Depremde kamu binaları nasıl bir sınav verdi? İki deprem uzmanının saha incelemesi ve elde ettikleri bulgular
- GİRİŞ20.02.2023 08:21
- GÜNCELLEME22.02.2023 09:13
Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi (DEMAR) Müdürü Prof. Dr. Samet Arslan Kahramanmaraş’ta;
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Kadir Güler ise, Adıyaman’da kamu binalarının depremden nasıl etkilendiğini ölçmek için saha araştırmaları yaptılar.
Dün, Kanal 7 Başkent Kulisi programında konuk ettiğim her iki hocanın verdiği ortak bilgi, son 20 yıl içinde yapılan kamu binalarının bu depremlerden olumlu bir notla geçmiş olduğu bilgisi.
Depremin hemen ardından Kahramanmaraş’ta 4 gün kalıp 200 kadar kamu binasını inceleyen Prof. Samet Arslan, inceledikleri kamu binalarının (okullar, hastaneler, iş sağlığı merkezleri, AFAD’a ait yapılar, güvenlik kurumlarını binaları vs.) yüzde 70’inin hiçbir hasar görmediğini hemen kullanılabilir durumda olduğunu söylüyor.
SON 20 YIL İÇİNDE YAPILAN KAMU BİNALARI ARASINDA YIKILAN BİNA YOK
İncelenen yapıların yüzde 20’sinde, basit onarım gerektiren iç hasarlar oluşmuş.
Kalan yüzde 10’luk bölümde ağır hasar olarak nitelendirilebilecek türden hasarlar oluşmuş:
Prof. Arslan, şöyle diyor:
“Kolon ve kirişlere ve onların birleşim bölgelerin baktık. Herhangi bir açılma, hasar, mafsallaşma var mı diye. Minik çatlaklara bile baktık.
Kamu binalarında yüzde 90’a yakın bir seviyede bunun olmadığını gördük. Yüzde 10’un da bunu gördük. Buralara girilmesini yasakladık.”
Samet Hoca’ya sordum:
-Peki, hiç yıkılan kamu binası gördünüz mü?
-Hayır, görmedim.
Adıyaman’da aynı türden bir çalışma yapan İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Güler de, hemen hemen aynı izlenimleri edinmiş.
Prof. Güler şöyle diyor:
“2000 yılından sonra inşa edilen yapılarda biz kayda değer yapısal hasar görmedik. Bazılarında merdiven hasarı gördük.
Kamu binalarında taşıyıcı sistem hasarı görmedik. Kesinlikle yok.”
Prof. Dr. Samet Arslan, Kahramanmaraş depremleri için, “Yüzyılın değil, yüzyılların depremi bu.” ifadesini kullanıyor.
“Kahramanmaraş’ta 500 yılda bir tekrarlanan bir deprem bu.” diyor.
“Dünya’da karada olan en zarar verici depremlerden 4’ünden biri bu.” diye eklemede bulunuyor.
HAZIR BETON KULLANIMI İNŞAAT KALİTESİNİ ARTIRDI, YENİ BİNALARI DAHA GÜVENLİ HALE GETİRDİ
Arslan, 1999 Marmara Depreminden sonra, bölgede depremden etkilenen yapılar üzerinde de incelemeler yapmış.
O dönem yaşanan yıkımın iki temel gerekçesi vardı diyor.
Birincisi ve ana sorunun birincil kaynağı olan beton kalitesizliği.
İkincisi ise, betonun içinde kullanılan demirin yetersizliği ya da yeterli şekilde detaylandırılmaması.
Yani, yeteri kadar demir kullanılmaması.
“Betonarme” böyle oluşuyor diyor Samet hoca. (Fransızcada, betonun güçlendirilmiş haline betonarme deniyormuş bu arada, bunu da kendisinden öğenmiş olduk.)
İyi haber şu:
Prof. Arslan’ın ağzından aktaralım:
“2000’lı yılların başlarında hazır betonun yaygınlaştırılması gerekliliği ortaya çıktı. Öğretim üyeleri olarak hazır betonu önerip, bunu teşvik ettik. Bunun yaygınlaşması için bilâbedel çalıştık. Şu anda hazır beton kullanımı yüzde 80’lere ulaştı. Yani Avrupa’daki seviyeleri yakaladık. 20 yıl sonra beton kalitesiyle ilgili sorun, artık minimal seviyelerde.
Ha sıfır demiyorum ama çok çok az. Bu depremde de yıkılan binaların çok çok büyüğü, eski binalar.”
Evet, doğru, geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği bilginin de teyit ettiği gibi, (yıkılan, ağır hasar gören yapıların yüzde 98,5’i eski yapılardan oluşuyor.) asıl problem, eski, kalitesiz ve denetimi yapılmamış yapılar.
Ancak, hepimizin bildiği gibi, Kahramanmaraş depremlerinde hasar tespiti yapılmış olan yeni binalardan da yıkılanlar oldu.
Oransal olarak az, (yüzde 1,5) ama sayısal olarak azımsanmayacak miktarda diyebiliriz buna.
Depremin çok çok güçlü olması ve çok yaygın bir alanda etki üretmesi, tabi ki, bu yıkımın arkasındaki en önemli faktör olarak karşımızda duruyor.
Ancak, bu böyle diye, meselenin geçiştirilmesi mümkün değil.
O nedenle yıkılan, can kaybına yol açan binaların neden yıkıldığının çok iyi araştırılması, gerekli derslerin çıkarılması ve sorumluların cezalandırılması büyük önem taşıyor.
Yorumlar49
-
bekir
2 yıl önce
Şikayet Et
Binanın sadece beton kalitesi demir ile güçlendirilmesi depremde zarar görmemesi için yeterli değil. Zemin etüdü jeofizik uygunluk da gerekli. Sıvılaşma olan zeminde ya da fay hattı üzerinde yapılaşma olursa bina sağlam da yapılsa ağır hasar görür. Camı kırılmadan yıkılmadan yatan bina buna ornek
Beğen
Cevapla
-
sedat
2 yıl önce
Şikayet Et
sayın yazar %10 ağır hasar (kolon kiriş çatlağı) çok büyük bir oran ve kabul edilemez. vatandaşı yanıltmayalım.
Beğen
Cevapla
-
A. Özsoy
2 yıl önce
Şikayet Et
"Kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm" adı altında yürütülen alçakça kampanya ne tez unutuldu
Beğen
Cevapla
Toplam 13 beğeni
-
Abdullah Özsoy
2 yıl önce
Şikayet Et
Hâlâ provokasyon kokan hareketler yorumlar adam inşaatı inadına hazır beton kullanmadan yapmak sevdasında ise kim bu pervasızca/aç gözlü canavarca inşaatlara dur bilir ki?
Beğen
Cevapla
Toplam 3 beğeni
-
Fatih
2 yıl önce
Şikayet Et
Kamu binalarının ve toki binalarının yilkilmamasi ile kendini ön plana çıkaran hükümet,bu hassasiyetini milletinin yaşadığı binalarda göstermedi....millet var devlet yok,milletin varlığını iyi ve kötü günde kullanan hükümetler var....daha çok şey yazmak isterim de devlet yok....devet olmayınca kendini devlet sanan 3-5 hükümet görevlisinin karşıma savcı aracılığı ile dikilam eşini istemem.çünkü kamu.,kamulugunu vatandaşa sunar...birbirine sunmaz.....
Beğen
Cevapla
Toplam 4 beğeni
-
Sivasli
2 yıl önce
Şikayet Et
Ben sana bi örnek vereyim. Devlet destekli buralarda çiftlikler yapıldı. Her şey Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak. Yanlız şöyle bir durum var. Temeli açtık usta geldi kalıbını çaktı, demircisi demirini bağladı,kontrol geldi kontrolünü yaptı, o gittikten sonra demirciye söyleyip aralardan demirleri söktürüp başka tarafta kullandı. Şimdi ben sana sorayım? Burda suçlu kim? Millet olarak yaptığımız işi sağlam, dürüst olarak yapmazsak devlet buna bir şey yapamaz. Önce kendimize çeki düzen verip yaptığımız işi dünya için değil ahiretimiz içinde yapmalıyız. Kul hakkına girmeden. Ne zaman ki İslam'dan uzaklaştık her şey başımıza gelir oldu. Kal sağlıcakla
Beğen
-
Rahak
2 yıl önce
Şikayet Et
Cevap vereyim. Son 20 yılda yapılan binaların yıkım oranına bak anlarsın. Biraz gerçekçi olmak lazım değilmi. Eksiklik her zaman vardır birazda özeleştiri şart....
Beğen
-
Hakan
2 yıl önce
Şikayet Et
Beyefendi 2000 yılından sonra yapılan normal binalarda yıkılma oranı yüzde 2 Bu olaylar sadece devlette değil bizlerden de kaynaklanıyor adam yeni binanin altına market açmış asansör için kolon kesmiş
Beğen
Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle