Ekonomiden pozitif sinyaller geliyor
- GİRİŞ07.03.2025 08:57
- GÜNCELLEME07.03.2025 08:57
2024 yılında Dolar, Türk Lirası karşısında %20 civarında bir artış gösterdi.
Aynı yılın enflasyon oranı ise %44,38 olarak gerçekleşti.
Vatandaşın ekonomi algısında dolardaki hareketliliğin önemli bir rolünün olduğu düşünüldüğünde, dolardaki yükselişin sınırlı olmasının, “Ekonomide işler düzeliyor” algısına pozitif etki etmesi kaçınılmaz.
(Tüketici Güven Endeksi’ndeki iyileşme, (Şubat ayı: %82,1) bunun bir göstergesi olabilir)
Diğer yandan ihracatçılar, yüksek kurdan kolay para kazanma isteğini ön planda tuttukları için ha bire kur artışı talebinde bulunuyorlar.
Bir ara (Geçen yıl Ağustos ayında) İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe, dolar kurundan söz ederken talimat verir gibi “Yap 37 lira” şeklinde bir açıklama da yapmıştı.
O gün iyi ki o böyle dedi diye kimse doları 37 yapmadı!
Açık gerçek şu ki, kur atakları enflasyonu doğrudan tetiklediği gibi, vatandaşın alım gücünü zayıflatıyor, 2021’den 2023 Haziran ayına kadar geçen sürede olduğu gibi, enflasyon artışını doğrudan tetikliyor.
O nedenle alım gücünün artması, toplum refahının güçlenmesi için, döviz kurunun Haziran 2023’ten beri olduğu gibi ılımlı seyrini sürdürmesi lazım.
Ha böyle oldu diye, ihracat kanadında işler kötüye gitti diye düşünmek ne kadar doğru?
Onu da ayrıca tartışmak gerek.
Rakamlar daha yeni açıklandı.
2025 yılının ilk iki ayında ihracat dış piyasadaki artan zorluklara rağmen %2,1 oranında artış gösterdi.
Demek ki, kur artışı ılımlı seyrettiği zaman da ihracat artabiliyormuş.
O zaman şunu diyeceğiz:
Ekonomi yönetiminin bu bağlamda, yani döviz kurları konusunda ihracatçıların değil de, halkın ağzına bakarak ilerlemesinde büyük faydalar var.
ENFLASYON İSTİKRARLI BİR ŞEKİLDE DÜŞMEYE DEVAM EDİYOR
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in koordinasyonunda ekonomide işlerin istikrarlı bir şekilde iyileşmeye trendi içinde olduğu ortada.
9 ay önce yani Haziran 2024’te %75’lere kadar yükselen enflasyon, Mart 2025 itibarıyla 30 puandan fazla bir gerileme ile %39,1’e düştü.
Orta Vadeli Hedeflerde bir miktar sapma olsa da, enflasyonun yönünün aşağı doğru olması ve istikrarlı bir şekilde düşüş trendi içinde olması umut veriyor.
Böyle giderse, beklenmedik şoklar ortaya çıkmazsa, Haziran 2025’ten sonra enflasyonda 30’un altına inmesi, 20’li haneleri yeniden görmesi mümkün hale gelmiş durumda.
ENFLASYON DIŞINDAKİ VERİLERDE DE GÜÇLÜ BİR PERFORMANS VAR
Ekonomi yönetiminin 21 aylık performansında birçok alanda kötüden iyiye doğru bir yönelim olduğu yine rakamlar üzerinden kolaylıkla anlaşılabiliyor.
Haziran 2023’te 60 milyar dolara yaklaşan cari açık, ilerleyen dönemde hızlı bir şekilde geriledi.
Cari İşlemler Açığı, Ekim 2024’te 7,7 milyar dolara kadar geriledi.
Son aylarda bir miktar artış söz konusu olsa da, sıkıntı üretecek bir noktaya gelmesi, bir başka deyişle cari açığın OVP hedeflerinden uzaklaşması (Milli gelirin %2’si) beklenmiyor.
Bunun dışında ülke puanı olarak da bilinen, 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 900’lü rakamlardan 250’li rakamlara kadar geriledi.
Yine bu dönem içinde Merkez Bankası Rezervlerinin hızlı bir şekilde artarak, piyasanın güven verici bulduğu rakamlara ulaşması (Geçen hafta itibarıyla 165 milyar dolar) mümkün oldu.
BEKLENTİLER YILIN İKİNCİ 6 AYINDA PİYASA ŞARTLARININ DAHA İYİ OLACAĞI YÖNÜNDE
Dün Merkez Bankası politika faiziyle ilgili kararı açıkladı ve 250 baz puanlık indirime gitti.
Enflasyonun %40’ın altına gerilediği bir ortamda 500 baz puanlık indirim beklentisi de vardı piyasalarda ancak, Merkez Bankası, enflasyon sorununun henüz çözülmediği gerekçesiyle ihtiyatlı bir indirime gitmiş oldu.
Ama ufukta görünen hava, bu anlamda da pozitif.
Enflasyon düştükçe faiz oranları da paralel bir şekilde düşmeye devam edecek.
Yılın ikinci yarısında enflasyonun %20’li rakamlara gerilemesi, faizde de gerilemeyi beraberinde getirecek ve bu salınım, aşağı yönlü ilerleyecek.
Beklenen ve umut edilen bu.
Bu da, Dezenflasyon süreci ile birlikte faizlerin de düşüş eğilimine girmesi, iş dünyasının önünü daha da rahat görebilmesi, kredilere erişimin daha mümkün ve daha az maliyetli olması, aynı şekilde vatandaşın konut/otomobil vs. kredilerini daha rahat kullanabilmesi anlamına gelecek.
ALIM GÜCÜNÜN ARTMASI, GELİR DAĞILIMINDAKİ BOZULMANIN GİDERİLMESİ…
2021 sonbaharından itibaren karşımıza çıkan enflasyonist ortam, sabit ve dar gelirlilerin geçim standartlarında önemli gerilemelere yol açtı.
Alım gücünün korunmasının enflasyonun düşük kalmasıyla doğru orantılı olduğunu yaşayarak öğrenmiş olduk bu dönemde.
Tabi, pandemi sürecinin negatif etkisi, 2022 yılında Rusya/Ukrayna savaşı nedeniyle doğalgaz fiyatlarının ‘patlaması’, yıllık enerji ithalatı için ödenen rakamın o sene neredeyse iki katına çıkması, (96 milyar dolar) ve en kötüsü 6 Şubat depremlerinin ekonomideki sıkıntıların üzerine tuz buz ekmesi de bu dönemde ortaya çıktı.
Muhalefetin yaptığı gibi, bu faktörleri göz ardı ederek, son yıllarda ortaya çıkan enflasyon sorununu anlamak/yorumlamak mümkün değil.
Enflasyonist ortam, alım gücünün düşmesiyle birlikte gelir dağılımındaki bozulmayı da tetikliyor ne yazık ki.
Ama bu çıkarımı tersinden yorumladığınızda da, dezenflasyonist ortamın gelir dağılımında düzelmeye, alım gücünde artışa katkı sağlayacağı düşüncesi ufukta beliriyor.
Ekonomiden pozitif sinyaller geliyor dememizin bir sebebi de bu.
Mehmet Acet / Haber7
Yorumlar8