Ankara için ufukta yeni bir ‘stratejik hedef’ belirdi

.

  • GİRİŞ10.11.2021 10:56
  • GÜNCELLEME10.11.2021 12:11

Edinburgh/İskoçya

Nedir bu hedef? İskoçya yolunda Bakan Murat Kurum’dan dinledik.

İskoçya’ya Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katılımı beklenen İklim Zirvesi’ni izlemek üzere ay başında gelecektik.

Malum, İskoç makamları Türkiye’nin güvenlik protokolüyle ilgili taleplerini yokuşa sürünce bu gezi iptal olmuş, 31 Ekim’de Erdoğan’ı taşıyan uçağın yönü, Roma’dan Glasgow yerine İstanbul’a dönmüştü.

İskoçya gezisini çoktan aklımızdan çıkarmışken, aradan bir hafta geçtikten sonra yeni bir davet aldık.

Bu defa Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un davetiyle, kendisinin bakanlar düzeyindeki toplantılara katılımını izlemek üzere İskoçya’nın başkenti Edinburgh’a geldik.

Ankara’dayken uzaktan uzağa izlediğim iklim değişikliği konulu liderler zirvesinden bazı fotoğraflar basına yansımıştı.

Joe Biden’ın, Boris Johnson’un uyuyakaldığını gösteren bu fotoğrafları şu an için ‘tatsız enstantaneler’ olarak yorumlamak mümkün olabilir.

Ancak, böyle giderse, birkaç kuşak sonra bu liderlerin çocukları ya da torunları bu fotoğrafları, hiç kuşkunuz olmasın, ‘utanç fotoğrafları’ olarak hatırlayacaklardır.

Niçin böyle diyoruz?

Umursandığı görüntüde kaldığı o fotoğraflardan belli olan iklim değişikliği meselesi, önümüzdeki yıllar içerisinde çok ciddi bir kriz olarak dünyanın önüne gelmiş olacak.

Hatta sel felaketlerinin, yangınların vs. miktar ve yıkıcılığına/yakıcılığına bakılırsa, şimdiden alarm verici bir durumla karşı karşıya olduğumuz ortada.

Meslektaşlarımız Vahap Munyar ve Nazlı Çelik ile birlikte Bakan Murat Kurum’la 4,5 saatlik Edinburgh yolunda uzun bir sohbet yaptık.

Malum, Ekim ayında Meclis açılır açılmaz yapılan ilk işlerden biri Paris anlaşmasının bütün partilerin evet oyuyla kabul edilmesi olmuştu.

Hemen ardından da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ‘İklim Değişikliği’ ifadesi eklendi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak üç yılı aşkın süredir kelimenin tam anlamıyla gece gündüz demeden koşturan, kentsel dönüşüm vb. zor işler için elini taşın altına koyan, ülkenin yaşadığı felaketler sonrası yaraların sarılması için, haftalarca, aylarca afet bölgelerinde kalan Kurum, yönettiği bakanlığın ismine yeni eklenen ‘İklim Değişikliği’ bahsine de iyi çalışmış.

Bu cümleden sonra, uçakta kendisiyle yaptığımız uzun sohbetten bazı notları paylaşayım:

Aslına bakarsanız iklim değişikliği bahsinde iki türlü ‘odaklanmadan’ söz edilebilir.

Meselenin bir ayağında felaket boyutları giderek daha hissedilir hale gelen küresel ısınma ile mücadele var.

Diğer ayağında ise, bu mücadele sırasında ortaya çıkacak fırsatları değerlendirerek dünyanın yeni rotası olan ‘yeşil kalkınma’ trenine binip hızlıca yol almak var.

Bakan Kurum’un meselenin birinci, yani ‘Tehdit’ boyutuyla ilgili anlattıklarından birkaç not aktaralım:

- Dünya genelinde iklim değişikliğine bağlı afetlerin oranı yüzde 91’lere ulaşmış durumda. Grönland’a yağmur, çöle kar yağıyor. Dünya genelinde sanayi devriminden bu yana en sıcak dönem 2015-2020 arasındaki dönemde ölçüldü.

- Dünya şimdiden 1,1 derece ısınmış durumda. Paris Anlaşması bu ısınmayı 1,5 derecede tutmayı hedefliyor. Türkiye Akdeniz havzasında olduğu için küresel ısınmadan en fazla etkilenecek ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye’deki ısınma dünya ortalamasının iki katına yakın.

- Küresel ısınmaya yol açan karbon emisyonuna Türkiye’nin etkisi yüzde 1. Hedefimiz 2053 yılına kadar bu emisyonu sıfırlamak.

Peki, bu mücadele çerçevesinde neler yapılacak? Ne tür hedefler belirlenmiş durumda?

Bakan Kurum’un verdiği bilgiye göre Paris Anlaşması kapsamında Türkiye’ye 3 milyar 157 milyon dolar tutarında finans kaynağı sağlanmış.

Gerisini kendisinin verdiği bilgiler üzerinden aktaralım:

- 3 sene içinde harcamak üzere bu mutabakatı sağladık. Yeşil kalkınma için, yeşil üretim için bu kaynağı kullanacağız.

- Dünya, 90’larda teknoloji devrimi yaşadı, biz yeterince yakalayamadık. Şimdi yeşil kalkınma dönemi başlıyor. Yeni bir teknoloji çıkacak. Yeşil kalkınma dönemine giriyoruz.

- Bu dönemde ‘maruz kalan’ değil, yön veren, etki eden bir ülke olmalıyız. Bu fırsatı iyi değerlendirmemiz gerekiyor.

- Enerji, tarım, ulaşım, sanayii, ormanlaştırma, çevre alanında faaliyette bulunanların hepsi için projeler hazırlanıp bu paralar bu projeler için harcanacak. Yeni istihdam alanları oluşacak.

- Bazı avantajlarımız var. Yenilenebilir enerjide kurulu gücümüz yüzde 53’ler seviyesinde. Avrupa’da 5’inci, dünyada 12’inci sıradayız.

Bu sözlerin üzerine şu kadarını da ben ekleyeyim:

Bu konular için daha fazla kamuoyu duyarlılığına ihtiyaç var. Daha fazla söz söylemek, neler yapılması hususunda daha fazla farkındalık oluşturmak gerekiyor.

Değilse gelecek nesillere çok kötü bir dünya bırakmış olacağız.

Yeni Şafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat