Şapkayı, sarığı, kavuğu öne koyup düşünme zamanı

  • GİRİŞ21.06.2025 08:58
  • GÜNCELLEME21.06.2025 09:02

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Çarşamba günü AK Parti Meclis Grup toplantısında yaptığı konuşmadan bir alıntıyla başlamak istiyorum yazıya: 

“Eğer bölgemizde İsrail saldırganlığına, İsrail'in devlet terörüne karşı ortak tedbir alınmak isteniyorsa herkes şapkasını, sarığını, kavuğunu önüne koyup etraflıca düşünmelidir.”

Peki içinde şapka, sarık, kavuk gibi sembollerin geçtiği bu cümleyi, bu çağrının içinde barındırdığı mesajları nasıl okumalı? 

Bir defa Erdoğan’ın, bu sembolleri zikrederken, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyasına, artı Arap Dünyası’na, İslam dünyasına ve daha özelde İran’a seslendiği anlaşılabiliyor.

Geçmişe, yakın geçmişe dönük yapılan hatalara bir gönderme var ve ders çıkarma çağrısı var bu sözlerde.  

EN BÜYÜK DERSİ İRAN ÇIKARMALI

Aslında bakarsanız…

Ders çıkarmak adına geride kalan 15 seneyi şöyle hızlıca bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçirmemiz yeterli. 
Neden en büyük dersi İran çıkarmalı dememizin sebebi de, bu 15 yıllık yaşanmışlıklar içinde saklı. 

Şöyle ki:

2010 sonunda Tunus’ta bir seyyar satıcının tezgahına yapılan müdahaleyi kaldıramayıp kendisini yakmaya kalkmasıyla patlak veren Arap Baharının  Arap kışına dönmesi, dışarıdan çok, coğrafya içinden müdahalelerle oldu. 

Körfez’deki petrol/doğalgaz zengini ülkeler bundan rahatsız oldu, 
İran rahatsız oldu, bir de tabi İsrail rahatsız oldu. 

Birbirinden kökten rahatsız olan bu ülkeler, Arap sokağından gelen hak taleplerinden ortaklaşa bir biçimde rahatsız oldular. 

Arap baharının Arap kışına dönmesi, mevsimsel iklim değişiklikleriyle olmadı tabi. 

Oluk oluk kan akıtıldı. 

Suriye’de olup bitenleri hatırlayalım örneğin. 

Şam’daki BAAS yönetimi kendi halkını topluca katledip, sürgüne gönderip, kendi şehirlerini taş devrine çevirirken, bu projede en büyük desteği nereden aldı?

Açık bir politika olarak İran ve bölgedeki vekil unsurlarından, örtülü bir biçimde İsrail’den aldı tabi ki. 

Bir hatırlatma yapayım…

Suriye’deki iç savaşın başlangıç dönemlerinde Türkiye akan kanı durdurmak için elinden gelen yapmaya çalışırken, Ankara’ya gelip “Tahran’ın savunması Şam’dan başlar” diyerek meydan okuyan İranlı yetkililer, Esad’ın oluk oluk kan akıtmasına yol verdiler. 

Tabi, 4 tane Arap başkentini biz yönetiyoruz (Bağdat, Sana, Beyrut, Şam) diye gururlanırlarken, aslında bu politikanın bumerang gibi dönüp kendilerini nasıl vurabileceğini hiç düşünmemişlerdi. 

Oysa, Suriye şehirleri yerle yeksan olurken, bundan en büyük istifadeyi İsrail’in elde edeceği o katliamlar devam ederken de görülebiliyordu. 

Kendi güvenliği için, etrafındaki ülkelerin/toplumların yangın yerine dönmüş olmasına bel bağlayan  hastalıklı bir güvenlik politikasına sahip ülke olarak İsrail, İran’dan daha fazla bu politikaya bel bağlamıştı.  

Esad’ın Suriye yerle yeksan olana kadar Şam’da kalmasını, İran kadar onlar da istemişlerdi. 

(Bir önceki ABD Başkanı Joe Biden’ın 2014’te Başkan yardımcısı iken Ankara’ya gelip, “Esad’ın kalmasını istiyoruz” dediğini Dışişleri Bakanı Hakan Fidan yakın zamanda verdiği bir mülakatta ifşa etmişti.) 

İran, Şii hilali projesiyle, coğrafyaya mezhepçilik hastalığını ihraç ederken, “Bunu yapmayın, döner bu bir gün bumerang gibi sizi vurur” cümlesi, yine en çok Ankara’da yapılan resmi konuşmalarda kuruldu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Benim ne Şiilik, ne Sünnilik gibi bir dinim yok, benim dinim İslam” diyerek mezhepçi politikalara en derinden gelen seslerle karşı çıktığı dönemlerde İran’ı, bu mezhepçi anlayışla ilerleyen yayılmacılık politikasından caydırmak mümkün olmadı. 

Caydırıcılığın sözden çok silahla mümkün olduğu bir coğrafyada, çıkartılması gereken büyük dersler de, büyük acılar sonrası mümkün olabiliyor işte maalesef ve maatteessüf. 

Ümit edelim İran, Siyonist yayılmacılığın bu acımasız saldırılarından selametle kurtulur ve bu bölgenin barış, refah ve kalkınmasının yolunun ayrışmadan değil, birleşmeden geçtiğini fark ederek yoluna devam eder. 

Mehmet Acet / Haber7

Yorumlar58

  • Sadece Müslüman 1 saat önce Şikayet Et
    İran çok sinsidir İslam düşmanıdır asla güvenilmez dir sürekli fitne fesat çıkarırlar.İtrail ile sözde savaşması Filistin için değil menfaat çatışmasıdır
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Taner Yıldız 1 saat önce Şikayet Et
    Türkiye de terör örgütü fetö nün Mossad a ajanlık yaptığını unutmayarak, hiç zaman kaybetmeden terör örgütü fetö imha edilmelidir.
    Cevapla
  • selam 1 saat önce Şikayet Et
    israil katliam yapmaya devam ediyor, ülke liderleri de "israil katliam yapıyor" diye biz bilgi veriyor...onlar bu kafada olduğu sürece daha çok israil katliam yapacak...israil güçten anlar...
    Cevapla
  • Doğan Uysal 1 saat önce Şikayet Et
    Dünya lideri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı Türkiye'ye nasip eden Rabbime sonsuz şükürler olsun, iyi ki varsın tüm mazlumların umudu Cumhurbaşkanım. Rabbim sağlıklı uzun ömürler ihsan etsin Amin
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Kenan 2 saat önce Şikayet Et
    Benim kanaatim nükleer sahibi olmuş bir iran israilden çok Türkiye için bir tehttir .İsarail, İranı zayıflatırken kendilerinden çok bize iyilik yapıyor.Tarih tekkerrürden ibarettir, İranda molla olduğu sürece sünni ağırlıklı olduğumuz içşn İran bize karşı hep düşman olacaktır.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat