CHP ile İYİ Parti, ittifak içinde birbiriyle rekabet halinde olan, birbirlerinin tabanında ‘gözü olan’ bu nedenle de didişmeleri zaman zaman açık alana taşan iki parti.

Bu gerçeğin farkında olmadığınız takdirde, son günlerde yaşananların arka planını anlamak çok kola olmaz.

İYİ Parti içinde siyaset yapan, Genel Başkan Meral Akşener’in yakın kurmaylarıyla konuştuğumuzda bunu bazen açık açık dillendirdiklerine de şahitlik ediyoruz.

Örneğin;

“Bizim, CHP’yi geçerek anamuhalefet partisi olmak gibi bir hedefimiz ve potansiyelimiz var” diye konuşuyorlar.

“Sağdan CHP’ye kolay kolay oy gitmez ama bize her yerden gelebilir” diyorlar.

Daha yakın bir zaman önce Genel Başkan Akşener’in, CHP’nin HDP ile yakınlaşmasından ve Atatürkçü çizgiden uzaklaşmasından rahatsız olan ulusalcı/Kemalist çizgideki seçmenine talip olma adına, CHP’nin tek parti dönemine ait söylemlerine yöneldiğini bile gördük.

Durumu biraz daha anlaşılabilir hale getirmek için şöyle bir örnek vereyim:

CHP’li olup da ikinci tercihi İYİ Parti olan, İYİ Partili olup da ikinci tercihi CHP olan yüzde 37/38 civarı bir oy kitlesi var.

2018’de Muharrem İnce ile Meral Akşener’i aldıkları oyun toplamına bakarsanız bunu görürsünüz.

İYİ Parti CHP’yi geçip ikinci parti olma iddiasını biraz da bu gerçeği yaslanarak sürdürüyor.

Peki bu durum neye mi yol açıyor?

İşte son günlerde gördüğümüz türden ittifak içinde didişme haline yol açıyor.

İYİ PARTİ AÇISINDAN MESELE GERÇEKTEN HDP’Lİ BAKAN MESELESİ MİYDİ?

Malum, geçen hafta, güncel sıfatı sadece CHP İstanbul Milletvekili olan Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verebiliriz” sözleri İYİ Parti tarafından ciddi şekilde mesele edildi.

Parti içinden “Onlar konuşmuşsa mutlaka Akşener’in bilgi ve talimatıyla konuşmuşlardır” dedirtecek türden, Gürsel Tekin’e de “Ne oluyor yahu” şaşkınlığı yaşatacak türden organize ve eş zamanlı açıklamalar geldi.

Ağır laflar kullanıldı.

Mesela, İzmir milletvekili Musavat Dervişoğlu, "İYİ Parti'yi ve onun ilkelerini anlamayanlara karşı ders vermek gerekirse, geri durmayacağımız unutulmamalıdır. Herkes haddini ve hududunu bilmelidir." şeklinde bir paylaşım yaptı.

Akşener ise, bütün bu tepkilerin kendi bilgisi dahilinde geliştiğini izhar edercesine, “Sayın Gürsel Tekin çok tecrübeli kilit taşlarından birisidir. Böyle bir cümle kurduğuna göre, kanaat belirttiğine göre partisinin görüşlerini iletiyor demektir.” Dedi.

İBB’YE ZİYARET, KILIÇDAROĞLU’NA GÖNDERME

Bu sözlü dalaşmaların hepsinden daha dikkat çekici olan gelişme ise,

Akşener’in İBB’ye, Ekrem İmamoğlu’na yaptığı ziyaret oldu.

Bu tartışmaların hemen üstüne, yapılan bu ziyaretin ve kırmızı halılarla karşılanma halinin siyasi okuması çok netti:

Son haftalarda “Adaylık benim hakkım ve bundan vazgeçmeyeceğim” diye diye ilerleyen Kılıçdaroğlu’na, “Hayır, bu iş o kadar da kolay olmayacak” şeklinde verilen bir cevaptı bu.

Kılıçdaroğlu, Akşener’in ifadesiyle ‘ita amiri’ durumunda olmasına rağmen, İmamoğlu’ndan duymak istediği sözleri bir türlü duyabilmiş değil.

“Ben aday olmayacağım” şeklinde kısa ve net bir açıklama bu.

Ama İmamoğlu bunu yapmıyor.

İmamoğlu, partisinin genel başkanı 8 kere tekrar etmesine rağmen, duymak istediği cümleleri kurmaktan uzak duruyor

Uzak duruyor, çünkü kendisi de adaylıktan vazgeçmiş değil.

Adaylıktan vazgeçmediğini, İYİ Parti liderini kırmızı halılarla karşılayarak gösterdi.

KILIÇDAROĞLU KAZANACAK ADAY MI SORUSUNA YUVARLAK CEVAPLAR

Birkaç gün önce FOX Tv’de İlker Karagöz’ün programına katılan İYİ Parti lideri Akşener, “Kriterlerinize göre Kılıçdaroğlu kazanacak aday mıdır” sorusuna muhatap oldu.

Akşener, “Bu şimdi çok iyi bir soru olmadı” diye rahatsızlığını belli ettikten sonra ortaya karışık denebilecek türden şöyle şeyler söyledi:

“Ben henüz bilmiyorum. Samimiyetle söylüyorum, gerçekten bilmiyorum. Cumhurbaşkanlığı çok önemli bir makam, herkes hazır, ben hariç. Bunu doğru, düzgün, dürüst konuşacağız, paylaşacağız. Kemal Bey ile ise Kemal Bey'le, başka birisiyleyse başka biriyle olmak durumunda.”

İşin özü, İYİ Partililer, ‘kazanacak aday’ kriteri ile Kılıçdaroğlu’nun ortak aday olmasına soğuk baktıklarını dile getirmiş oluyorlar.

İttifak halinde oldukları için bunu açıktan söyleyemiyorlar.

Öyle olunca ne oluyor?

HDP’li bakan tartışmasında olduğu gibi, adaylık meselesindeki itirazlarını ve CHP’yi birinci rakip olarak gören duygu ve düşüncelerini, başka meseleler üzerinden çıngar çıkartarak dışa vuruyorlar.