Gazze'de ateşkes nasıl sağlandı? Perde arkasında neler oldu?
- GİRİŞ11.10.2025 09:03
- GÜNCELLEME11.10.2025 09:18
Salı günü Azerbaycan’ın Gebele şehrinde yapılan Türk Devletleri Teşkilatı zirvesi dönüşü uçakta yaptığımız sohbette Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Gazze için yürüyen ateşkes çabalarıyla alakalı dikkat çeken açıklamalar yapmış, son iki gündür sonuçlarını gördüğümüz bir takım bilgiler vermişti.
Eylül sonunda ABD’de önce New York akabinde Washington’da ABD Başkanı Donald Trump’la arka arkaya görüşmeler yapan Erdoğan, Türkiye’ye döndükten sonra Trump’la bir de telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Bu görüşmelerin odağındaki konulardan biri de Gazze idi, bu şimdi daha iyi anlaşılıyor.
ABD dönüşü yaptıkları telefon görüşmesinde Trump’ın, ateşkesin ilk şartı olan İsrailli rehinelerin (ölü ya da diri) tümünün teslim edilmesi adına Hamas’ın ikna edilmesi için ricacı olduğunu biliyoruz.
Nitekim Gebele/Azerbaycan dönüşü uçakta sorduğumuz sorulara Cumhurbaşkanının verdiği cevapta da bu net bir şekilde görüldü.
Şöyle bir bilgi verdi Erdoğan:
“Hem Amerika ziyaretimizde, hem de en son telefon görüşmemizde Filistin’de çözümün nasıl gerçekleşebileceğini sayın Trump’a izah ettik. Onun da bizden özellikle Hamas’la görüş, Hamas’ın ikna edilmesi ricası oldu. Bu konuda muhataplarımızla süratle irtibata geçtik. Hamas verdiği cevapla barışa ve müzakerelere hazır olduğunu bize ifade etti. Yani ters bir söylem içerisine girmedi. Bu bana göre çok çok değerli bir adımdır. Hamas, İsrail’den önde gidiyor”
Hamas’ın Netahyahu’nun kışkırtıcı ve güven vermeyen tutumuna rağmen Türkiye’nin telkinlerine uyarak Trump’ın ateşkese ulaşma anlamında devamını getirebileceği bir karar alması, yukarıdaki sözlerine de yansıdığı gibi Erdoğan tarafından memnuniyetle karşılandı.
Şunu rahatlıkla ifade edebiliriz:
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump arasındaki diyalog kanallarının güçlü olması, Gazze’de ateşkes sürecinin önünün açılmasının temel itici gücü oldu.
Ankara iki ana ekseni olan bir strateji ile hareket etti bu son dönemeçte.
Bir taraftan ateşkesin ilk şartı olan rehinelerin serbest bırakılması, hayatını kaybetmiş olanların cenazelerinin iadesi konusunda Hamas’a dönük ikna süreci yürütüldü.
Savaşın bu şekilde artık sürdürülemeyeceğine dair telkinler iletildi.
Yukarıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine de yansıdığı gibi, Hamas bu telkinlere pozitif karşılık verdi.
Ve bu şekilde sürecin ilerlemesi için ortam olgunlaştı.
Tabi madalyonun öbür yüzünde de, rehinelerin teslimi/serbest bırakılması sonrası İsrail’in, Netanyahu’nun ne yapacağı sorusu var.
Soykırım uygulamalarının baş mimarı olan Netanyahu, şimdiye kadar her seferinde, Hamas rehineleri bıraksa dahi saldırılara devam edeceğini söyledi.
Şimdi bunun bir garantisi var mı?
Emin değilim.
Ancak şöyle bir bilgi verebilirim.
Ankara, Trump yönetimiyle yapılan görüşmelerde, rehinelerin iadesi sonrası Netanyahu’nun frenlenmesi yeniden saldırılara başlamaması konusunda Trump’tan güvence istedi.
Trump’ta bu talebe pozitif yaklaştı.
Hamas’ın arka planda ikna olmasının gerekçelerinden biri de bu.
Ha, Trump’ın ipiyle ne kadar kuyuya inilir, bunu ilerleyen günlerde göreceğiz.
O kadar büyük hayal kırıklıkları yaşandı ki Gazze’de, İsrail/ABD işbirliğine dönük umut beslemek kolay olmuyor.
Nitekim Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Netanyahu’yla alakalı şu sözleri Ankara’ın ‘ihtiyatlı’ yaklaşımını en net tezahürü gibi duruyor:
“Netanyahu’nun sicili belli. Barış konusunda ne kadar güvenilmez olduğunu biliyoruz. İsrail’in tekrar savaşı dayatma gibi bir durumu olabilir. Buna karşı uluslararası toplum şu anda teyakkuzda. Bazı sorunların çıkacağını öngörüyoruz ama bu bizi karamsarlığa itmez”
Trump’ın “Ortadoğu’ya barış getiren adam” rüyası/propagandası her durumda Gazze’nin geleceği adına bir umut olarak düşünülmeli.
Buraya oynayarak, buna dönük politika oluşturup ilerleyerek mesafe kat edilebileceğini şu son düzlükte gördük.
Dün, İsrail’in ateşkes sürecinin saat 12.00 itibarıyla başladığını duyurmasıyla birlikte, Gazze’den hüzünlü görüntüler geldi.
2 yıldır can havliyle oradan oraya göç etmek zorunda kalan, İsrail barbarlığı karşısında çok büyük badirelere maruz kalan insanların yorgun ama daha güvenli şekilde evlerine doğru yöneldiklerini gösteren görüntüler.
Gazze için hiçbir şey bundan daha değerli olamazdı.
Nefes almak için değil bir saat, bir dakikanın bile uzun olduğu bir hal karşısında, bu sükunet halinin ne kadar büyük kıymet arz ettiğini takdir edersiniz.
Mehmet Acet / Haber7
Yorumlar10