Terörsüz Türkiye projesi: İyi başladı, iyi gidiyor

  • GİRİŞ04.03.2025 07:29
  • GÜNCELLEME06.03.2025 08:44

22 Ekim’de MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Meclis kürsüsünden yaptığı tarihi çağrı yaklaşık, 4,5 ay sonra karşılık buldu.

İmralı’ya üçüncü seyahati daha kalabalık bir heyet halinde gerçekleştiren DEM Partililer, 27 Şubat saat 17’00’de Abdullah Öcalan’ın çağrısını kamuoyuyla paylaştı.

İLK DÜĞME DOĞRU YERDEN İLİKLENDİ

Öcalan’ın çağrısı “Bu iş çözülse ne güzel olur” umuduna sahip herkesin umutlarını artırdı.

Tabi, bu işten rahatsız olanlar içeride, dışarıda kendilerini belli ediyorlar.

Milliyetçilik jargonu üzerinden huzursuzluklarını belli eden ulusalcılar bir tarafta;

DEM Parti’ye angaje edilmiş radikal sol gruplar adına konuşanlar öbür tarafta.

Birbirlerine en zıt köşelerde boy göstermelerine rağmen, bu kesimler arasında negatif anlamda bir ‘hedef birlikteliği’ ve ‘dar alanda kısa paslaşmalar’ durumu kendini belli ediyor.

Buna rağmen, genel anlamda pozitif bir iklimin olduğu bir gerçek.

Bu sürece yaptığı çağrılarla ön ayak olan MHP lideri Devlet Bahçeli, psikolojik zeminin güçlü olmasına ve kalmasına da ciddi katkılar sunuyor.

“Olacak bu iş” havasını en fazla diri tutan isim Bahçeli.

İmralı bildirisinden bir gün sonra Cuma akşamı Kanal 7’nin 30’uncu kuruluş yıldönümü programında konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise, “Terörsüz Türkiye hedefinde artık yeni bir safhaya geçildiğini” belirtip eklemişti:

"Bu süreci baltalayacak her türlü provokasyona karşı tedbirlerimize alacağız. Terörsüz Türkiye'nin kazananı 85 milyonun tamamı, milletimizin her bir ferdi olacaktır"

Erdoğan, bir gün sonra da, şehit yakınları ve gaziler için organize edilen iftar programında, “Verilen sözler tutulmazsa günah bizden gider” ifadesini kullandı.

Belli ki, daha önce yürütülen süreçlerde ortaya çıkan hayal kırıklıkları, Erdoğan açısından böyle bir ihtiyat dilini beraberinde getiriyor.

Değilse, Erdoğan’ın buradaki ‘güçlü iradesini’ İmralı dahil herkes teslim ediyor.

ÖCALAN’IN ÇAĞRISI, ÖRGÜTE BAHANE BIRAKMIYOR

27 Şubat’ta İmralı adına yapılan çağrıdan takriben 36 saat sonra Kandil’den beklenen cevap geldi.

Açıklamada, “Bugünden itibaren ateşkes ilan ediyoruz” denildikten sonra “Çağrının içeriğine olduğu gibi katılıyoruz ve kendi cephemizden çağrının gereklerine uyacağımızı ve uygulayacağımızı belirtiyoruz” ifadelerine yer verildi.

Henüz silah bırakma ve fesihten söz etmemiş olsalar da, Kandil’in Öcalan’ın çağrısına pozitif bir dille ve hızlıca cevap vermesi, iyi bir başlangıcın iyi bir devamı olarak yorumlanabilir.

Şubat ortasında Öcalan, kurduğu yönettiği örgütün paydaşlarına mektuplar göndermişti.

Yaptıkları açıklamaya bakıldığında Kandil, PKK’nın silah bırakma ve fesih kongresini toplaması işini Öcalan’ın bizzat yönetmesini istiyor.

Bu mümkün olur mu?

Olursa nasıl olur belirsiz.

Ancak mektup meselesinde olduğu gibi, irtibat kurmanın çeşitli yöntemleri burada devreye sokulabilir.

Önemli olan iradenin olması ve silah bırakma ve fesih için niyetli olmaları.

Amaca ulaştıracak araçlar, 27 Şubat günü görüldüğü gibi geliştirilip devreye sokulabilir.

(Öcalan’ın sağına ve soluna DEM heyetini alarak yazdığı çağrı metnini okurken gösteren fotoğraf karesinde olduğu gibi)

PEKİ YA SURİYE’DE PKK/YPG’NİN DURUMU NE OLACAK?

Öcalan’ın çağrısına karşılık, Suriye’nin Kuzeydoğusu’nda varlık gösteren PYD/YPG adına yapılan açıklamalar ise, kafa karıştırıcı türden açıklamalardı.

YPG’nin bir numaralı ismi olan Ferhat Abdi Şahin, “Bu çağrı bizi kapsamıyor” açıklamasında bulundu.

Peki o zaman ne olacak sorusu gündeme geliyor.

Soruya cevap aradan önce yine Şubat ortalarında Suriye’den gelen haberleri bir hatırlatalım.

20 Şubat’ta bu köşede konu ettiğimiz o gelişmeler, Şam’daki yeni yönetim ile omurgasını PYD/YPG’nin oluşturduğu SDG yapılanması arasında kısmi bir anlaşmanın sağlandığına işaret ediyordu.

SDG ile siyasi kolu Suriye Demokratik konseyi bir toplantı gerçekleştirdi ve bu toplantıdan şu türden kararlar çıktı:

-Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve silahlı unsurların Suriye ordusunun yapısına dahil edilmesi konusunda anlaşmaya varıldı.

-Suriye'nin kuzey ve doğusundaki devlet sivil ve hizmet kurumlarının faaliyetleri yeniden başlayacak. 

-Yabancı (Suriyeli olmayan) savaşçılar SDG ve Kuzey-Doğu Suriye bölgesinden çekilecek. 

-Suriye hükümetiyle koordinasyonun güçlendirilmesi ve ulusal konularda işbirliğinin güçlendirilmesi amacıyla toplantılar yoğunlaştırılacak.

-Suriye'nin birliğini teyit etmek ve mültecilerin ve yerinden edilmiş kişilerin şehirlerine ve köylerine geri dönmeleri kolaylaştırılacak, onlara yaşam için gerekli koşullar sağlanacak.

-Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara'ya tebrik ve Suriye'nin kuzeydoğu bölgelerini ziyaret etme daveti yapıldı. 

-Anlaşmanın etkin bir şekilde uygulanması için plan ve mekanizmaların geliştirilmesi amacıyla ortak komitelerin kurulması konusunda mutabakata varıldı.

Bu kısmi anlaşmanın YPG’ye dönük rezervlerini korumakla birlikte Ankara’nın iradesine karşı geliştiğini düşünmek pek mümkün gibi görünmüyor.

Ama bu yeterli mi?

Büyük bir soru işareti var burada.

Her durumda orada her ne olursa olsun, ayrılıkçı bir ideolojiyi ihraç etme potansiyeline sahip bir projenin, Türkiye’nin güvenlik hassasiyetlerini ‘kaşıyacak’ halde kalmasına izin verileceği de düşünülmemeli.

Yorumlar19

  • Maalesef 2 ay önce Şikayet Et
    Kürt hareketi ırak ve Suriye'de başkalarının bölgelerini işgal etmiş, onların petrollerini ve enerji kaynaklarını ele geçirmiş. Birde uyuşturucu trafiğinden bol para kazanan hareket bunca dış destekle silah bırakmaz, teslim olmaz. Kukla da olsa bir Kürt devletine hiç bu kadar yakın olmamislardı. PKK zaten marjinal olmuş, o işi artık ypg üstlendi ve bu terörist oluşumun misyonu Türkiye.
    Cevapla
  • Anlamadim 2 ay önce Şikayet Et
    Peki sonra ne olacak peki silahı bırakacak da karşılığında ne olacak eger karşılıksız bırakıyorsa daha önce niye bırakmadı yani hep soru işaretlerle dolu
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Habil 2 ay önce Şikayet Et
    Türkiye oyalanmaya devam ederse, sdf bağımsızlığı alır ki, bu sadece sdfyle kalmaz, kimse konuşmuyor ama sdf Suriye'den ayrılırsa, bunu gören durzi ve aleviler fransa, abd, israil ve yunan desteği ile ayaklanır. Bu da Türkiye'nin başına milyonlarca mülteci ve dibinde bir bataklık olarak döner. Türkiye bir an önce sdfyi yok etmeli...
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • SARIÇİÇEK. 2 ay önce Şikayet Et
    Önce ASALA Ermeni terör örgütü biit ardından PKK çıktı şimdi bunda gidici Bakalım Batı karşımıza ne çıkartacak?
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • enver 2 ay önce Şikayet Et
    bir zaman asala suikastları vardı bitti. sağ sol çatışmaları vardı; bıçak gibi kesildi. sonra bu belayı bulaştırdılar bu da biter. ama anlıyoruz ki yine abd itrail , iran vs karanlık güçler devrede. bu teröristlere destek olmasa esameleri bile okunmazdı. düşmanlarımızı iyi tanıyoruz.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat