Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden oluşan Körfez turu sonrası, güçlü işbirliği ve yatırım kanallarının önü açılmıştı.

Katar’la Türkiye arasındaki ilişkilerin seviyesi, zaten uzun süredir gayet iyi durumda.

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile bir süre bozuk giden ilişkiler de, geçen yıldan itibaren hızlı bir düzelme sürecine girdi ve stratejik nitelikli yeni anlaşmaların yapılabildiği bir seviyeye ulaştı.

Temmuz sonunda ilk mülakatını Haber 7’ye veren Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, göreve geldikten sonra yaptıkları yatırım çağrısına Körfez’den gelen cevabı şu şekilde özetlemişti:

“Özellikle Birleşik Arap Emirlikleri bu çağrıyı çok ciddiye aldı. Bizim ziyaretimizden sonra, bir bakan başkanlığında heyet gönderdiler. O heyet burada bir hafta kaldı. Bayram boyunca (Kurban Bayramı) onlarla çalışıldı. Sonuçta 50,7 milyar dolarlık bir programla süreci sonlandırdık. İlk konuşulduğunda bu rakam 30 milyar dolar idi. Çok profesyonel şekilde çalıştık ve süreci buraya taşıdık.”

Aynı mülakatta Şimşek, 50, 7 milyar dolarlık paketin 30 milyara yakınının enerji yatırımlarından oluşacağını, bunun dışında 8,5 milyar deprem hasarının finansmanı, 3 milyar dolarının da ihracatın finansmanı için kullanılacağını ifade etmişti.

DEPREM İÇİN BU YIL BÜTÇEDEN HARCANACAK PARA 1 TRİLYONU BULABİLİR

6 Şubat depremleri, dün Kahramanmaraş’taki deprem konutlarının temel atma törenine uzaktan bağlantıyla katılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın işaret ettiği gibi “Sadece ülkemizin değil, insanlık tarihinin en yıkıcı doğal afetlerinden biriydi.”

Birleşik Arap Emirlikleri’nden deprem harcamalarında kullanılmak üzere gelecek olan paranın Türk Lirası karşılığı 230 milyar lira.

Ancak sadece bu yıl deprem yaralarının sarılması için bütçeden harcanacak olan miktarın 1 trilyon lirayı bulması bekleniyor.

(Daha önce bu rakam 762 milyar lira olarak açıklanmıştı.)

Ki, önümüzdeki yıl da bu harcamalar devam edecek.

Şu gerçekle hepimizin yüzleşmesi gerekiyor:

6 Şubat depremlerinin arkasından bir süre geçtikten sonra seçim gündemi baskın hale gelince, depremlerin yol açtığı hasarla ilgili algılar da da zayıflama oldu.

Memur zamları, emekli zamları, işçi zamları, asgari ücret zamları gündeme geldiğinde, deprem yaralarının bütçe üzerinde yol açtığı tahribatın zorlayıcı etkisini çok az kişi konuşmak istedi.

Vergi artışlarının büyük ölçüde deprem hasarlarının giderilmesi amacıyla yapıldığı gerçeğiyle de pek kimse ilgilenmek istemedi.

Tepkiler, milli dayanışma çağrılarının önüne geçti ne yazık ki.

ERDOĞAN’DAN TABLO AĞIR AMA ÜMİTSİZLİK YOK MESAJI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, dünkü şu sözleri, deprem yaralarının sarılmasıyla ilgili çabaların da bir özeti mahiyetinde:

“Deprem bölgesinde ise toplam 680 bin konutun ve 170 bin ahır, depo, iş yeri gibi bağımsız bölümün inşa edilmesi gerekiyor. Bu ağır tablo karşısında asla ümitsizliğe kapılmadık. Bir taraftan enkaz kaldırma çalışmalarını yürütürken, diğer taraftan evleri, iş yerleri yıkılan insanlarımızı yeni yuvalarına kavuşturmak için hemen kolları sıvadık. 325 konteyner kentte 178 bin 350 konteynerin kurulumu yapılmıştır. 15 Ağustos'a kadar inşallah tesislerde ve çadırlarda kalan az sayıdaki vatandaşımızı konteynerlere yerleştirmiş olacağız.”

Görüldüğü üzere, depremin 6’ıncı ayında çadırlardan konteynırlara geçiş süreci büyük ölçüde tamamlanmış durumda.

Geçen hafta gazetelere küçük bir haber olarak yansımıştı.

Kahramanmaraş’ta 17 bin konteynıra klima takıldığı yönündeki haberler.

Şu yaz sıcağında, konteynırlarda yaşayan depremzedeler için yapılan bu iyiliğin konteynırda kalma imkanı sağlanması kadar kıymetli olduğunu takdir edersiniz.

6 Şubat depremleri sonrası yıkılan ya da orta/ağır derecede hasara alan yapıların yenilenmesi için 680 bin konutun yapılması gerekiyor.

Şimdiye kadar 180 bin konutun ihalesi yapıldı ve inşaatı devam ediyor.

160 bin kişi de yerinde dönüşüm için başvuruda bulundu.

Bu proje için de devlet, yine bütçe imkanlarını kullanarak hibe ve kredi desteği verecek.

Tasarruf tedbirleri alınırken deprem bölgesinin bundan ‘istisna’ tutulacağını Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek daha önce açıklamıştı.

Demem o ki, ekonominin içinde bulunduğu sorunlar her gündeme geldiğinde, 6 Şubat depremlerinin yol açtığı tahribatı da aklımızın bir köşesinde tutmak durumundayız.

İyi haber, depremlerin bütçe üzerindeki etkisinin çok güçlü ama geçici olması.

Dün Yeni Şafak’ta demeci yayınlanan Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, ekonomiyi kast ederek, “Bugün karşımızdan esen rüzgarların 2024’ün ikinci yarısından itibaren destekleyici bir nitelik kazanacağı” değerlendirmesinde bulundu.

Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, enflasyondaki tırmanışın geçici olduğu ve 2024’ün ikinci çeyreğinden itibaren düşüşe geçeceği öngörüsünü kamuoyu ile paylaştı.

Ekonominin zor bir dönemeçten geçtiği ortada.

Ancak, ileriye, çok da uzak olmayan ileriye umutla bakmak için de olumlu sinyaller geliyor.