İstiklal'de terör saldırısı: Zamanlamanın düşündürdükleri

  • GİRİŞ15.11.2022 08:18
  • GÜNCELLEME16.11.2022 09:37

New York Times Gazetesi, Türkiye’ye garezi varmış gibi bir haber yaptı.

“Her yıl dünyanın dört bir tarafından Türkiye’yi ziyaret eden on milyonlarca turistin çoğu, Pazar günkü bombalamanın gerçekleştiği bölgede vakit geçiriyor” diye.

Türkiye’ye gelmiş olan, gelme niyeti olan yabancı turistlere, “Artık gitmeyin” demek için bundan daha özenle seçilmiş bir cümle kurulabilir miydi acaba?

Haberi, böylesi bir sansasyon diliyle yapanlar, gazetecilik faaliyetinin arkasına sığınmak isteyebilirler.

Ancak, maddi veriler anlamında da ortada büyük bir sorun var.

-Doğru, İstiklal Caddesi İstanbul’un kalbinde yer alıyor.

-Doğru, İstanbul’a gelen turistlerin rağbet gösterdiği bir bölge orası.

Ancak, bu böyle diye Türkiye’ye gelen her yabancının, on milyonlarca turistin seyahat programına illa ki İstiklal Caddesi’ni eklediğini söylemek, abartı ötesi bir ifadedir.

Kötü niyetli bir yaklaşımdır bu.

Teröre karşı dayanışma ruhuna aykırı bir haldir bu.

Dayanışma deyince aklıma geldi.

2005 yılında terör Londra’yı vurduğunda Downing Street 10’da dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair’e, iki yıl önce (2003’teki saldırıları kast ederek) İstanbul’daki terör saldırıları sonrası İngiliz vatandaşlarına Türkiye’ye gitmeyin uyarısı yapılmasını, yine aynı kapsamda İstanbul güvenli değil denerek Beşiktaş’ın Chelsea ile yapacağı maçın Almanya’ya alınmasını hatırlatmış, sonrasında da sormuştum.

“Şimdi terör Londra’yı vurdu. Geriye dönüp baktığınızda o yaklaşımınızın adil bir yaklaşım olduğunu düşünüyor musunuz” diye.

Uykusuzluktan gözleri kan çanağına dönmüş olan Blair, bu hatırlatma üzerine, biraz da o mahcubiyetini belli edecek şekilde, “Sorunuzdan etkilendim” diye başlayıp, “Haklısınız, dayanışma içinde olmalıyız” şeklinde bir cevap vermişti.

 ZAMANLAMA YİNE MANİDAR!

İstiklal’deki terör saldırısına geri dönelim.

3 aileden 6 kayıp…

Ne büyük acı…

Televizyonlarda fotoğraf karelerinde kalan gülümseyişlerini görünce insanın yüreği parçalanıyor.

Dün, yabancı basına hızlıca göz attığımda, bu alçak saldırıyı PKK’ya mal etmemeye dönük özel bir çaba içinde olanları fark ettim.

Neymiş?

PKK saldırılarında sivillerin öldüğü de oluyormuş ama bu örgüt, özellikle sivilleri hedef almıyormuş.

Tam da sadece sivilleri hedef alan kaç tane kanlı eylemi var halbuki bu terör örgütünün.

Demek ki bu söylemi ‘yiyecek’ müşterileri de var hazırda.

Tecrübelerimiz, bu türden terör saldırıları olduğunda, zamanlamasına özellikle dikkat kesilmemiz gereğini ortaya koyuyor.

Peki, bu son saldırının zamanlamasıyla ilgili olarak “zamanlaması manidar” dememizi gerektirecek bir husus olabilir mi?

Saldırının etkisinin daha fazla olması, daha fazla can kaybı olması için Pazar gününün özel olarak seçildiği düşünülebilir.

Ancak, ‘zamanlama’ anlamında daha dikkat çekici bir husus daha var.

Geçmişte, ülkeyi yönetenlerin uluslararası önemli toplantılar için yurt dışında bulunduğu, ABD ziyaretinde bulunduğu sıralarda, ya da, ABD yönetimiyle görüşme anlarına denk getirildiği intibaı veren birden fazla terör saldırısı örneği var.

Bu dikkat çekici husus, haberlere bile konu olmuştu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Obama ile yaptığı her görüşme öncesinde ‘zaman ayarlı’ terör saldırıları olduğuna dair haberleri kast ediyorum.

Arşive baktığınızda, bu hususa ilişkin bir ‘kronoloji’ bile bulabilirsiniz.

Erdoğan, Obama ile ne zaman görüşse bir terör saldırısı oluyor şeklinde yayınlanmış olan haberlerden söz ediyorum.

Peki, zamanlama bakımından bu saldırıya burasından bakabileceğimiz, hüküm verme anlamında olmasa bile dikkat çekme anlamında bu türden bir gelişme oldu mu?

Evet oldu.

Saldırının, Cumhurbaşkanının Endonezya’nın Bali kentinde yapılacak olan G-20 zirvesi için İstanbul’dan hareketinden birkaç saat öncesine denk gelmiş olmasını özellikle hatırlatmak ve altını çizmek isterim.

Tekrar edeyim, bunu bir hüküm cümlesi olarak kurabileceğim verilere sahip değilim.

Ancak, yine ‘zamanlaması manidar’ diyebileceğimiz bir bilgi bu.

En azından geçmişte haberleri yapılmış olan o dikkat çekici ‘kronolojiye’ bu veriyi de eklemek mümkün.

Türkiye’nin son zamanlarda turizmdeki atakları kadar dış politikadaki becerileri de dikkat çekici değil mi?

Dolayısıyla terör üzerinden verilen mesajla her ikisini birden baltalama çabasından söz edilemez mi?

Pekala edilebilir.

Edilebilir ama böyle durumlar, böyle yöntemlere başvuranların nasıl bir acziyet ve sıkışmışlık içerisinde olduğuna dair de fikir veriyor olabilir.

Hiçbir işe yaramayacak, sadece faillere ve arkasındakilere dönük nefreti artıracak türden girişimler bunlar.

İstiklal’deki terör saldırısı sonrası Erdoğan başta olmak üzere ilgili/yetkili isimlerin verdikleri, “Yolumuzdan dönmeyiz” mesajları bunun bir kanıtı olarak görülmeli.

Yorumlar27

  • Md1983 1 yıl önce Şikayet Et
    Ben İsveç e diz çöktürdüğümüz için yapıldığını düşünüyorum
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • bilal 1 yıl önce Şikayet Et
    abd açıkça pyd'yi destekleyen bir ülke ve gazetelerinin de türkiye'yi kötülemesi kadar normal bir şey yok. muhtemelen saldırıyı da abd yaptırmıştır.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Barış 1 yıl önce Şikayet Et
    Artık sözün bittiği yerdeyiz. Derhal kim Dost ve kim düşman ayırılsın .. ve gereken cevap sözle kalmasın. Ey Türk milleti, halen anlamadınızmı?? Artık birlik ve beraberlik zamanı..
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • ahmet 1 yıl önce Şikayet Et
    eee nasılsa her yalanı alacak bi ahmaklar kitlesi var .bombayı erdoğan koydu deseler bile inanır o ahmaklar topluluğu
    Cevapla Toplam 9 beğeni
  • Kaan 1 yıl önce Şikayet Et
    Gerek ekonomide gerek dışta pek çok veriler iyiye gidişi gösteriyordu ve içten içe bir olumsuzluk yaşanabilir diye düşünüyordum maalesef tarih tekerrür ediyor
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat