Cuma günü İsrail’in saldırılarıyla başlayan İsrail/İran savaşının akıbeti ne olacak sorusuna cevap arayanlar, ABD Başkanı Donald Trump’ın şu günlerde yaptığı her açıklamaya dikkat kesiliyorlar.

Doğal olarak bu böyle.

İlk günlerde İsrail’e karşı hafiften mesafeli gibi görünen Trump, dünden beri dilini değiştirmiş durumda.

Artık, İsrail saldırılarından söz ederken “Biz” diye söz ediyor.

“ABD ile İsrail’in ortak savaşı bu” tezinin bir ispatı.

Dün şöyle dedi mesela:

“Artık İran semalarının tam kontrolüne sahibiz. Bol miktarda teçhizatları vardı ama hiçbir şey Amerikan yapımı şeylerden daha iyi olamaz”

Trump bu lafları ettikten sonra, ABD savaşa doğrudan dahil olacak mı sorusu gündeme geldi.

Bu ihtimal, İsrail’in başlattığı saldırıyla patlayan savaşta, ortamın dahada kızışabileceğine işaret ediyor.

İKİ İRANLI İSİMLE KONUŞTUM, BAKIN NELER SÖYLEDİLER…

İran makamlarını temsil eden iki ayrı isimle konuştum, bir anda savaşın ortasına düşen Tahran’ın nabzını tutabilmek adına.

Şöyle şeyler anlattılar bana:

-Henüz gücümüzün bir kısmını yansıtıyoruz. Son teknoloji ürünü füzelerimizi henüz kullanmadık. İsrail’e atılan füzeler 4,5 sene öncesine ait.

-45 yıldır yaptırım altında olan bir ülkeyiz. O nedenle bu füzeleri kendi imkanlarımızla geliştirdik. Yenilerini üretebilecek durumumuz da var.

-Savaş uzayabilir düşüncesiyle temkinli gidiyoruz. Sahip olduğumuz silahları ölçülü kullanıyoruz.

-İsrail saldırılarına karşı içeride ittifak oluştu. Halk, birlik içinde hareket ediyor.

Savaş ortamında savaşan taraflardan gelen görüşleri gazetecilik süzgecinden geçirmek önemli.

İsrail içinde bu böyle, İran içinde.

Bununla birlikte, İran’ın saldırılar karşısında aldığı yaralara rağmen şimdiye kadar direncini koruduğu, daha önemlisi saldırı halindeyken, 1500 kilometre öteye ulaştırabildiği füzelerle İsrail hedeflerini yer yer nokta atışı vurabildiği net bir gerçek.

Dün, İran’ın daha yeni teknolojik imkanlarla ürettiği FETTAH füzeleriyle İsrail hava savunmasını aşarak hedefleri vurduğu haberi geldi.

Şimdi de Amerikan Washington Post gazetesinden bir alıntı yapalım:

“İsrail savunma sistemleri, haftanın sonuna doğru daha az sayıda roketi önleyebilir. İsrail, neyi engellemek istediğine karar vermek zorunda kalacak ve savunma sistemi şimdiden tükenmiş durumda.”

Bu, Amerikan yardımının ne kadar acil hale geldiğini ifade eden bir ‘S.O.S’ mesajı da olabilir.

Bir başka deyişle, Amerika’nın doğrudan savaşa dahil olma ihtimali, İsrail’in savunma gücündeki zayıflama ile alakalı olabilir.

New York Times gazetesine konuşan iki İranlı yetkili, ABD'nin İsrail'in savaşına katılması halinde ülkenin Irak'takilerle başlayarak Orta Doğu'daki ABD üslerine saldıracağını söyledi.

El Cezire’ye konuşan iki yarı ABD’li yetkili ise, “Önümüzdeki iki gün, İran ile diplomatik çözüme ulaşma veya askeri seçeneğe başvurma açısından kritik.” Açıklamasında bulundu.

MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ: SAVAŞTAKİ İRAN, DAHA BÜYÜK ZARAR GÖRÜYOR

İsrail’de koyu bir sansür politikası uygulandığı için, İran füzelerinin nerelere ne kadar zarar verdiği sorusunun tam bir karşılığı yok.

Ancak İran füzelerinin İsrail şehirlerine ‘nokta atışı’ düşmesi bile, paranoyanın hayatın olağan haline dönüştüğü bir ülke için büyük darbe anlamına gelir.

Diğer taraftan İran’ın savaştaki durumunun, aldığı darbeler bakımından hiç de iyi olduğu söylenemez.

Geride kalan günler içerisinde İsrail uçaklarının, İran hava sahasını önemli bir tehditle karşılaşmadan rahatça kullanabildiği görüldü.

Bunun bir sonucu olarak İran toprakları gündüz ve gece yoğun bir saldırı altında.

İSRAİL’İN ZAYIF KARNI… İRAN’IN ZAYIF KARNI…

Şimdiye kadar anlattıklarımız ipucu veriyor aslında. Her iki tarafın da zayıf karnına dair.

Washington Post’taki haberi dikkate alırsak, İsrail’in, İran’dan gelmeye devam etmesi halinde etkili füzelere karşı koyma gücünün sınırları olduğu ortada.

Öbür taraftan, İsrail, havadan taarruz gücüyle İran’ın bugünler için stokladığı füzeleri fırlatılmadan imha etmeye odaklanmış durumda.

Bu da İran’ın zayıf karnı…

Mehmet Acet / Haber7