Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Samsun’da yaptığı konuşmada, “2023’te milletimizden kendi adımıza son defa istediğimiz destekle, Türkiye Yüzyılı’nın ilk kısmını inşa edip bayrağı gençlere devredeceğiz” dedi.

Bir hayli dikkat çekici bir açıklama oldu bu.

Gelen tepkilere bakıldığında, Erdoğan’ın bu sözlerinin muhalefet cephesinde bir “afallamaya” yol açtığı görülüyor.

Ne diyeceğini, neresinden tutarak cevap verilebileceğini bilememenin getirdiği bir afallama hali…

Gerçi hızlıca arşivleri karıştırıp, Erdoğan’ın 2011’de üç dönem kuralı gereği son kez milletvekili adayı olacağı yönündeki sözlerini çarpıtıp, “daha önce de söyledi ama yapmadı” diye cevap yetiştirmeye çalışanlar olmadı değil.

Ama çoğunluk görmezden gelmeyi, sessiz kalmayı tercih etti.

Muhalefete yakın medyanın tutumuna bakıldığında özellikle bu sessizlik kendisini çok fazla belli etti.

Peki, bu sessizliğin başka başka gerekçeleri neler olabilir?

Şu olabilir mesela:

‘Tek adam’ ve ‘diktatör’ kalıbına uygun düşmeyen bir çıkış oldu bu.

Öyle ya, diktatör dediğiniz kişinin, üstelik açık ve serbest bir ortamda yapılacak bir seçim için, milletten son kez yetki istemesi, nerede görülmüş!

ERDOĞAN’IN O SÖZLERİ, KARARSIZ SEÇMENİ ETKİLEYEBİLİR

Cumhurbaşkanı’nın Samsun’daki sözlerinin AK Parti cephesindeki değerlendirmesi de önem taşıyor.

Nitekim, böyle bir hamle gündeme geldiğinde, olumsuz yönde görüş beyan edenler de olmuş.

“Erdoğan'sız Türkiye” hayalini güdenlerin değirmenine su taşımış olur muyuz endişesi ile birlikte düşünmek lazım bunu.

Rast gele, spontane şekilde yapılmış bir açıklama değil tabi Erdoğan’ın o açıklaması.

Bir arka planı da var:

Parti’nin seçim kampanyasını yürüten ekipte yer alan bir isim, Erdoğan’ın ‘son defa’ açıklamasının nasıl bir anlam taşıdığını izah ederken, şöyle bir değerlendirme yaptı:

“Buradaki sır, Gençlere bu bayrağı devredeceğiz artık vurgusu. Gençler, bu yeni yüzyılı onlar inşa edecekler. Biz yol gösterici olarak altyapısını kuruyoruz. Onlara devredeceğiz bu bayrağı.”

AK Parti’nin 2023 seçimleriyle ilgili en önemli hedeflerinden birisi şu:

Aradan geçen 20 yıl içerisinde bir defa da olsa, AK Parti için, Erdoğan için oy vermişliği olanlara ulaşmak, onların kalplerine, vicdanlarına seslenmek.

Yapılan araştırmalarda bir defa da olsa, bu şekilde oy vermiş olanların oranı, yüzde 68 olarak tespit edilmişti.

Türkiye Yüzyılı programında kullanılan dil de, bu geniş kitleye ulaşma, hitap etme arayışı hemen kendisini belli etmişti.

İYİ Parti’ye yapılan “Sizin orada işiniz yok, buraya buyurun” çağrısının arka planında da aynı hedef var.

İYİ Parti’nin tavanından olmasa da, tabanda bunun kısmen de olsa, bir etki ürettiği görüldü.

“ERDOĞAN’LA BİR DÖNEM DAHA” SÖYLEMİNİN SAHADA ÖNEMLİ BİR KARŞILIĞI VAR

Erdoğan’ın Samsun’daki hamlesinin, yine bu kitleye hitabeden bir mesaj taşıdığı açık.

Bir şekilde, kızarak, fikir değiştirerek adres değiştirenlerin, yahut ‘arafta duranların’ kalplerine ve vicdanlarına hitap eden bir tarafı bulunuyor o sözlerin.

Savunma Sanayiindeki dev adımların devamının gelmesi, Yerli ve Milli çizgide ilerleyen güvenlik ve dış politika perspektifi, enerjide küresel liderlik gerektiren büyük hamlelerin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi gibi gerekçelerle, “Erdoğan’la bir dönem daha” söyleminin geniş kesimlerde ciddi etki ürettiği saha analizlerinde görülebiliyor.

Ve bu söylem, tam da böyle bir duyguya dokunuyor.

“AK PARTİ’NİN EN BÜYÜK GÜCÜ, “ÜLKEYİ İYİ YÖNETİYORLAR” DUYGUSU”

AK Parti’nin seçim kampanyasını yürüten çevrelerden aldığım şöyle bir nabız daha var:

Deniyor ki:

“Oy verme davranışını AK Parti lehine en fazla belirleyen duygu, “Ülkeyi iyi yönetiyorlar” duygusu. Bu adamlar ülkeyi iyi yönetiyor, emin ellerdeyiz duygusu…”

Nitekim, bu duygu zarar gördüğü zaman, oylarda da gerileme yaşanıyor.

2022’nin ilk yarısında bu duygunun sallantıya girmesi, AK Parti’nin oylarının yüzde 30 bandının altına kadar gerilemesine sebebiyet vermişti.

Söylem olarak Türkiye Yüzyılı söyleminin ruhuna uygun bir zeminde, kuşatıcı, kucaklayıcı, rahatlatıcı bir dille ilerlemek. 

Bir tarafıyla da, ‘icraat rüzgarıyla’ o söylemin arkasını doldurmak.

Bu zemin, AK Parti’de, seçim kampanyasının ana dinamiğini teşkil edecek gibi duruyor.