Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Türkiye-Fransa ilişkilerinin ele alındığı bir panel düzenledi.

Panelin katılımcıları arasında Fransız büyükelçiliğinden yetkililer, gazeteciler ve diğer Fransız diplomatlar da vardı.

Panelde konuşan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, muhataplarının yüzüne karşı, hem Fransa’nın terör örgütlerine verdiği desteğin sonuçlarını, hem de yabancı düşmanlığının yaygınlaşmasının sonuçlarını anlattı.

Ve şöyle bir çağrıda bulundu:

“Türkiye tüm NATO müttefiklerinden olduğu gibi Fransa’dan da terör örgütü PKK’nın ve uzantılarının ülkesindeki tüm faaliyetlerine son vermesini istemektedir.”

Altun aynı konuşmasında, Avrupa İslam karşıtlığı Raporu’na göre, Fransa’da İslam karşıtlığı ve Müslümanlara yönelik sistematik ayrımcılık noktasında olumsuz gelişmelerin cereyan ettiğini üzüntüyle gördüklerini dile getirdi.

ERDOĞAN VE EKİBİNİN BATIYA İLETTİĞİ “BİR GÜN SİZİN DE CANINIZ YANABİLİR” MESAJININ ÖNEMİ

Bu türden uyarıların Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve yakın kurmayları tarafından hem de uzunca bir süreden beri bıkmadan, usanmadan kararlı bir şekilde, özellikle de Amerikan ve Avrupalı muhataplara her platformda iletildiği bilinen bir gerçek.

Uluslararası platformlarda liderlere iletilen yazılı metinlerle, izletilen görsel videolarla, bir yandan Türkiye’nin terörle mücadelede sergilediği haklı mücadele anlatıldı, öbür yandan “Bir gün sizin canınız da yanabilir” uyarısı yapıldı.

Muhatapların bu çağrıya ne ölçüde kulak verdiği ayrı bir tartışma konusu tabi.

Amerikalılar bir dönem, “PKK ile YPG ayrı ayrı örgütler, aralarında hiçbir ilişki yok” diye zekamızla alay edecek bir seviyeye taşımamışlar mıydı bu aymazlığı?

Ama işte bu uyarıların boşuna yapılmadığını gösteren örneklerle onlar da yüzleşmeye başlamış durumda.

PARİS İÇİN ÇİFTE YÜZLEŞME VAKTİ…

İletişim Başkanı Altun’un bu uyarıları yapmasından bir gün sonra, Paris’ten günlerdir Fransa’nın bir numaralı gündem konusu olan saldırı(lar)ın haberleri geldi.

Perşembe günü, Paris'in 10'uncu bölgesindeki Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi'ne silahlı saldırı gerçekleşti. Saldırıda 3 kişi ölürken 5 kişi de yaralandı.

Bu saldırının hemen ardından PKK’nın propaganda ve dezenformasyon merkezi hemen harekete geçip bu saldırıyı, Türkiye’nin üzerine yıkmaya çalıştı.

Halbuki, Paris Başsavcılığı’nın saldırganın kimliğiyle ilgili verdiği bilgiler, olayın arka planına dair net veriler içeriyordu.

Bütün veriler, saldırganın 69 yaşında, daha önce de bir göçmen kampına kılıçla dalan, bu son saldırıdan aylar önce cezaevinden şartlı olarak salıverilmiş bir ırkçı olduğuna işaret ediyordu.

Devamında da PKK’lıların Paris sokaklarını ateşe verdikleri vandalizm görüntüleri ve saldırganlığın bir başka türlüsü ile yüzleşmek zorunda kaldı Fransızlar.

İki taraflı olarak yüzleşme durumu diyebiliriz buna.

Hem yabancı düşmanlığı, hem de sırtı sıvazlanan PKK terörünün kendi topraklarında yol açtığı şiddet görüntüleri…

Fransız makamları bu yüzleşmeden ne tür sonuçlar çıkarabilir, ümitvar olmak mümkün mü?

Çok mümkün görünmüyor.

Ama hiç olmazsa, Fransız kamuoyunun, Paris sakinlerinin, ortaya çıkan bu çifte saldırganlık görüntülerinden duydukları rahatsızlık, hissettikleri güvensizlik duygusu, önemsenmeyecek bir şey değil.

En azından bizim bu taraf için, “Biz size kaç kere söyledik” deme hakkı bir kere daha kendini belli etmiş oldu.

FRANSIZLARA LAFARGE HATIRLATMASI…

Yazının sonunu tam da bu bağlama oturacak şekilde, İletişim Başkanı Altun’un Çarşamba günkü konuşmasından bir bölümü aktararak getirelim:

“Fransız çimento şirketi Lafarge’ın Suriye’de DEAŞ dahil, terör örgütlerine destek sağladığının ortaya çıkması, küresel terörizmle mücadele açısından kara bir leke olarak kalacaktır. Batı’daki Türkiye düşmanı lobilerin ya da PKK/YPG ve FETÖ gibi terör örgütlerinin uzantılarının dezenformasyon kampanyaları da iki ülke ilişkilerinin yanı sıra Fransa’ya da zarar verme potansiyeline haiz hususlardır. Dolayısıyla Türkiye-Fransa ilişkileri, terör örgütlerini ya da Türkiye karşıtı lobileri memnun eden ucuz ve kısa vadeli siyasi hesaplara kurban edilmemelidir. Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütlerine destek sağlanmasının ve teröristlerin himaye edilmesinin küresel terörizmle mücadeleyi akamete uğrattığı, zayıflattığı asla unutulmamalıdır.”