Suriye’de ABD destekli PKK/YPG terör örgütünün kontrol altında tuttuğu Deyr Ez Zor bölgesinde, son günlerde enteresan gelişmeler yaşanıyor.

Örgütün baskı, sindirme ve tahakküm politikalarına karşı isyan bayrağı çeken Arap aşiretler, hücuma geçerek çok sayıda köyü ele geçirdi.

Devamında olaylar başka bölgelere de sıçradı.

Son olarak dün sabah saatleri itibarıyla Rakka kuzeyindeki Ayn İsa hattında bulunan Sakiro köyü, Resulayn doğusundaki Tavile köyü ve Tel Abyad güneyindeki Tariki köyü Aşiret güçleri tarafından kontrol altına alındı.

Olayların şöyle bir arka planı var.

ABD öncülüğündeki DEAŞ’la Mücadele Koalisyonu tarafından desteklenen terör örgütü YPG ile Deyr Ez Zor Askeri Meclisi ve aşiretler arasında uzunca bir süredir gerilim yaşanıyordu.

Bunun temel sebebi, örgütün Türkiye’de de bilinen ideolojisi doğrultusunda bölgenin kadim halkları üzerinde baskı, sindirme ve tahakküm kurma çabaları.

Bu gerilim, Temmuz ayının son haftasında silahlı çatışmaya dönüşmüş, DEAŞ’la mücadele koalisyonun (DMUK) girişimleriyle sonlanmıştı.

Ancak devamında pamuk ipliğine bağlı olarak yürüyen anlaşmanın bozulmasına neden olan şöyle bir gelişme oldu:

Deyr Ez Zor Askeri Meclis Komutanı, PKK/YPG’nin Suriye sorumlusu Mazlum Abdi kod Ferhat Abdi Şahin tarafından 27 Ağustos’ta Haseke’ye davet edildikten hemen sonra tutuklandı.

Bu kışkırtıcı eylem üzerine, Deyr Ez Zor kırsalında bulunan Baggara ve Ageydat aşiretlerinin öncülüğündeki aşiret ve kabile grupları, silahlı bir mücadele içine girerek PKK/YPG öncülüğünde oluşturulan SDG’ye karşı yeniden ve bu defa daha kapsamlı bir şekilde hücuma geçti.

Gelen haberler iki taraftan da çok sayıda ölen ve yaralanan olduğuna işaret ediyor.

ANKARA’DAN ABD’YE GÖNDERME: TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BÖLGE HALKLARINA ÇEKTİRDİĞİ ACILARI GÖRÜN ARTIK

Bütün bu olanların, aşiretlerin, kabilelerin isyan bayrağı çekip karşı atağa geçmelerinin gerekçeleri çok açık.

PKK/YPG terör örgütünün 2012’den itibaren Suriye’de yaşayan Araplar ve Kürtler başta olmak üzere, bölgenin kadim halkları olan bütün sivilleri silah zoruyla terbiye etme ve kendi ideolojisine zorla tabi olma mecburiyeti getirdiği biliniyor.

Cinayetler, zorunlu göçler, sindirme girişimleri, demografik mühendislik, keyfi tutuklamalar…

Şiddet içeren her türlü eylem sivil insanlar üzerinde zorbaca kullanılıyor.

Ki, çocuk yaşta şahısları zorla silah altına alma, zorunlu göç, usulsüz keyfi tutuklamaları, bölge halklarının kültür ve değerlerini asimile etme çabaları, Birleşmiş Milletler raporlarına da yansımış durumda.

Suriye’de PKK/YPG’nin kontrolü altında olan bölgelerde bu olup bitenlerin Ankara’da yakından takip edilmemesi söz konusu olamaz tabi.

Yakın takip dışında Dışişleri Bakanlığı adına yapılan açıklamanın hayli dikkat çekiği olduğunu vurgulamak isterim.

Bir çağrı, bir gönderme var bu açıklamada ki, son derece önemli.

Deyr Ez Zor’daki çatışmalara atıfla, “Bu gelişme, terör örgütünün, Suriye’nin kadim halklarının, üzerlerinde şiddet ve baskı uygulamak ve temel haklarını ihlal etmek suretiyle tahakküm altına alma girişimlerinin yeni bir tezahürüdür” denildikten sonra ABD başta olmak üzere Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG’yi koruyan kollayan çevrelere yönelik şu ifadeler kullanılıyor:

“Bu amaç ve niyetini DEAŞ’la mücadelede aktör olduğu savıyla perdelemek isteyen terör örgütünün gerçek mahiyetini, daha fazla gecikmeden ve bölgenin Suriyeli Kürtler de dahil kadim unsurlarının daha fazla acı çekmesine yol açmadan, destekçilerinin de görmesini umuyoruz”

Açıklamadaki bu bölümün son kısmına yansıyan “destekçilerinin” ifadesinin adresi çok belli.

ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon.

“Beslediğiniz, büyüttüğünüz örgüt bakınız bölgenin kadim halklarına nasıl zulmediyor, bunu görün” anlamında bir çağrı bu.