın.
Beğen
Cevapla
Toplam 7 beğeni
-
izzet
4 yıl önce
Şikayet Et
Sayın Mehmet bey kardeşim bu ülke kimsenin babasının malı değil bunu bilesiniz .kimse Türk milleti adına milyonlarca göçmeni bu ülkeye doldurma hak ve yetkisine sahip değildir .resmi rakamların çok çok üzerinde hem Suriyeli hemde 28 ülkeden göçmen var .sizin gibi düşünenlerin yüzünden bu ülke bu gün her ülkeden 15 milyon göçmenin istilası altında .ülkemizin geleceği yeni etnik çatışmalara açık hale getirildi .yarın 20 milyon Suriyeli ayrı bir eğitim dili istemez'mi? özerklik vs vs yani bu kadarına nasıl öngöremiyorsunuz şaşırıyorum .biz ülkemizde göçmen istemiyoruz .onların tamamı öyle yada böyle gidecek kardeşim .
Beğen
Cevapla
Toplam 9 beğeni
-
Zafer
4 yıl önce
Şikayet Et
Afganlılar hızlı bir eğitimden sonra Türk Ordusunda asker olamalıdır. Asker olup ta Türkiye için savaşan Afganlılara vatandaşlık verilsin ,gerisi yallah kapı dışarı. Amerika aynısını Güney amerikalı göçmenlere yapıyor. Yok öyle bedava, adam askeri elbisesiyle kaçıp Türkiyeye geliyor. Türkiye yol geçen hanı mı ,Her şeyin bir bedeli var. Ödesinler o bedeli.
Beğen
Cevapla
Toplam 5 beğeni
-
Bendeniz
4 yıl önce
Şikayet Et
Silahlı afgan seni daha iyi satışa getirsin. Bunların silahla bir faydası olsa kendi ülkesine faydası olurdu. Savaş kaçkını ödlekler topluluğu bunlar
Beğen
Toplam 1 beğeni
-
Guvenilemez
4 yıl önce
Şikayet Et
Multeci kim olursa olsun silahlandirilip askere alinmaz guvenilemez
Beğen
-
Kalkan
4 yıl önce
Şikayet Et
Neyin nesi olduğunu bilmeden neden asker yapalim
Beğen
Toplam 1 beğeni
-
2023 Seçimleri
4 yıl önce
Şikayet Et
Arkadaşlar 2023 seçimleri çok önemli. Tehlike çok büyük. Seçim zamanı gelmeden içeride kaos çıkarmak isteyenler var çünkü Doğu Akdeniz'de, Suriye'de, Kuzey Irak'ta, Libya'da, Somali'de, Katar'da, Balkanlar'da ve Kafkasya'da hakimiyet kuran bir Türkiye var, Türkiye özellikle 2016 yılından beri Siyonist-Vatikan ittifakının planlarına büyük darbeler vurdu, vurmaya devam ediyor, işte Türk devletine yapılan iç ve dış operasyonların özeti bu. Herkes Sabır Meşhurun "10 Aralık Hareketi" adlı videosunu izleyip etrafına yaysın, o videoda her şeyin özeti var. Kuru slogan atmakla olmuyor arkadaşlar icraat lazım, tek yapmamız gereken 2-3 tıklama, ortamı Bizans artıklarına bırakmayalım.
Beğen
Cevapla
Toplam 14 beğeni
-
osman
4 yıl önce
Şikayet Et
sahile inebiliyor musun cocugunla. şu afgan mı nedir iranın gönderdiklerini bu ülkeden hemen göndermek lazım. vatikandan bana ne. müslüman adamın vatikanla işi yok.
Beğen
Toplam 1 beğeni
-
Hasan
4 yıl önce
Şikayet Et
Bu göçmen politikasıyla 2023 tam bir hayal. Vatandaş hiç memnun değil. Bedava eleman çalıştıran arsız iş adamları hariç Onlarda ne devlete ne de Türk vatandaşına kuruş vermez,karına bakar cebini doldurur. Yani seçimde Reis yalnız.
Beğen
Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle