Şapkayı, sarığı, kavuğu öne koyup düşünme zamanı

  • GİRİŞ21.06.2025 08:58
  • GÜNCELLEME22.06.2025 10:24

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Çarşamba günü AK Parti Meclis Grup toplantısında yaptığı konuşmadan bir alıntıyla başlamak istiyorum yazıya: 

“Eğer bölgemizde İsrail saldırganlığına, İsrail'in devlet terörüne karşı ortak tedbir alınmak isteniyorsa herkes şapkasını, sarığını, kavuğunu önüne koyup etraflıca düşünmelidir.”

Peki içinde şapka, sarık, kavuk gibi sembollerin geçtiği bu cümleyi, bu çağrının içinde barındırdığı mesajları nasıl okumalı? 

Bir defa Erdoğan’ın, bu sembolleri zikrederken, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyasına, artı Arap Dünyası’na, İslam dünyasına ve daha özelde İran’a seslendiği anlaşılabiliyor.

Geçmişe, yakın geçmişe dönük yapılan hatalara bir gönderme var ve ders çıkarma çağrısı var bu sözlerde.  

EN BÜYÜK DERSİ İRAN ÇIKARMALI

Aslında bakarsanız…

Ders çıkarmak adına geride kalan 15 seneyi şöyle hızlıca bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçirmemiz yeterli. 
Neden en büyük dersi İran çıkarmalı dememizin sebebi de, bu 15 yıllık yaşanmışlıklar içinde saklı. 

Şöyle ki:

2010 sonunda Tunus’ta bir seyyar satıcının tezgahına yapılan müdahaleyi kaldıramayıp kendisini yakmaya kalkmasıyla patlak veren Arap Baharının  Arap kışına dönmesi, dışarıdan çok, coğrafya içinden müdahalelerle oldu. 

Körfez’deki petrol/doğalgaz zengini ülkeler bundan rahatsız oldu, 
İran rahatsız oldu, bir de tabi İsrail rahatsız oldu. 

Birbirinden kökten rahatsız olan bu ülkeler, Arap sokağından gelen hak taleplerinden ortaklaşa bir biçimde rahatsız oldular. 

Arap baharının Arap kışına dönmesi, mevsimsel iklim değişiklikleriyle olmadı tabi. 

Oluk oluk kan akıtıldı. 

Suriye’de olup bitenleri hatırlayalım örneğin. 

Şam’daki BAAS yönetimi kendi halkını topluca katledip, sürgüne gönderip, kendi şehirlerini taş devrine çevirirken, bu projede en büyük desteği nereden aldı?

Açık bir politika olarak İran ve bölgedeki vekil unsurlarından, örtülü bir biçimde İsrail’den aldı tabi ki. 

Bir hatırlatma yapayım…

Suriye’deki iç savaşın başlangıç dönemlerinde Türkiye akan kanı durdurmak için elinden gelen yapmaya çalışırken, Ankara’ya gelip “Tahran’ın savunması Şam’dan başlar” diyerek meydan okuyan İranlı yetkililer, Esad’ın oluk oluk kan akıtmasına yol verdiler. 

Tabi, 4 tane Arap başkentini biz yönetiyoruz (Bağdat, Sana, Beyrut, Şam) diye gururlanırlarken, aslında bu politikanın bumerang gibi dönüp kendilerini nasıl vurabileceğini hiç düşünmemişlerdi. 

Oysa, Suriye şehirleri yerle yeksan olurken, bundan en büyük istifadeyi İsrail’in elde edeceği o katliamlar devam ederken de görülebiliyordu. 

Kendi güvenliği için, etrafındaki ülkelerin/toplumların yangın yerine dönmüş olmasına bel bağlayan  hastalıklı bir güvenlik politikasına sahip ülke olarak İsrail, İran’dan daha fazla bu politikaya bel bağlamıştı.  

Esad’ın Suriye yerle yeksan olana kadar Şam’da kalmasını, İran kadar onlar da istemişlerdi. 

(Bir önceki ABD Başkanı Joe Biden’ın 2014’te Başkan yardımcısı iken Ankara’ya gelip, “Esad’ın kalmasını istiyoruz” dediğini Dışişleri Bakanı Hakan Fidan yakın zamanda verdiği bir mülakatta ifşa etmişti.) 

İran, Şii hilali projesiyle, coğrafyaya mezhepçilik hastalığını ihraç ederken, “Bunu yapmayın, döner bu bir gün bumerang gibi sizi vurur” cümlesi, yine en çok Ankara’da yapılan resmi konuşmalarda kuruldu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Benim ne Şiilik, ne Sünnilik gibi bir dinim yok, benim dinim İslam” diyerek mezhepçi politikalara en derinden gelen seslerle karşı çıktığı dönemlerde İran’ı, bu mezhepçi anlayışla ilerleyen yayılmacılık politikasından caydırmak mümkün olmadı. 

Caydırıcılığın sözden çok silahla mümkün olduğu bir coğrafyada, çıkartılması gereken büyük dersler de, büyük acılar sonrası mümkün olabiliyor işte maalesef ve maatteessüf. 

Ümit edelim İran, Siyonist yayılmacılığın bu acımasız saldırılarından selametle kurtulur ve bu bölgenin barış, refah ve kalkınmasının yolunun ayrışmadan değil, birleşmeden geçtiğini fark ederek yoluna devam eder. 

Mehmet Acet / Haber7

Yorumlar66

  • Mustafa 2 hafta önce Şikayet Et
    İran çok ah aldı çok kan döktü.
    Cevapla
  • HIDIR BUDUR 2 hafta önce Şikayet Et
    İKAZ! "Altın kaplı klozetlerde def-i hacetini yapan, altın kaplamalı arabalarla dolaşan " İsrail/ABD ile saman altından aşna fişna ilişkileri olan SUUDİLER...!! (Yahudileri ve Hristiyanları DOST edinmeyin ! ayetini hiçe sayıp ) ABD ile "küreye el basan" dünyevi başarılar elde edeceğini sanan SUUDİLER !!? Bu dünyanın bir de ahireti var..Unutmayınn
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • emewkli 2 hafta önce Şikayet Et
    madem doğru kürecik üssü kime hizmet ediyor bize bir faydası varmı
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Misafir 2 hafta önce Şikayet Et
    İran 45 yıldır Sünni Müslüman katliamları yapmış sırası ile Irak,Lübnan, Suriye, Yemen in bölümmesi,ABD ve İsrail tarafından işgal edilmelerine ve bölgede milyonlarca Sünni Müslümanin katline, kaybolmasına sebeb olmuştur şimdi görevi bitmiş tasfiyesi yapılmaktadır, kâfir önce kullandı şimdi ihtiyaçları kalmadı tasfiye ediyor Selçuklu ve Osmanlı Devleti'nin yıkılmasındada hainlik yapılar
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • Ahmet 2 hafta önce Şikayet Et
    islamin iki kadim düşmanın Allah cc. mustehaklarini verdi. Ettiklerini fazlasıyla bulacaklarindan hiç bir şüphem yok. Hak bela vermez kul azmadıkça.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat