En kritik hafta
- GİRİŞ08.07.2025 08:32
- GÜNCELLEME08.07.2025 08:32
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “En büyük eserimiz” diye nitelendirdiği Terörsüz Türkiye projesinde en kritik haftanın içindeyiz.
PKK’nın fesih ve silah bırakma kararı aldığı 12 Mayıs kongresinin üzerinden takriben 2 ay geçti.
Şimdi o kararın uygulamaya geçmesi anlamında yeni bir ‘ivmelenme’ anındayız, yeni bir aşamaya geçiyoruz.
Kuyumcu titizliğiyle, bir başka deyişle ince işçilikle yürütülen süreçte, daha önce hiç bu kadar ciddi mesafe kat edilememişti.
Futbol terimiyle bir teşbih yapacak olursak, ‘saha ve hava şartları’ da geçmiş dönemlere göre çok daha uygun durumda şu anda.
Önceki gün İmralı Heyeti’nin Ada’ya gidişiyle ilk adım atıldı.
İkinci adımda dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’la birlikte Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ı kabulü vardı.
Kabulde konuşulanların içeriğinden haberdar olan çevrelerden yansıyan bilgilere göre, görüşme gayet iyi geçti.
Bugün MİT Başkanı Kalın, silah bırakma sürecinde işbirliği yapılan adreslerden biri olan Irak’ın Başkenti Bağdat’a gidiyor.
Çarşamba günü de Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’la bir araya gelecek Kalın.
İmralı’dan Öcalan’ın görüntülü bir yeni mesajının yine çok yakın bir zaman içinde PKK’ya iletilmesi bekleniyor.
Öcalan’ın bu mesajında örgüte, “Şartların oluştuğu ve artık silah bırakma anlamında gerekli mekanizmaların oluşturularak hayata geçirilmesi” yönünde çağrıda bulunması/talimat vermesi bekleniyor.
Yine çok kısa bir süre içerisinde, kamuoyuna da yansıdığı gibi PKK’nın Süleymaniye yakınlarında bir yerde silah bırakma yönünde ilk somut adımı atması bekleniyor.
Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yarın ve Cumartesi günü Kızılcahamam kampında yine güçlü mesajlarla bezenmiş önemli iki konuşma yapması bekleniyor.
MECLİS KOMİSYONU, GERİ DÖNÜŞÜN YASAL ÇERÇEVESİNE ODAKLANACAK
Yukarıda sıraladığımız gelişmelerin akabinde, Temmuz ayının ikinci yarısında Meclis’te siyasi partilerin temsilcilerinden oluşan komisyonun da oluşturulması gündeme gelecek.
“Bu komisyonun oluşturulması Ekim ayına mı kaldı” biçiminde tartışmalar yapılmıştı.
Ekim’e kalmadan hızlı bir şekilde bu adımın da atılacak olması, sürecin hızlı ilerlemesi anlamında önem taşıyor.
Peki bu komisyon ne yapacak?
Kimilerinin düşündüğü gibi, ‘Kürt Meselesi’ başlığı içine girecek adımlar bu komisyonun çalışma sahasında değil.
Buradaki odaklanma, silah bırakan PKK’lıların geri dönüşüne dönük olacak.
Temmuz ayının ikinci yarısı, Ağustos ve Eylül aylarında bu komisyon yasa teklifi için hazırlıklar yürütecek, çalışmalar yapacak.
Terörle Mücadele kanununda yapılacak değişiklikler, kayyım uygulamalarına dönük yasaların düzenlenmesi gibi konular, komisyonun gündeminde olacak.
Dediğimiz gibi komisyonun çalışma odağında eve dönüşü mümkün hale getirecek hukuki düzenleme üzerinde çalışmak, bu konuda teklif/teklifler hazırlamak.
SURİYE’DE MUHATAP MAZLUM KOBANİ DEĞİL, AMERİKA
Suriye’deki sürecin Irak’takinden farklı olacağını daha önceki yazılarımızda ifade etmiştik.
Esasen, Suriye’de SDG oluşumunun geleceğiyle alakalı muhatap daha çok Amerika denebilir.
Burada da referans, Şam’daki Şara yönetimi ile SDG’den Mazlum Kobani arasında 10 Mart’ta yapılan entegrasyon anlaşması.
8 maddelik o madde ne diyordu?
Yılsonuna kadar SDG’nin Şam yönetimi ile olan entegrasyonu tamamlansın.
Ankara, başından beri bu anlaşmaya pozitif baktığı ama uygulamanın önemli olduğuna dair mesajlar veriyor.
İyi haber şu:
ABD’liler de SDG’ye “Biz uzun vadede buralarda olmayacağız, yıl sonuna kadar bir şekilde Türkiye ile, Şam ile anlaşın, aranızdaki sorunları çözün” mesajı veriyor.
İsrail’in ABD’yi Suriye’de tutma girişimlerinin de Trump yönetimi tarafından reddedildiği yönünde haberler var.
Ankara’dan SDG’ye iletilen mesajın ana çerçevesi şu:
“Ayrılıkçı ajandalar peşinde koşmak yerine, Suriye’deki siyasal sürece katılın, anayasa sürecine katılın, oralarda kurulacak olan sistemde, milletvekili olun, bakan olun.”
PYD buna direniyor tabi.
Ama nereye kadar?
Deyrizor, Rakka gibi bölgeler Arap nüfusun hakim olduğu bölgeler.
YPG’nin zayıf karnı buralar.
Buralarda YPG işgali nereye kadar nasıl sürer?
Esad rejimi varken Şam’da, iç savaş varken bu mümkün olabildi ama, yeni Suriye’de o bölgelerin işgal altında tutulmasına kimse sıcak bakmıyor.
Direnç göstermeye devam eden YPG’nin, bu tutumuna devam etmesi halinde bu bölgelerden çıkarılıp atılacağı yeni bir fiili durum söz konusu olabilir.
Diğer taraftan bölgedeki İsrail tehdidinin devam ettiği ve bu tehdidin Terörsüz Türkiye sürecini enfekte edebilecek en ciddi tehdit olduğu da unutulmamalı.
İsrail’in PKK üzerinden Kürtleri vekil unsur haline getirme arayışları, Ankara’da hayati bir tehdit olarak algılanıyor.
Böyle bir durumun, bölgede 100 yıllık başka bir çatışma dönemine kapı aralayacağı hususunda mesajlar, PYD’ye de iletildi.
İsrail’de Suriye’nin geleceği ile alakalı iki temel görüş var.
Bir görüş, Suriye tek parça olsun, güvenlik anlaşması yapalım diye bakıyor meseleye.
İkinci görüştekiler ise, Suriye’nin tek parça halinde kalması halinde ileride güçlü bir şekilde karşımıza çıkabilir, o nedenle bölelim görüşünde.
Tehlikeli görüş bu.
İsrail öncülüğünde bir Ortadoğu projesinin Ortadoğu’da kök salması mümkün değil.
Sosyolojide de bunun karşılığı yok.
Mehmet Acet / Haber7
Yorumlar13