Ankara’da görevli 10 ülkenin büyükelçilerinin 18 Ekim’de Osman Kavala ile ilgili yayınladıkları bildiri, Ankara’nın büyük tepkisini çekmiş, bildiri, kısa süre içerisinde büyük bir gerilime yol açmıştı.

Kriz, büyükelçilerin Viyana Sözleşmesi’nin 41’inci maddesinde yer alan ülkelerin içişlerine karışmama ilkesine riayet gösterdiklerini belirtip geri atması ve Ankara’nın bu adımı olumlu karşılamasıyla aşıldı.

Peki, kriz nasıl aşıldı?

Perde arkasında neler oldu?

Nasıl bir trafik yürütüldü?

-Haber 7’nin kaynaklardan aldığı bilgilere göre, krizin aşılması için cumhurbaşkanlığı ve dışişleri Bakanlığı yetkilileri, koordineli bir şekilde muhataplarıyla yoğun bir diplomasi
trafiği yürüttü.  

-Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Pazar günü ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield’le bütün gün boyunca süren uzun görüşmeler yaptı. ABD Büyükelçisi’nin de bu müzakereler sırasında krizin daha fazla büyümemesi için makul bir tutumla hareket ettiği ve bu yönde çaba harcadığı değerlendiriliyor.

-Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde yürütülen görüşmeler yazılı metin üzerinden yapıldı.

-Bu metinler gün boyunca karşılıklı teklifler halinde gitti, geldi ve nihayetinde Ankara’nın büyük önem verdiği Türkiye’nin içişlerine karışmama ilkesine yapılan atıfla büyükelçiler böyle bir niyetlerinin olmadığını zımnen vurgulayıp ‘geri adım’ atmış oldular.  

-Kaynaklar, varılan uzlaşmayla ilgili olarak karşılıklı anlayış, saygı ve çıkarların esas alındığı bir zeminde Türkiye’nin hukuku ve onurunun korunduğu değerlendirmesini yapıyor. Krizin çözüme kavuşmasıyla büyükelçilerin temsil ettikleri ülkelerin Türkiye ile ilişkilerinin yıpranmasının önüne geçildiği, makul bir yöntemle krize çözüm bulunduğu ifade ediliyor.